Otter traduction Portugais
57 traduction parallèle
Herhalde üst katta Susamuru'yla laflıyordur.
Deve estar a falar com o Otter.
Bu gece çıkıyor musun, Susamuru?
Vais sair esta noite, Otter?
Susamuru, üyelik başkanlarısınız.
Otter, tu presides os novos membros.
Yalnızca sen, ben, Susamuru ve bir kız daha gelir.
Só nós dois, o Otter e uma rapariga.
Bana Susamuru derler.
Todos me chamam Otter.
Susamuru nerede kaldı?
Onde estará o Otter...
Sen, ben, hepimiz, Susamuru'nun başına gelecekleri biliyorduk.
Tu sabes, eu sei, toda a gente sabe que o Otter estava a pedi-las.
Bu gelen Öfkeli Su Samuru.
Aquele é Cross Otter.
Buraya gel Öfkeli Su Samuru!
Venha cá, Cross Otter!
Ne diyeceksen söyle Öfkeli Su Samuru.
Diga lá o que pretende, Cross Otter.
Öfkeli Su Samuru, küfretmeyi bırakıp cesur savaşçılarını gönder.
Cross Otter, por que não deixas de praguejar e chamas os homens?
Öfkeli Su Samuru'nun parçalayıp kurtlara yem yapmasına izin mi verseydim?
Que devia fazer? Deixar o Cross Otter estraçalhá-la para isco de lobo?
Öfkeli Su Samuru, sen farkına bile varmadan elinde kafa derileriyle gelecek.
O Cross Otter não tardará com um punhado de escalpes sangrentos.
Sea Otter. Et ve ot satmistir. Chester.
Sea Otter, vendia carne e maconha.
Amina koyayim ne diyorsun sen Otter?
Todas as freiras são lésbicas. O que está a dizer? !
Su samuru Alden Kupferberg mezun bile olamadi.
Otter, nem o acabou.
... kendimi tanitayim, Alden Kupferberg.
Deixe-me apresentar. O meu nome é Otter.
Baron von Otter.
Barão Von Otter.
Baron von Otter orda mı?
Desculpe-me, o Barão Von Otter está? Não.
Biraz ilginç bir yerdir. Otter Tail Gölü'yle, Otter Tail Nehri birbirine çok yakındır.
É fora de vulgar, porque temos o lago Otter Tail, e o rio Otter Tail muito próximos um do outro.
Otter!
Potter!
Yürü, Otter!
Mexe-te, Potter!
Otter, Kobe, yere yatın!
Potter, Kobe, agachem-se!
Horton, Otter, Sahara, benimle gelin.
Norton, Potter, Sahara, sigam-me.
Sen ve Otter reaktörlerin yerini belirleyip ateşleyin.
Tu e o Potter localizem os reactores e acendam-nos.
Otter, kalk!
Potter, levanta-te!
Otter, yanıma çömel.
Potter, ajoelha-te.
- Duş yapmaktan korkuyor musun, Otter?
- Tens medo de tomar duche, Potter?
Ve o zaman Otter sordu, "o kör mü?"
E o Otter disso : "Ela é cega?"
Bakın Otter altına işedi.
Olhem, o Otter fez xixi nas calças.
- Phoebe.
- Otter.
- Otter?
- Otter?
Otter!
Otter!
Otter, Ely!
Otter, Ely!
Otter!
Otter.
Otter ve Ely, dışarıda oynayın.
Otter e Ely vão brincar lá fora.
Otter bu çocukların büyük ailelerle ilgili problemleri mi var?
Otter, estes são os meninos que têm problemas com as famílias numerosas?
- Otter.
- Otter.
Hazır oradayken bana da bir Otter Pop versene.
Já que vais lá dentro, traz-me um tubinho de gelo.
- Su samuru buraya nasıl geldi?
- Como veio o Otter aqui parar?
... ümitsiz ve düzenbaz ile yüzleşecek Forest Lake Otter'ler ile.
enfrentam os desesperados e intriguistas Forest Lake Otters.
Şu anda, Otter'ler, maskotlarının nereye gittiğini merak ediyordur.
Neste momento, os Otters devem estar a perguntar-se onde anda a mascote deles.
Otter maskotunun içindeki Kunduz muydu?
Era o Beaver que estava dentro do fato de lontra da mascote?
Zehirli olduklarını biliyorum ama tıpkı büyük ve lezzetli bir "Buz Parmak" a benziyor.
Eu sei que são venenosos, mas parecem deliciosos Otter Pops gigantes!
Otter!
Lontra!
Gücümü ve azmimi, kendi yararıma nasıl kullanabileceğimi öğrendim. Tıpkı sizin Bristol değirmenlerinizin, yıllar önce, güzeller güzeli Otter Deresi'nin ve muazzam Delaware Nehri'nin gücünü kullandığı gibi.
Aprendi a canalizar a minha força e a minha determinação a meu favor, da mesma forma que os moinhos de Bristol canalizaram a força do belo Regato Otter e do poderoso Rio Delaware há muitos anos.
Sea Otter. Et ve ot satmıştır.
O "Lontra Marinha", que vendia carne e erva.
Amına koyayım ne diyorsun sen Otter? Düşünsene.
Estás a falar do quê, Lontra?
Otter görmüş.
O Otter.
Azami güvenlikli hapishanelerde. Otter Creek, Wheelwright, Kentucky.
Prisão de Segurança Máxima, Otter Creek, em Wheelwright, no Kentucky.
- Bay otter.
- Sr. Potter.