Overdose traduction Portugais
1,267 traduction parallèle
Aşırı doz ihtimali yok Gerçekten mi?
Conclui-se que não foi overdose.
Muhtemelen intahar değil.
Possível overdose. De certeza que não é suicídio.
Kazara doz aşımı mı?
Uma overdose acidental?
Paul Collins, 18 yaşında.R.A. bulduğunda nefes almıyormuş.
Paul Collins, 18 anos. Já não respirava quando foi encontrado. - Overdose?
Jordan bu sabah onunla görüşmek için randevu ayarlamış. Paul Collins 2 saat önce öldü.
A overdose do Paul Collins ocorreu há duas horas.
Bayan Lipstone, size temin ederim, şu an birinin daha aşırı dozdan ölmesini önlemekle ilgileniyoruz, Jordan'ı tutuklamakla değil.
Sr. Lipstone, neste momento estamos mais interessados em evitar outra overdose fatal, do que prender a Jordan.
O jüri yanılmış belli ki.
Porque ela morreu esta manhã de overdose.
Tanığınız ifade bile veremeden aşırı dozdan gitti.
A vossa testemunha morreu de overdose antes de poder depor.
Demek istediğim, kadın 3 yıl önce öldürülmedi ki.
Quer dizer, ela não morreu há 3 anos. Morreu ontem, de overdose.
Sonra Angelina tam da malikanenin tüm kontrolünü eline geçirmişti ki, "mucizevi şekilde" aşırı dozdan öldü.
Perderam e quando a Angelina assumiu o controlo total dos bens, miraculosamente morreu de "overdose".
Angelina aşırı doz almışken Albert evde yalnızdı. Kendisini aklayacak.. ... bir tanığı da yoktu.
Estava sozinho em casa quando a Angelina teve a "overdose", não tinha álibi, atrapalhou-se no interrogatório e tinha um motivo :
İpin ucunu kaçırmaktan bahsetmişken Angelina aşırı dozdan gitmişti.
Por falar em abusos, a Angelina teve uma "overdose".
Aşırı doz ve intihar girişimi nedeniyle hastanelik olmuş.
Este tipo foi hospitalizado por overdose e tentativa de suicídio.
Sadece kardeşi aşırı dozdan ölmüş.
Excepto, tu sabes, o seu irmão teve uma overdose.
Aşırı dozda kortizoldan ölmeden, gidip pan scan yapın.
Faz-lhe um tomografia, antes dela morrer de uma overdose de cortisol.
Evsiz. 24 saat önce aşırı doz şüphesiyle yatırılmış.
Sem-abrigo. Deu entrada há 24 horas com suspeita de overdose.
Muhtemelen diyabetiktir. Kendi insülininden aşırı doz almıştır.
Deve ser diabética e teve uma overdose de insulina.
Çocuğun aşırı doz almasını düşünmesiyle aynı sebepten.
Pela razão que acha que o miúdo teve uma overdose.
Çünkü Burning Man festivalinde bir adamdan duymuştum, ecstacy aldıktan sonra çok fazla su içmiş ve -
Ouvi falar num tipo no festival Burning Man que teve uma overdose de ecstasy e que se fartava de beber água...
Adli tıp akşam 10 ila gece yarısı... aşırı dozdan öldüğünü düşünüyor, değil mi?
O médico-legista pensa que ele morreu entre as 22 : 00 e a meia-noite... overdose de droga, certo?
Onu, uyuşturucu kullanan kızla birlikteyken gören tanıklar var ve kızın kan testindekiyle uyuşan bir poşet ecstasy bulduk.
Tenho testemunhas oculares que o colocam com a rapariga da overdose e o saco de ecstasy confirma os testes toxicológicos feitos no local.
Hırsızlık, alkol kullanımı, Tijuana'da aşırı doz almak... Eğer bunlar söylentiyse, lütfen, beni durdurun.
Roubo a loja, abuso de álcool, uma overdose em Tijuana... e, por favor, interrompa-me se isto for apenas boato.
- Aşırı dozmuş.
- Foi uma overdose.
- Aşırı doz değildi.
- Não foi nenhuma overdose.
Demek istediğim, burada bir raslantı olduğunu düşünmüyor musun? Senin erkek arkadaşının olayından bir hafta sonra öldü?
Quero dizer, não acha que é apenas uma pequena coincidência... que ele sofra uma overdose, uma semana após o crime do seu namorado?
Annesi aşırı doz almadan önce, kızı Antwon'a verdi.
Foi a mãe dela que a deu ao Antwon, antes de ter uma overdose.
Aşırı dozdan ölmüş.
Morreu com uma overdose.
Wraith'i öldürünce, ilaçtan aşırı dozda aldı.
Ele matou o wraith e apanhou uma overdose da droga.
Durumu o kadar kötüydü ki, aşırı doz alır da beni unutur mu sandın?
Que estava tão pedrado que ia ter uma overdose e esquecer-se de mim?
Mide bulantısını, baş ağrısını ve arada sırada aşırı romantizmden olan baş dönmesini... başka bir şeyin kötü sonuçları kadar iyi hiç bir şey geçiremez.
Nada alivia as náuseas, a dor de cabeça e ocasionais tonturas, de uma overdose de romance, como uma visão das sequelas possíveis.
Ama tamamını kapsayacak şekilde, Amerikan Basını yıldırılmıştı ve bu bayrak sömürücü, bu vatansever, aşırı- - tarafından korkutulmuştu.
Na sua maioria, o jornalismo americano foi cobarde e intimidado... por essa overdose de bandeiras, por esta orgia patriótica.
Aşırı dozda eroin.
Morreu duma overdose de heroína.
Ben yüksek dozda marihuana alacağım ve Ian da çürüyerek ölecek, öyle mi?
Vou ter uma overdose a cheirar o esmalte e o Ian vai morrer de riso?
- karbon gazı solumak, aşırı doz...
- monóxido de carbono, overdose...
90 yaşımda azgın çıtırlarla aşırı dozda Viagra kullanımından ölmeyi seçiyorum, lütfen.
Eu quero uma overdose de viagra com ninfomaníacas adolescentes aos 90 anos, se faz favor.
- Direk aşırı doz yapsak?
- e se for simplesmente overdose?
Aynı yılın sonbaharında, Edie aşırı dozdan hayatını kaybetti.
Naquele Outono, Edie morreu de uma overdose.
İkinci karısı, Myrtle Young, aşırı dozda Fenobarbital almış.
Segunda esposa, Myrtle Young. Morreu de overdose com Fenobarbital.
Polis, Bay Early'nin aşırı dozdan bir gün önce öldüğünü bildirdi.
A Polícia diz que o Sr. Early morreu há mais de um dia, vítima de overdose de heroína.
Huzurlu bir şekilde uykumda, ya da Thierry Henry ile birlikte aşırı dozda şampanyadan bir jakuzinin içinde boğularak.
- Tranquilamente enquanto durmo. Ou afogada numa hidromassagem depois de uma overdose de champanhe... despejada na minha garganta pelo Thierry Henry.
Aşırı Dozdan Ölüm Polis Spenser Partisi'ni Kesiyor
Estudante Morre de Overdose Polícia Põe Fim A Festa de Spenser
Sadece aşırı dozdu.
Só tive uma overdose.
Şu anda birkaç aşırı dozdan ölen kurbanlar var elimizde.
Temos tido várias vitimas de overdose recentemente.
Öyleyse Serena tüttürmediyse, o kadar ecstasy'i nasıl aldı?
Então como é que a Serena teve uma overdose de ecstasy sem tomar nada?
diğer model, Serena, aşırı miktarda ecstasy'den öldü.
Outra modelo, Serena, que morreu com uma overdose de ecstasy.
Bu arada, Serena ecstasy karıştırılmış vücut boyasından zehirleniyordu.
Entretanto, a Serena teve uma overdose com o ecstasy na tinta corporal.
Bir ayyaş ya da aşırı doz gibi görünüyor.
Um viciado, ou uma overdose.
Bu aynı zamanda, uyuşturucuya tekrar başlayacak olursa vücudu uyuşturucuya eskisi gibi tepki vermeyeceği için aşırı dozdan zehirlenmesi anlamına da gelir.
Também significa que, se voltar a consumir, há muita probabilidade de sofrer uma overdose, porque o organismo não reagirá à droga.
Kızın biri, havuzda aşırı dozdan gidiyormuş diye duydum.
Ouvi dizer que uma miúda quase teve uma overdose na piscina.
Tanrım, aşırı doz almış.
Meu Deus, é uma overdose.
Aşırı doz almış.
Preciso duma ambulância, ele teve uma overdose.