Oynasın traduction Portugais
308 traduction parallèle
Bırak da bıçağınla büyük çocuklar oynasın.
Deixa estes rapazes brincarem com a tua faca.
- Biraz da el bombası verin ki oynasın.
- E também umas granadas para brincar.
Kral uyumuyor bu gece. Kadeh tokuşturuyor, vur patlasın çal oynasın cümbüş ediyor.
É o Rei que dá esta noite um festim, diverte-se, embriaga-se, esse fanfarrão,
Önce oyununu oynasın.
Que jogue o partido.
Doğal olarak, o vur patlasın çal oynasın ortamında kazanan olmadı.
Naturalmente, ninguém saiu a ganhar, nesta confusão.
Vur patlasın çal oynasın, gününü gün eden bir kadın.
Uma coisa daquelas por aí à solta.
"Tiyatro sezonunda ne oynarsa oynasın, takdim edilen bu oyun..." "... sezonun en büyük düş kırıklığı olarak dikkate alınmalıdır. "
"Seja o que for que esta época teatral traga, esta oferta tem de ser considerada a sua maior desilusäo."
Kendi istekasını getiren adamı oynasın diye ayartmam ben. Sen de bana bulaşma.
Eu nunca jogo com tipos que trazem os seus próprios tacos.
- Bırakın da oyununu oynasın.
- Nem havia razão para isso! Vocês são insuportáveis! Deixem-no jogar!
" Vur patlasın çal oynasın Ama ölçüsü kaçmasın
" Cantem uma cançäo barulhenta Mas näo percam o ritmo
# İşi hep aceleye gelsin Kalp durmasın aptalı oynasın #
Sempre entre duas portas O coração entre dois amores.
Önce çocuklar oynasın, sonra şampiyonlar.
depois os campeões.
- Oynasın diye topuğunu ver o zaman.
- Dá-lhe o teu salto para ele brincar.
Herkese pul dağıtın, istedikleri kadar oynasınlar.
Fichas para toda gente, assim jogarão por conta da casa.
- Sence yan tarafta kim oynasın? - Miller.
- Quem achas que joga no flanco?
Saldırı ve savunma birlikte oynasın.
Ataque e defesa jogam juntos.
Biliyor musun? Ruma telefon edip bir 10.000 daha üzerimize oynasın diyorum.
Vou ligar ao Greek para apostar mais 10 mil na corrida.
Bu onların oyunu, bırakalım oynasınlar.
Deixa-os trabalhar.
Aptalca oyununu oynasın bakalım.
Deixa-os. É uma armadilha.
Bırakın oynasın.
Deixa-o jogar.
Kime oynarsa oynasın. Farkında değil misin? Herif seni öldürecek.
Bolas, esse gajo vai acabar com a tua vida, não entendes?
Kapıları kapatın üstünede... sadece evinde oynasın soytarı rolünü!
Fecha bem as portas, para que se faça de bobo somente nela.
Hayır, bırakalım çevredeki çocuklar oynasın onunla.
Queres deixá-lo aqui para os miúdos brincarem?
Pete, bir maç başlat, adamlar bahis oynasın.
Pete, obtenha uma partida, esses companheiros podem apostar, você vai?
- Annen benim yerime oynasın.
Mãe joga por mim.
Bu ligde, bu şakayı her kim oynarsa oynasın, hiç hazır değildir.
Quem fez isso está brincando com quem não deve.
Boynuna çocukken pirzola bağladılar ki köpek onunla oynasın.
Tinham de atar-lhe uma costeleta ao pescoço para o cão brincar com ela.
Bu makineler onlarla oynasın ya da oynamasın, istasyondaki herkesi etkiliyor.
Mas estas máquinas estão a afetar todos na estação, quer estejam a jogar ou não.
Bırak oynasın.
Deixa-o brincar.
Neden Andy sen dururken benimle oynasın ki?
Por que iria o Andy querer brincar comigo quando te tem a ti?
Kral uyumuyor bu gece. Kadeh tokuşturuyor, vur patlasın çal oynasın cümbüş ediyor. Ren şarabını her devirişinde de davullar borular kıyameti koparıp ne yaman içtiğini anlatıyorlar âleme.
O rei acordou esta noite e se levanta... ergue brindes e propõe danças... e, enquanto ele sorve seu vinho do Reno... o tambor e a trombeta anunciaram o seu triunfo.
Sen bu kemikleri bu kadar besle, bu hale getir, adam onlarla ceviz oynar gibi oynasın?
Será que esses ossos foram concebidos... para ser usados em malabares?
Oynasın çocuk.
Deixa o miúdo divertir-se um pouco.
Bu oyunu kim oynarsa oynasın, Chakotay'ın, geminin kontrolünü Maquisler tarafından devralmasını sağlayan bir Yıldızfilosu Güvenlik Subayı rolünü üstleniyor.
Quem quer que esteja rodando este programa, assume o papel de um Oficial da Segurança da Frota que se aproxima de Chakotay para ajudar os Maquis a assumir a nave.
Yani öyle bir güce sahip olan biri neden böyle oyunlar oynasın ki?
Com tanto poder, para que precisava daqueles jogos?
Eğlence içinde oynaşırken... tanrının gazabından korunmak için, aşığı olmayanı mı suçlarsınız?
" Cessem as vossas lamúrias cruéis Será crime mudar?
Bırak burada oynasın.
Deixa-a brincar aqui.
Bırakın yaralı geyik gitsin ağlasın Diri ceylan oynaşırken
Deixai o gamo ferido chorar, deixai-o, sem feridas, a sorrir,
Buzağıların hepsi kısmen büyüdü, şimdi... köpek yavruları gibi oynaşırlar.
Os bezerros já crescidos... a brincarem como jovens cãezinhos.
Hepsiyle oynaşır. Bazen izin veririm, maceralarını bana da anlatır.
E, quando eu autorizo,... ela me conta seus casos, para me divertir.
Onlarla oynaşırsın, sonra da...
Não nos divertimos com elas, não...
Bütün gece Richard'la bu yüzden oynaşıyor, kömür ateşinde yanıyor. Adamın pestilini çıkarıyor.
Por isso passou a noite a namorar Richard.
Aramızda kalsın oynaşıyordu.
Cá entre nós... ela andou na... marmelada.
Şimdi Goldstrike'de kadınlarla oynaşıp, yaralarını tedavi etmeye çalışıyorlardır.
Estarão em Goldstrike a lamber as feridas, a divertirem-se com mulheres.
Masanın altında oynaşıyorlardı.
E ela estava a brincar com ele debaixo da mesa.
Biliyor musun Al, çocukların ikisi de gittiklerine göre biz de belki oynaşırız diye düşünmüştüm.
Quem nos teria rasgado os pneus? Vejamos... Quem é louco e tem um objecto afiado?
Gecenin bir saatinde, bu adama anlattıklarımı duydular. Kardeşiniz Don Jonn'ın beni Hero'ya iftira atmam için kandırmasını. Pencerede beni Margaret'le oynaşırken görmenizi.
Durante a noite, ouviram-me contar a este homem como o vosso irmão, D. John, me levou a caluniar a dama Hero, como me vistes cortejar Margaret.
Bırak nasıl istiyorsa oynasın.
Deixa-o jogar.
Biz seninle oynaşırken, bir kadın daha öldürüldü.
Enquanto estávamos curtindo outra mulher foi assassinada.
Horatio! Bırakın yaralı geyik gidip ağlasın diri ceylanlar oynaşırken.
Que chore a ferida besta, a incólume dança
Tarafsız olduğunu gerçekten yutturmaya mı çalışıyorsun? Bundan yirmi dakika sonra Bay Fish ile, en sevdiği Japon yatağının üzerinde oynaşıyor olursunuz. Seninle ilgili haberleri duyabileceğimiz aklına gelmedi mi?
O Harry tem de casar com alguém que ele ame mais que à vida.