Ozan traduction Portugais
202 traduction parallèle
BİR OZAN'IN KANI
O SANGUE DE UM POETA
Yaralı el, veya bir ozanın yara izleri.
A mão ferida, ou as cicatrizes de um poeta.
Bu senin aşık ozanının sesi, duymuyor musun?
Karin. Estás a ouvir o teu namorado?
# Demiş ki şu ölümsüz ozan, Samuel J. Snodgrass #
" Nas palavras do poeta Samuel J. Snodgrass...
İrlandalı bir ozan bir zamanlar bana, Richmond'ı gördükten sonra çok yaşamayacağımı söylemişti.
Um bardo irlandês me disse uma vez que não viveria muito tempo depois de ter visto Richmond.
"Ozan çatallı diliyle yağ çeker."
"Uma síncope que o deixa com a língua atrapalhada."
Son Ozanın Hanımefendisi, yazarı Sir Walter Scott.
É "O Canto do Último Trovador", de Sir Walter Scott.
"The Poet's Vocation ( Ozanın Yeteneği )."
Sim. A vocação do poeta.
Ozanın dediği gibi, sevginin sökük kollarını dikmenin en iyi yolu uyku.
Nada como dormir para recuperar da emaranhada preocupação, como o poeta tão convenientemente referiu.
"Gezgin Ozan" şarkısını söylemek istiyorum.
Queria cantar o Trovador Errante.
Kitapları şimdi yakılacaklar listesinde olan, Yahudi kökenli Alman ozanı Heine yüz yıl öncesinden uyarmıştı oysaki :
Cem anos antes, Heine, poeta alemão de ascendência judaica, cujos livros eram agora atirados às chamas, avisara :
Büyük ozan Poi Ming Lu'nun kızı mısın?
Você é a filha do grande Poi Ming Lu?
Oh, aklıma gelmişken, ben ozan Allan-a-Dale.
A propósito, eu sou Allan-a-Dale, um bardo.
Siyah beyaz ozan gösterisine yaklaşıyor.
Aproxima-se do espetáculo em preto e branco...
Ozan gösterisine mi çıkacaksın?
É para imitar o Al Jolson?
Burada bulunan Ozanım Will Gentle... bize ilham vermek için korkusuz Kaptan Cully ve adamlarının macera şarkılarından birini söyleyeceklerdi.
O meu menestrel, aqui o Willie Gentle, ia inspirar-nos com uma canção sobre uma das aventuras do arrojado Capitão Cully e dos seus homens.
Ama ölümsüz ozanın dediği gibi...
Mas para citar o poeta imortal :
Ne cesur ve hoş bir ekip. Bir domuz çobanı, bir bulaşıkhane hizmetçisi ve çökmüş bir ozan. Sizi nasıl bir kaderin beklediğini öğrenmek isteyebilirsiniz.
Mas vejam, que valente e vigoroso grupo um tratadorzeco, uma criadinha e um animador fracasado vou mostrar-lhes o que tenho reservado para todos vocês.
# Gezgin bir ozan... #
# Um olho de trovador viajante no... #
Ben ölü bir ozanım!
Sou um poeta morto!
Sen bir ozan ve ressamdın.
Eras um poeta e pintor.
- Ben-ben seyahat eden bir ozan olurdum.
Tornar-me-ia num bardo errante.
Bir defasında bir ozan bana ders vermişti.
Um poeta viajante uma vez ensinou-me.
Bi... biliyor musun, kahramanlık masalı anlatırken bir ozanın lafının kesilmesi kibarca değil.
Sabias que não é cortês interromper um bardo quando ele está a contar uma história heróica.
Ozan yarışmasına...
A competição dos bardos.
Ve ayrıca, bir ozan olmak genç bayanlar için değil.
E além disso, ser um bardo não é para rapariguitas.
Bu ozanın hedefidir!
É essa a meta de um bardo!
Yarışmanın bugünkü ayağı için, kıdemli hakem olarak bulunan, harika ozan, Gastacious'ı ağırlamaktan onur duyuyoruz.
Para a rodada de competição de hoje temos a honra de ter a presença do supremo juiz o grande bardo Gastacius.
Ama Gastacius beni kör ozan diye çağırmak istiyor, çünkü gözlerimi kapıyorum.
Mas o Gastacius quer chamar-me o bardo cego porque fecho os olhos.
- Ben bir ozanım.
- Sou uma barda.
- Ozan, huh?
- Uma barda?
Sıcak havadaki bir esinti gibi gülüşü varmış... ve Orpheus ( Yunanlı büyüleyici şarkı söyleyen bir ozan ) gibi şarkı söyleyebiliyormuş.
Ela tinha um sorriso como uma brisa num dia quente. E cantava tão bem como o Orpheus.
Bir ozan ve yaratıcı bir kişi olarak bunu anlayabiliyorum.
Como poeta e artista criativa, eu posso perceber isso.
Ozan şeyini yap.
Faz a coisa dos bardos.
Şimdi özgürüm. Ruhumun şarkısını söyleyen gezgin bir ozanım.
Sou um trovador vagabundo e canto a canção da minha alma.
" Ozan uyandığı zaman Poteidaia'da sıcak bir gündü.
" Estava um dia quente, em Poteidaia quando o bárbaro acordou.
Mükemmel hikayeleri ile harika bir ozan olduğumu sanıyordum.
É suposto eu ser o grande bardo com as histórias maravilhosas.
Ozanım ben.
Eu sou um bardo.
Ozan değil dişçi olacağım.
E não como menestrel. Isto é um expediente.
Freidli ozan, bizlere Esrarengiz Ay'dan gelen Kanat Tanrıçasının Escaflowne'yi dirilteceğini söyledi.
Um historiador de Freid, disse-me uma vez... Da lua mística Tsubasa no Kami verá e renascerá Escaflowne.
Sakallı ozan.
O bardo que tinha barba.
Orada öylecene yatarken, Ozan Kelis, onu bulur umudunu yitirmiş ölmek üzereyken.
Onde é o lugar em que eu, Kelis o Poeta, a encontrei... ferida... a morrer.
Kelis, Ozan.
Kelis, o Poeta.
Bereket versin ki benim dışımda hiç bir ozan sizin klanınız hakkında şimdiye kadar bir şey söylemedi.
Para minha sorte, nenhum poeta jamais cantou sobre seu clã.
Ozan mı yoksa eleştirmen misin?
Você é um poeta ou um crítico?
O doğu sahillerinin karşısından dost bir ozan, Voyager ölümsüzlerinde uzman birisi.
Ela é uma colega poeta do outro lado do mar oriental, uma especialista nos Eternos da Voyager.
Denizden gelen bir ozan değilsin.
Você não é uma poetisa do outro lado do mar.
Her Ozan armalı birer kalkandır.
Todo o poema é um escudo de armas.
Bir ozanım!
Não sou espião, sou um poeta.
Ozanların ozanı!
Sou Fflewddur Fflam, o melhor dos ministros.
Bölüm çevirisi : necro ozan @ necrozan.net Yine başladın ha!
Lá estás tu outra vez!