Palavra traduction Portugais
28,903 traduction parallèle
Palavra.
Tretas!
İspanyolcada sabır ne demek?
Qual é a palavra espanhola para "paciência"?
Tamam ama bu bir kelimeden fazla ediyor.
Isso é mais de uma palavra.
Bugün konuşmayı kelimesi kelimesine okursan yeni dünyada bir yerin olacak.
Leia o discurso hoje, palavra por palavra e garanto-lhe que haverá um lugar para si no novo mundo.
Unutmayın, kelimesi kelimesine yoksa Amerika bir daha Howard Oliver'ı hatırladığında vefatını onurlandırmak için olacak.
Lembre-se... de cada palavra, ou a próxima vez que a América ouvir falar do Howard Oliver, será para comemorar a sua morte.
Tanrının sözleri yetmezse kauçuk kavanoz açacaklarım da var.
Se a palavra de Deus não é suficiente, também tenho abridores de borracha para fracos.
Hapisteki muhbirin ifadesiyle ömür boyu hapis yatıyormuş.
A cumprir prisão perpétua por homicídio, segundo a palavra de um bufo da prisão.
"Güzel" sözcüğünün eksikliğine dikkatini çekerim.
Nota a ausência da palavra "boa".
'Hayır'sadece bir kelime değildir, tam bir cümledir.
Um "não", não é só uma palavra, é uma frase completa.
Biz küçükken o kelimeyi kullanmazdım ama hasarlıydı.
Não usei essa palavra quando erámos pequenas, mas ele era desequilibrado.
Veya şimdilerde havalının yerine ne kullanılıyorsa işte.
Ou qual seja a palavra para "o maneira" agora.
O dangalak bize ödeme yapan bir müşteri, belki dışarıda bizi anlatacak.
O tipo é um idiota. Aquele idiota é um cliente que paga e que pode passar a palavra.
Travma geçiriyor.
Não disse uma palavra desde que morreste.
Birileri söz almak istiyorum.
O sommelier tem a palavra.
"Güç" faal bir sözcük, değil mi?
"Equipa" seria a palavra-chave, não?
Tek lafınız yeter. Çamaşır da yırtılıyor.
É só dizerem a palavra, e as cuecas também saem.
Masako san konuşabilir miyiz?
Masako-san... Uma palavra, por favor. O que se passa?
- O kelimenin türemesine 70 yıl var.
Não estarão familiarizados com essa palavra por mais 70 anos. - Já me chega dessa tolice.
Dünyanın çoğu zaman iyi yönde değiştiğini görecek kadar uzun süre yaşamış yaşlı bir adam olarak sana bir tavsiye vereyim.
Uma palavra de conselho de um velho homem que viveu longo o bastante para ver o mundo mudar e na maioria para melhor.
Üç yıldır benimle neredeyse hiç konuşmadın sonra başın derde girince buraya gelip annenin bu durumu düzeltmek için hayatını askıya almasını bekliyorsun.
Nem uma palavra durante três anos. Até aparecer um problema, então queres que a tua mãe largue tudo para o resolver.
- Sözüm söz.
- A minha palavra é um compromisso.
Son altı ay içinde belirli bir kelimeyi arayan herkesin yerini gösterecek bir algoritma yaratmanı istiyorum.
Preciso que cries um algoritmo que localize quem ele procurou uma certa palavra-chave nos últimos 6 meses.
- İyi de "Alchemy" çok sık kullanılan bir kelime.
Está bem, mas alquimia é uma palavra comum.
"Seçilmiş" belki çok güzlü bir kelime.
"Escolhido" pode ser uma palavra muito forte.
Bu kelimenin anlamını biliyor musun?
Sabes o que é que essa palavra significa?
Karmaşık pek de doğru değil, yanlış kelime de değil de...
Complicada não é bem a palavra.
Arapçada "şeytan" ve "cin" için Aynı kelimeyi kullanırlar
Em árabe, usa-se a mesma palavra para "demónio" e para "génio".
Jenga'nın çoğu parçası kayıp. Scrabble'ınsa sadece yedi harfi kaldı. Yanında "SHNERPF" sözcüğüyle etkileyici olmayan bir yapı oluşturmak istiyorsan buyur.
Faltam a maioria das peças do Jenga e o Scrabble só tem sete peças, portanto a não ser que queiras formar algo sem sentido com a palavra "SHNERPF" dá outra ideia.
Yani alelade bir kelime söylemedin?
Então disseste... Uma palavra qualquer?
- Sana söz veriyorum.
- Tens a minha palavra. - Obrigado.
Tık yok.
- Nem uma palavra.
Bunu yaparsanız, söz veriyorum, sizi koruruz.
Faça-o e, tem a minha palavra que iremos protegê-la.
"Yanılıyorsun" un tam tersi...
A palavra oposta de...
Ve size ben söz veriyorum, basamaklar devrim niteliğinde.
E dou-vos a minha palavra, são revolucionários.
Şifreni çözdüm.
Descobri a tua palavra-passe.
Bir kelime vardı...
- Havia uma palavra...
Söz veriyorum.
- Tens a minha palavra.
Sözünün hiçbir değeri yok, Roman.
A tua palavra não terá valor, Roman.
Sana söz veriyorum.
Tens a minha palavra.
Sözün özü "resimli" işte.
Com a palavra operadora a ser "gráfica".
Söz veriyorum.
Tem a minha palavra.
- Söz vermiştin.
Deste-me a tua palavra.
- Evet, o sözümden caydım.
Pois, faltei à palavra.
Sana konuş diyene kadar tek kelime etme.
Nem uma palavra até falarem contigo.
Hissettiklerin ne kadar iyi olursa olsun ağzını açmayacaksın, anlaşıldı mı?
Nenhuma palavra sai da tua boca não importa o quanto bom fique, estás a perceber?
İşler daha da çarpıcı hale gelmeden daha güvenli bir dünya kurmalıyız.
Temos de definir uma palavra de segurança antes que as coisas fiquem demasiado intensas.
Güvenli dünyamız.
A nossa palavra de segurança.
Güvenli kelimemi kullan?
Usar a minha palavra de segurança?
Güvenli kelimesini kullanırsa, tüm iddialar düşer.
Caso ela use a palavra de segurança, acordo desfeito.
Sana söz.
Tens a minha palavra.
Bu kelime de ne böyle?
Que palavra é esta?