Pasifik traduction Portugais
1,313 traduction parallèle
Akşam karanlığı, Pasifik'teki bir adanın kıyısı en yakın kıtadan 3,000 mil uzakta.
Anoitecer, na extremidade de uma ilha do Pacífico, a 4,800 km do continente mais próximo.
Panama sahilinden 20 mil uzaktaki küçük bir Pasifik benekli yunusu sürüsü.
Um pequeno grupo de golfinhos manchados do Pacífico, a 32 km da costa do Panamá.
Pasifik Okyanusu'nda 23,000'den fazla adanın yanı sıra su altında da tepeleri yüzeye çıkmamış olan fazla sayıda dağ - deniz tepeleri - vardır.
O Oceano Pacífico, contudo, está salpicado com mais de 23,000 ilhas, assim como incontáveis outras montanhas submersas, montanhas marinhas cujos cumes não chegam à superfície.
1978'de, bilimsel bir denizaltı Pasifik Okyanus'unun derinliklerine daldı ve hiç beklenmedik bir keşif yaptı.
Em 1978, um submarino científico foi ao fundo do oceano Pacífico, e encontrou algo completamente inesperado.
İnsanlar, Alvin gibi derine inebilen batiskaflarla Doğu Pasifik'teki hidro termal bacalara daldılar bu olağan üstü mekânlarda boru kurtçuklarının, deniz taraklarının, yengeçlerin ve Dünya'nın jeotermal ısısıyla yaşayabilen pek çok canlının olduğunu gördüler.
Levaram veículos como o submarino de profundidade Alvin às chaminés hidrotérmicas do Pacífico de Leste. Encontraram ambientes fantásticos, com minhocas, vieiras e caranguejos, vivendo do calor geotérmico da Terra.
Bu sabah saat 8 : 00'de Birleşik Devletler Güney Pasifik'te Johnston Adası'nın kuzeyinde bir hidrojen bombası denemesi yapmıştır.
Às oito da manhà de hoje, os Estados Unidos Iançaram uma bomba de hidrogénio em cima da llha Johnston no Sul do Pacífico.
Ama önce, Pasifik Kıyısı Sosyal Ekonomisi konusunda küçük bir dersimiz var.
Mas, primeiro, vamos ter uma aula de economia social no Anel do Pacífico.
Pasifik Okyanusu üzerinde bir yerlerde.
Algures sobre o Pacífico.
Güney Pasifik'te sahilde çıplak yatıyordum.
Estava nua, numa praia nos mares do sul.
Pasifik Gaz Elektrik
Gás Electricidade Pacific
Pasifik Gaz ve Elektrik Atık Temizleme
Gás e Electricidade Pacific Detritos de Limpeza
Ayrıca önümde, Pasifik Gaz ve Elektrik temsilcilerinin verdiği 84 itiraz dilekçesi var.
E tenho aqui 84 moções de eliminação e contestação apresentadas por representantes da Gás Electricidade Pacific.
Pasifik Gaz ve Elektrik'e karşı suçlamalar hala geçerli.
E as causas de pedir contra a Gás Electricidade Pacific são sustentadas.
Güney Pasifik'in yanında cehennemin lafı bile olmaz.
Não há nada igual ao Pacífico Sul.
Atlantik'in üzerindeki bir kelebeğin kanat çırpışı Pasifik'te bir kasırgaya sebep olur denmez mi?
Não se diz que o bater de asas de uma borboleta no Atlântico pode causar um furacão no Pacífico?
Doolittle baskını, ABD'nin Pasifik filosunu yoketmeye yönelik bir Japon karşı saldırısını tahrik etti. Ancak şifrelerini çözmüştük ve Midway'e saldıracaklarını biliyorduk.
O ataque Doolittle provocou um enorme contra-ataque japonês que tentou destruir a frota americana do Pacífico, mas tínhamos descoberto o seu código e sabíamos que iriam atacar a ilha de Midway.
Midway, Pasifik'teki deniz kuvvetleri dengesini değiştirdi.
Midway alterou o equilíbrio do poderio naval no Pacífico.
Fakat Pasifik'teki uçak gemisi savaşı asla son bulmadı.
Mas a guerra de porta-aviões no Pacífico nunca terminou.
Pasifik savaşı kameramanları seviyordu.
A Guerra do Pacífico favorecia os operadores de câmara.
Pasifik için benzeri açıklamalar yapılmıyordu.
Nenhum tipo de afirmações semelhantes foram feitas sobre a guerra no Pacífico.
Pasifik'te çok yalnızdılar.
No Pacífico, eles sentiam-se muito sozinhos.
Amerikalılar Japonya'ya yaklaştıkça Pasifik'te çatışmalar giderek şiddetleniyordu.
À medida que os americanos se aproximavam das Ilhas do Japão, a luta no Pacífico tornava-se ainda mais amarga.
Bir sonraki operasyonun Pasifik'te olacağını biliyordum.
Sabíamos que a nossa próxima operação seria no Pacífico.
Pasifik'in Ploieşti'si olan bu büyük petrol rafinerisi, 1945'te üç gün bombalandı.
Conhecida como a Ploesti do Pacífico, a enorme refinaria foi bombardeada durante 30 dias consecutivos, no Verão de 1945.
On-Bir-Onbir, Pasifik bölümü, üç-iki-dokuz, Harold, Randall, Otto.
- Unidade 1B11 da divisão doo pacífico. 3-2-9, Harold-Randall-Otto.
Bu pasifik, merkez ve doğu saatiyle aynı anda yaşamak gibi birşey.
É como estar em todo o lado ao mesmo tempo.
Homer, senin Güney Pasifik'te misyoner olmanı istiyorum. Güney Pasifik mi?
Homer, gostavas de ser missionário no Pacifico do Sul?
NORAD Pasifik üzerinde atmosfere giren tanımlanmamış bir cisim tespit etti.
General, a NORAD detectou um objecto não identificado a entrar na atmosfera sobre o Pacífico.
Ateş topu Pasifik Okyanusu'na, California kıyısının 400 mil açığına doğru gidiyor.
Uma bola de fogo dirige-se para o Pacífico, a 640 km da Califórnia.
Giriş sırasında parçalanmış ve Pasifik'e düşmüş.
Desintegrou-se ao entrar e explodiu sobre o Pacífico.
Tanrı ve ben, Kuzey Pasifik'te... destroyerimin batışını seyrederken çok yakındık.
Deus e eu tivemos uma conversa profunda enquanto eu via o meu "destruidor" a ir ao fundo no Sul do Pacífico.
Mulder'ın kaçırılmasından önce Pasifik kuzeybatıdaki UFO aktivesini görüyorsun.
Isto é a actividade óvni a noroeste do Pacífico antes do rapto do Mulder.
Mulder, Pasifik kuzeybatıda kayboldu.
- Ele desapareceu a noroeste do Pacífico.
Atlantik, Pasifik?
Vá, adivinha, Atlântico? Pacífico?
Şu anda bazı şanslı piçler Güney Pasifik'e doğru yol alıyorlar.
Neste instante, um felizardo qualquer vai a caminho do Pacífico Sul.
Pasifik Filosu gücünü yitiriyor.
E continuamos a desguarnecer a Esquadra do Pacífico?
Tek saldırıyla Pasifik Filolarını imha edeceğiz Pearl Harbor'da.
Aniquilaremos a sua Esquadra do Pacífico num único ataque em Pearl Harbor.
Pasifik'in Gururu.
O orgulho do Pacífico.
Pasifik Filosu Baş Kumandanı Amiral Kimmel güvertede.
Almirante Kimmel, Comandante-Chefe da Esquadra do Pacífico, no deque!
Telsiz ekipleri Amerikalıların dinlediği kanallardan Pasifik'teki potansiyel hedeflerle ilgili konuşsun.
Ponha operadores de rádio a mandar mensagens que os americanos interceptem em relação a todos os potenciais alvos no Pacífico.
Japonlar, Panama Kanalından Güneydoğu Asya'ya kadar Pasifik'in her yerinden telsiz mesajı gönderiyorlar.
Os japoneses estão a inundar o Pacífico com mensagens via rádio desde o Canal do Panamá até ao Sudeste Asiático.
Büyükelçi Nomura Pasifik'te sürekli barışı sağlamak için Washington'a geldi.
O Embaixador Nomura chega a Washington para aquilo que pode garantir uma paz sustentada no Pacífico.
"Pasifik'in Kavşağı"
"Encruzilhadas do Pacífico".
Bu Pasifik Filosunu mahveder.
Devastaria a Esquadra do Pacífico.
Pasifik filosunu tam alarm durumuna getirsek mi?
Talvez fosse melhor pôr em alerta total a Esquadra do Pacífico.
Pasifik'in en güzel adasında en güzel müziği çalıyoruz.
Daqui Rádio Honolulu, a tocar a música mais suave na mais suave ilha do Pacífico.
Japonya Pasifik boyunca zafer kazanmaya devam ediyor.
O Japão continua a sua conquista militar através de todo o Pacífico.
Güney Pasifik'teki askerler. Ben, Tokyo Radyosundan Öksüz Annie. Dikkat edin, düşman sizi öldürecek.
Fala a Órfã Annie da Rádio Local de Tóquio para todos os rapazes solitários no Sul do Pacífico.
Aynı şeyi bugün Pasifik'in uzak sularında çarpışan askerlere söylesinler.
Eles que digam isso aos soldados que hoije estão a combater arduamente nas águas longínquas do Pacífico.
- Oradaki tek Batı Pasifik ayısı, o. - Bu iyi.
- É exemplar único de urso do Pacífico.
Maalesef, bulabildiğimiz tek erkek Batı Pasifik ayısı, esaret altında yetiştirilmiş.
Infelizmente, o único urso que descobrimos cresceu em cativeiro.