Patlat traduction Portugais
2,452 traduction parallèle
Bu kapıyı patlatıp açsan da, biz de...
Ei, porque não rebentas com esta porta, e depois podemos...
Pekala, Wedge, patlat şu güç merkezini.
Muito bem, Wedge, destrói a estação principal.
- Sakız patlatışımı görmek ister misin?
- Queres ver-me a fazer uns saltos?
- İyi ki geldiniz. - Beynimi patlatırdım. Haydi.
Dava um tiro na minha cabeça.
Özel mülktesin, s.k kafalı yasal olarak şu anda kafanı patlatıp soruları sonra sorabilirim demek.
Esta é uma propriedade privada, punheteiro,... isso significa que legalmente posso arrebentar contigo agora e fazer perguntas depois.
Kutuyu getirmek için otuz saniyen var yoksa anneciğinin yüzünü patlatırım.
Vou te dar 30 segundos para ir buscá-lo ou disparo na cara da tua mãe.
Kurt Adam göklere çıkan bir saldırıyla Bataklık Bağırsağı'nın midesini patlatıyor.
O assalto lunar do arranha céus, explode a barriga do Pança.
Simon ise üst üste patlatıyordu.
Entretanto, o Simon não parava.
Kesinlikle, bu adamın profilini çıkarmak için kafa patlatıyoruz,... Dr. Jekyll ve Mr. Hyde'dan bahsediyoruz.
Exacto. Estamos a bater com a cabeça na parede, a fazer o perfil desse tipo como o Dr. Jekil e o Sr. Hyde.
FTL'e bir kere döndükten sonra, bu sefer erken çıkarsak motorları tamamen patlatırız.
Uma vez em FTL, se forçarmos uma saída prematura, iremos estoirar de vez com os motores.
Onlara bunu deneyecek kadar güvenmiş olsaydık bile ki güvenmediğimizi düşünüyorum... hiperuzaydan çıkmak için FTL'lerini patlatıncaya kadar zorlarlardı.
Mesmo que confiássemos neles a ponto de tentar isso, o que penso não seja o caso, eles rebentaram os motores FTL ao saírem tão depressa.
Kimse bir yere kıpırdamasın! Yoksa bombayı hemen patlatırım!
Ninguém se mexa, ou esta bomba explode já!
Eğer oraya çıkmayı düşünüyorsanız, bir giriş var, ancak patlatıp açmanız gerekecek.
Se chegares lá tens acesso. Mas talvez tenhas que arrombar a janela do telhado.
Gerekirse etraftaki tüm ambulansların tekerleklerini patlatırım, anne. Hastanemden ayrılamazsın.
Nem que tenha de furar os pneus de todas as ambulâncias aqui, não te deixo sair do meu hospital.
Boru tipi bomba patlatıp okulundaki çocukları tehdit ediyor.
Ele está a rebentar bombas e a ameaçar as pessoas da escola. - Meu Deus!
- Sikini patlatıcam ya vampir kızlar diyorum
Meu, vou esmagar-te a pila, está bem? Esta casa está cheia de vampiras, que nos querem matar!
Jack görmeden patlat şunu.
Rebenta aqui, antes que o Jack veja.
Kalmalarını onlara pahalıya patlatırsak ve acı verici olmasını sağlarsak, giderler.
Se fizermos com que a sua estadia se torne muito dispendiosa e dolorosa, eles vão-se embora.
- Patlat.
- Vai.
Destekleri aynı anda patlatırsak tüm yapı göçer.
Explodimos as cargas simultaneamente e a estrutura colapsa.
Takip etmeye kalkarsanız, kenara çekerim ve arabadan üç metre uzaklaşıp bombayı patlatırım.
Se me seguires, eu vou parar o carro, ando 3 metros e mando esta miúda para o inferno.
Eğer öylece patlatırsak buna güç veren yaratıklar devasa bir zarar verirler.
Se o explodirmos, as criaturas que usam para fornecer energia vão-se magoar.
Eğer öylece patlatırsak... buna güç veren yaratıklar devasa bir zarar verirler.
- Se o fizermos explodir, as criaturas que estão a usar para dar energia podem causar danos gravíssimos.
Bu da Carenta'da olan şey hepsinin ödünü patlatıyor demektir.
O que quer dizer que seja o que for que se passa em Carentan, deve estar a pregar-lhes um susto de morte.
Balonu patlatır ve Carenta'ın normal zaman akışına mı döndürür?
Iria fazer explodir esta bolha e o tempo a Carentan voltava ao normal?
Neden iki saattir boğaz patlatıyorum sanıyorsun?
Porque é que achas que tenho sido favorecido este tempo todo?
Oğlum, hepimizin dans ederken birileri tarafından hayaları patlatılır.
Filho, todos nós levamos socos nas bolas num baile.
Biraz mısır patlatıp, bir film oynatmamı ister misin?
Quer que lhe traga umas pipocas para ver o filme?
Casey, bayılt ve patlat!
Casey, tranquiliza-a e explode!
Bilirsin, suratının ortasına patlat kardeşim!
Sabes, esfregar isso na cara dele, mano!
-... kafanı patlatırlar
-... num lugar como este.
Belki de şansımız yaver gider, bombayı patlatırız.
Talvez tenhamos sorte e acertamos.
"Bırakırım tabii, pencerenden içeri dalar lambayı suratında patlatırım, dangalak herif."
"Apareço por aí, parto-te os vidros e desfaço a lâmpada na tua cara, seu rufia."
Beyin patlatıyorum resmen ama ben sanmıştım ki- -
porque ando para aqui a dar cabo da cabeça, e pensei...
Uzaktan patlatılan bir bomba olması yakınlarda birinin ateşleyici ile bekleyip sizi izlediğini gösterir.
Uma bomba remota significa, que havia alguém com um detonador por perto, a observar.
Patlayıcılar için düzenlenmiş bir uzaktan patlatıcı.
Um detonador remoto via rádio com um dispositivo improvisado.
Uzaktan patlatıcı mı?
Rebentamento à distância?
Diğeri petrol dökülmüş, benzin tankından çıkan bir bezle patlatıldı.
A outra, usaram um pano molhado em gasolina, preso ao depósito. E o Allan foi atacado e foi espancado...
Mısır patlatıcını nereye koymak istersin?
E onde queres guardar a tua máquina de pipocas?
Şimdi de iki mısır patlatıcımız var.
E agora temos duas máquinas de pipocas.
Uçağa bin, patlat ve bütün şehre radyasyon bulaşmasını sağla.
Entra-se num avião, detona-se, e espalha-se radioatividade por toda uma cidade.
Ya da istersen direk havaalanında patlatırsın.
Ou explode-se no aeroporto, se se quiser.
Hem uzaktan kumandayla patlatıldıysa bombacının yakınlarda olması gerek. Doğru. - Doğru.
Se foi detonada por um controle remoto, o tipo tinha de estar por perto.
İspiyoncun bizi sıkıntıdan patlatıyor, Ray.
A tua informadora vai dar-nos o homem, Ray.
Bir kaç saat içerisinde, seksi dansçıların kıçına patlatıyor olacaksın.
Daqui a umas horas estarás a snifar coca... do cu de uma stripper toda boa.
Sonra Ölüm Yıldızı'nı görürüz ve... gezegeni patlatır.
A seguir, vê-se a Estrela da Morte a fazer explodir o planeta.
d Bir oda çalabiliriz d d Duvarları patlatır d d Bunu hemen burada yapabiliriz, şimdi d d Günışığıyla çalışıyorum d
Podemos um quarto arranjar E as paredes fazer vibrar Podemos fazer isto já aqui e agora
Yeni patlatılmış sivilce gibi.
Como uma borbulha acabada de espremer.
Patlat!
- Vamos a isso!
- Bayılt ve patlat!
- Olha, tranquiliza-a e explode!
Biri uzaktan patlatıldı.
Uma, usaram um detonador.