Perkins traduction Portugais
676 traduction parallèle
Onu çalamazsın Perkins.
Você não pode ficar tentada,
Perkins, Scribner's için bir roman yazmanı istiyor.
Por que você não escreve um romance para a Scribner?
Perkins, sağa git.
Perkins, vá pela direita.
Horace Perkins yakışıklı bir genç, değil mi?
É arrojado, o Horace Perkins, não é, Gladys?
Bay Perkins, 15 yıllık ev sahibimiz yardımcı olmak için elinden gelenin en iyisini yaptı.
O Sr. Perkins, nosso hóspede há quase 15 anos, fez os possíveis para ajudar.
Bay Perkins, bizim yedimizi bir takıma yazın.
Sr. Perkins, nós os sete fazemos uma equipa.
Perkins'le birlikte ahırda kalıyor.
- Quer mais um... Foram duas mortes na família?
Tucker, gece hemşiresi şu an yanında ve Perkins yarım saat içinde burada olur. - Diğer doktorlar kadar iyi biri.
Tucker está com ele... e Perkins chegará dentro de meia hora.
İyi akşamlar. Acil servisten geliyorum. Perkins rahatsızlandı.
Sou de urgências, Perkins está doente.
Sen konuşana kadar iyiydi Perkins, işine bak sen.
- Espere até lhe dirigirem a palavra. Sim, senhor.
Pekâlâ Perkins.
Está bem.
- Barrymore! - Efendim? Perkins'e arabayı harabelere doğru getirmesini söyle, sonra da bizi takip et.
O Perkins que traga a carruagem o mais perto possível das ruínas.
Ma Perkins.
A Ma Perkins.
Bay Perkins.
É o Mr. Perkins.
Bay Perkins.
Mr. Perkins.
- Max Perkins.
- Max Perkins.
- Sebebi nedir, Bay Perkins?
O que quer dizer, Sr. Perkins?
Ama savaş sadece iki yıl önce bitti, Bay Perkins.
A guerra acabou há apenas dois anos, Sr. Perkins.
Bay Perkins'in de bildiği gibi Amerikalılarla ilgili bir görevim var.
- Por nada. Tenho uma missão com os americanos, como o Sr. Perkins poderá informá-lo.
Bugün Bay Perkins'i gördüm.
Vi o sr. Perkins hoje.
Bu Johnny Hormatz.
Aquele é Johnny Hormatz e o Jack Perkins.
- Duydunuz mu, Bay Perkins?
- Já sabe, Perkins?
- Teşekkürler, Bay Perkins.
- Obrigado, Mr. Perkins.
Boston'da ünlü Perkins Okulu var. Oraya gönderebilirsin.
Bem, há essa famosa escola Perkins em Boston.
Bence Perkins Okulu'na yazmanın zamanı geldi.
Acho que o capitão vai escrever para a Escola Perkins.
Bana sorarsan Kaptan, Perkins Okulu'na hemen yazman gerek.
Com sua permissão, capitão, gostaria de escrever para a Escola Perkins.
Hemen Boston'daki Perkins Okulu'na yazmam gerekiyor.
Eu tenho independência para escrever para Boston sozinha.
Perkins Okulu'na yazacağım, Katie.
Vou escrever para a Perkins, Katie.
Perkins Okulu'nun onuru sana bağlı. Başarısızlık olasılığını göze alamayız.
o que te salvou mais de uma vez na Perkins foi que não há outro lugar para enviar você.
Anthony Perkins, Arnoldo Foà, Jess Hahn, Billy Kearns...
Antony Perkins... Arnoldo Foa...
Janey Perkins onunla iki ay bir köle gibi çalıştı.
Janey Perkins andou a rondar à volta dele, como uma escrava.
Doğum için, galiba Hart Parkins'e sormalısın.
Quanto ao parto, acho que terá de perguntar ao Hart Perkins.
İki küçük Parkins, hem de bir kerede.
Dois pequenos Perkins de uma só vez! Que bom para si!
Parkins, kabadayı takılırdı.
Perkins era um fanfarrão e um brigão.
Tanıkların söylediklerine göre, ben Yargıç Cutchell kanun namına açıklıyorum ki... Hart Parkins provoke edilmemiş bir saldırısı sonucunda öldürülmüştür. Bu sırada Bay Frank Talby nefsi müdafaa hakkını kullanmıştır.
Depois de ouvir as testemunhas, eu, juiz Cutchell, declaro em nome da Lei, que Hart Perkins, morreu... no decurso de um ataque não provocado, durante o qual o Sr. Frank Talby, exerceu o seu direito de agir em legítima defesa.
Bu da zavallı Parkins için! Daha dün ikizleri doğmuştu.
E esta é pelo pobre pobre Perkins, aqueles gêmeos nasceram apenas ontem!
Dinle Talby seni uyarıyorum ; Parkins'in arkadaşları seni yakalamaya yemin ettiler.
Estou avisando, os amigos de Perkins juraram apanhar-te.
Hart Parkins ile de böyle başlamıştı.
Foi assim que começou com o Hart Perkins.
Parkins çiftliği kuzeyde. Yani şu taraftan geliyor olabilirler.
O rancho de Perkins fica para Norte, por isso devem vir por ali.
General Perkins'e haber vermekten başka çarem kalmadı.
Não me resta mais, senão informar o general Perkins.
Ben Olly Perkins, buranın Belediye Başkanı.
- Sou Olly PerKins, o prefeito daqui.
Bakın, Bay Perkins.
Olha, Sr. PerKins, você é o Prefeito da cidade.
Prudy Perkins o.
Ela é Prudy PerKins.
# O yaşadığımız bölgenin... #... en güzel kızıdır. #
Sê muito feliz Polly Perkins de Paddington Green
Biliyorum Bay Perkins ama şimdi para düşünemeyiz, değil mi?
- Eu sei, Sr. Perkins, mas não é altura para me preocupar com dinheiro. - Claro, Sra. Williams.
Bir dakika, Ben Frank Davis'im Teğmen Perkins'i görmek istiyorum.
Espere um minuto. Sou Frank Davis. Quero ver o tenente Perkins.
Bak Perkins, ben bu şeyin en az sizler kadar yok edilmesini istiyorum.
Olhe, Perkins, quero que "isso" seja destruído como qualquer outra coisa.
Perkins.
Perkins... Selby...
- Adı Perkins.
- Perkins.
- Bay Perkins!
- Perkins!
Bir ihtiyar Parkins...
Grande Perkins!