English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Portugais / [ P ] / Perseguir

Perseguir traduction Portugais

4,102 traduction parallèle
Yıllar önce sen tayfaya katılmadan önce Flint bizi bir ticaret gemisinin peşine taktı. Maria Aleyne.
Há alguns anos, antes de vires para a tripulação, o Flint pôs-nos a perseguir um navio mercante, o Maria Aleyne.
Ginger, beni tekrar ararsan, Miles'ı peşine takarım.
Ginger, se voltares a ligar-me, vou pôr o Miles a perseguir-te.
Belki 25 metreye kadar yaklaşana dek avınızın izini sürmeniz gerekir.
Era preciso perseguir a presa até ficar a 30 metros de distância.
Bize göre olay eskilere dayanıyor. Rianna Olivier davasını sen oluşturdun, erkek arkadaşına bağladın.
Pensamos que manipulou o caso para ficar a perseguir o ex-namorado da Rianne Olivier.
Ormanın derinliklerine doğru ilerledik ve şu an, nerede olduğumuzu bilmiyoruz, ayrıca, bir şey bizi takip ediyor.
Fomos muito longe na floresta e... não sabemos onde estamos e algo está a perseguir-nos.
Bir ormanın ortasındayız ve bizi avlamak isteyen bir şey var.
Estamos no meio da floresta com algo a perseguir-nos.
Ormanın derinliklerine doğru ilerledik... şu an, nerede olduğumuzu bilmiyoruz, ayrıca, bir şey bizi takip ediyor.
Fomos muito longe na Floresta e... não sabemos onde estamos e algo está a perseguir-nos.
Kanlar içinde siyah bir adam görürlerse kimin peşine düşerler bilirsiniz.
Quando veem um preto numa poça de sangue... já sabem a quem eles irão perseguir.
Ranger'a kaçmasını söyleriz İspanyol kovalamak için bizi geçer ve hatasını fark etmeden onu araya sıkıştırırız.
Damos ordens à Ranger para fugir, eles passam por nós para a perseguir, e antes que deem pelo erro, cairão na armadilha.
Benim olanı geri almak için dünyanın öbür ucuna kadar peşinden geleceğim.
Irei perseguir-te até ao fim do mundo para recuperar o que é meu.
Hayalin peşinden koşup Floransa'nın mirasını bize bırakmak istiyorsan git.
Se quer perseguir fantasmas e deixar as fortunas de Florença para nós, vá.
Orion bir akrep iğnesiyle öldürüldüğünde Zeus onu yedi güzel kardeşi kovalamaya devam edebilmesi için göğe yerleştirdi.
Quando Oríon foi morto pela picada de um escorpião, Zeus colocou-o no céu, onde podia continuar a perseguir as sete bonitas irmãs.
Hedeflerimin peşinden gitmemi de...
E para estar livre para perseguir os objectivos que eu tenho.
Şanslı rakamlar birazdan kendi meslektaşını vuran bir polis var.
Os números, já a seguir. As provas levaram a polícia a perseguir um dos seus.
Öyle umuyorum ki, çalışkanlığınız ve bağlılığınız sayesinde stajyerlik programını başarıyla bitirip tam zamanlı bir V.P.H. çalışanı olarak kariyer hedeflerinize emin adımlarla ilerleyeceksiniz.
Espero que, através do trabalho com afinco e do empenho, consigam completar o programa de estágio e continuar a perseguir os vossos objectivos profissionais como funcionários a tempo inteiro da Video Production News.
Şimdi Jeremiah senin üstüne yürüyecek.
Bem, agora o Jeremiah vai perseguir-te.
Kesinlikle bir hackerın peşinde değildiniz.
tu definitivamente não estavas a perseguir um "hacker".
Sanki... birini kovalıyormuş gibiydi. Küçük bir kızı.
Parecia que ia a perseguir alguém.
Görgü tanıklarına göre, küçük bir kızı kovalarken otobüs çarpmış.
Segundo testemunhos, ela ia a perseguir uma rapariga quando foi atropelada.
Dünya Cumhuriyeti bizim için gelecektir.
A República Terrestre vai perseguir-nos.
Evet. Peşinde koşmaya değer mi?
Sim, vale a pena perseguir?
Orospu çocuğu bizimle dalga geçiyor.
Esse filho da mãe está a perseguir-nos.
Çoğu insan peşlerinde bir psikopat olmasından memnun.
Muitos gostam de um psicopata a perseguir.
Ne olduğunu sanıyorsan, beni böyle takip etme zorunda kaldığın şey...
Seja lá o que pense que aconteceu, o que quer que o tenha feito perseguir-me desta forma...
Belki Caroline'i takip ediyordun.
Talvez tenhas andado a perseguir a Caroline.
Bana onu takip etmediğini söyle. - Etmiyorum.
Diz-me que não a tens andado a perseguir.
Ne... Herkes tatil iznini kötü adam kovalayarak geçirmiyor mu?
O quê... as pessoas não passam as suas férias a perseguir criminosos?
Ben bu iblisleri arasam ve bu kovalamacada yok edilsem bile insanoğluna bir zararı dokunmaz.
Se perseguir demónios, e nessa perseguição for destruído, nenhum mal será feito à Humanidade.
Kızın teki üstüme doğru geliyordu ve durmaya da niyeti yoktu.
Havia uma rapariga que me andava a perseguir e não ia parar.
Cain'le beraber olabilirim ve kimse beni avlayamaz.
Poderia ficar com o Cain e ninguém me iria perseguir.
Sonra da bizi avlamaya başladılar.
Depois começaram a perseguir-nos.
Kadın konusunda da Meereen'de becerilerin için binlerce kadın var.
E quanto às mulheres, há centenas em Meereen que podeis perseguir.
Ayrıca, tutku olmadığı zaman kişi başka şeylerin peşine düşebiliyor.
Além disso, a ausência de desejo deixa a uma pessoa tempo para perseguir outras coisas.
Musallat oldum sana.
A perseguir-te.
Şehirde birinin peşine düşüp kendini açığa çıkarmak başka.
Perseguir alguém na cidade, arriscando-se a serem expostos...
Periyi takip edeceksin, ondan saklanmayacaksın.
É "perseguir" a fada, não "fugir" dela.
Yabani nötrinoyu takip etmek, nadir rastlanan sporlardan biridir.
Perseguir o selvagem neutrino é um desporto raro.
Buck'ı bulursak Bambi'yi buluruz.
Ele pode perseguir veados. Encontrámos Buck, encontramos o Bambi.
Sen de pencereden gizlice çıkacaksın ve beni kovalamaya başladığında sen de diğer yoldan koşacaksın. - Hayır, sensiz gitmeyeceğim.
vais esgueirar-te pela janela, e quando ele começar a perseguir-me, vais correr para o outro lado.
Bir işin içinde olup olmadıkları belli olmayan Caza'ya bir gezi yapmak istediğini söylüyorsun. Sonra sana bir takım bulalım ki böylece yeniden otobüs işine girebilesin.
Estás a pedir-me para investigar o Caza, que pode, ou não, estar envolvido, e depois arranjar uma equipa, para que possas perseguir um autocarro, outra vez?
Takip ediyorlardı.
Eles estavam a perseguir-me.
Ben deona arabaları kovalamamayı öğretirim.
E eu ensino-lhe a não perseguir os carros.
Büyükbaba Homer'ı evin içinde takip etmek ister misiniz?
Querem perseguir o avô Homer pela casa?
Hadi ama dostum eski kız arkadaşını Facebook'dan izlemeyi bırakır mısın?
Sim. Vá lá, meu. Podes parar de perseguir a tua ex-namorada no Facebook?
Bu deyişlere göre öyle.
Então, o Thinman está a perseguir pessoas?
Kötü adamları kovalamak senin işin değil. Benim işim.
Perseguir bandidos não é o teu trabalho.
Sopa yakalamak, taşaklarını yalaması filan yok artık.
Chega de perseguir paus, chega de lamberes os teus próprios tomates.
Acı çektiğini biliyorum. Ama Lavar Quintel'in oğlunun peşini bırakmazsan bu savaş tamamen kontrolden çıkacak.
Sei que estás a sofrer, mas, se não parares de perseguir o filho do Lavar Quintel, isto vai fugir do teu controlo.
Bunu internetten gizlice beni araştıran kadın mı diyor?
Isso vindo de uma mulher que está a perseguir pela Internet?
" Sanırım biri beni takip ediyor.
" pois parece muito trivial, mas acho que alguém anda a perseguir-me.
Arabayı çalıntı olarak bildireceğini söylüyor.
Eu vou apresentar queixa pelo roubo do carro e a pol � cia vai perseguir-vos e prender-vos. Ele diz que vai apresentar queixa pelo roubo do carro.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]