English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Portugais / [ P ] / Picker

Picker traduction Portugais

58 traduction parallèle
Picker, botanik bahçesi için Sheraton Boston'da bu gece benim şerefime bir yardım toplantısı düzenliyor.
O Picker está a receber o benefício do Jardim Botânico esta noite no Sheraton Boston, em minha honra.
Picker geç kalmandan nefret ediyor. Doğru.
O Picker odeia quando chegas atrasado.
Önce Picker, sonra uçkur.
Certo. O Picker primeiro, a queca mais tarde.
Napolyon, Lew Wasserman ve David Picker için ne düşünürdü acaba?
Que pensaria Napoleão de Lew Wasserman e David Picker?
Benim istediğim mevkinin adı ise toplayıcı.
A posição que quero é de "picker".
Bugün Sophie'yi, babası dışarı çıktığında bir otel odasına 3 saattir kitlenmiş şekilde buldum.
Hoje, encontrei-a trancada no seu quarto no Motel Cherry Picker durante 3 horas enquanto ele saiu.
Yalnız Eskici ile Gözcü Kulesi, piste ilk çıkanlar.
Lonesome Picker e Watch House são os dois primeiros a entrar.
Dönüşe geçtikleri sırada Yalnız Eskici liderliğe oynuyor.
Eles fazem a curva, é o Lonesome Picker que lidera.
Yalnız Eskici ile Gözcü Kulesi birbirlerini ikinciliğe itmeye çalışıyorlar.
Lonesome Picker na frente, com o Watch House na perseguição.
- Picker, kaç adam geliyor?
- Picker, quantos homens tens a caminho?
- Picker.
- Picker.
Picker'la. Picker'ı yanıma almama izin verirseniz Drew Thompson'ı getiririm, ölü veya canlı.
Se me deixar levar o Picker, trago-lhe o Drew Thompson, vivo ou morto.
- Adı Picker.
- Chama-se Picker.
Çünkü Bay Picker, Tanrı'nızın benden çok daha büyük problemleri var.
Sr. Picker, o seu Deus tem problemas muito maiores do que eu.
Ama Picker hâlâ burada, değil mi?
Mas ainda tenho aqui o Picker, não tenho?
- Bay Picker bizi davet edenin siz olduğunu, bizim etmediğimizi hatırlatmak zorunda mıyım?
Sr. Picker, tenho de lhe relembrar que foram vocês que nos convidaram, e não o contrário?
Picker.
Picker.
Medeniyetimiz hastane modeline benzer 15.000 bakımevinin kurulduğu noktaya geldi.
LUCILE HANSCOM - DIRETORA EXECUTIVA - INSTITUTO PICKER ao ponto de criarmos 15 mil lares de idosos, com base no modelo hospitalar.
Özür dilemen gereken merdivenler değil, bu seyahate gerek olması Bay Picker.
Não é pelo passeio que devia estar a pedir desculpa, Sr. Picker, é pelo facto de esta viagem ter sido necessária.
- O çanta Bay Picker'ı öldürmemizi engelliyordu.
Essa pasta era para fazer-nos não matar o Sr. Picker.
- Olay şu ki çantadaki paranın yarısı bana ait ve Bay Picker benim derdim değil.
A questão é que metade do dinheiro que há nesta pasta pertence-me e o Sr. Picker não é problema meu.
- Artık gidebilirsiniz Bay Picker.
- Já pode ir, Sr. Picker.
Meksika'da tanıdıklarınız var mı Bay Picker?
Conhece gente no México, Sr. Picker?
Bütün hikâyeyi istiyorsan, Picker'la konuşman lazım.
Se quer ouvir a história toda, vai ter de falar com o Picker.
- Picker.
- Picker?
- Sadece duyduklarımı söyledim. Picker dedim. Picker olduğunu söyledim.
Disse o que tinha ouvido, que tinha sido o Picker, o Picker.
Böylece sen de Bay Picker olmalısın, değil mi?
Isso faz de si Sr. Picker, certo?
Ethan Picker.
Ethan Picker?
Çok asil bir profilin var Bay Picker.
Tem um perfil bastante nobre, Sr. Picker.
- Öyle olsaydı, Bay Picker'a Sammy Tonin cinayetini sormam icap ederdi.
Se viesse teria de perguntar ao Sr. Picker sobre o homicídio do Sammy Tonin.
- Yürüyüşe çık Bay Picker.
- Vá dar o passeio, Sr. Picker.
Bay Picker, Markos'u bulmamıza yardım etmenizi istiyoruz.
Sr. Picker, queremos a sua ajuda para encontrar o Marcos.
Picker'ın bizle kafa bulduğunu mu düşünüyorsun?
Achas que o Picker nos enganou?
Picker'ı neden arıyordun?
Porque foste à procura do Picker?
- Picker'a ne olacak?
Então e o Picker?
Picker bir dedikodu vermeye gönüllü oldu.
O Picker deu-nos uma dica.
- Picker olay sırasında orada olduğunu her şeyi gördüğünü söyledi.
O Picker disse que ele estava lá e que viu tudo.
Hani şu bir federal kanun adamının Nicky Augustine'in öldürülmesine yardımcı olduğu söylentisi vardı ya Picker olay sırasında orada olduğunu ve her şeyi gördüğünü söyledi.
Diz-se por aí que um agente federal foi peça crucial na morte do Nicky Augustine. O Picker disse que ele estava lá e que viu tudo.
Parayı önden talep ettiğimizi sanırım Bay Picker söylemiştir.
O Sr. Picker deve ter-vos dito que é a pronto pagamento.
- Boyd Crowder'ın kellesini kutuya koyalım derim!
Vamos pôr a cabeça do Boyd Crowder numa caixa! - Sr. Picker!
- Bay Picker nerede?
E onde está o Sr. Picker?
- Taşra tarzı uzaktan kumandalı bomba ile Bay Picker'da bir delik açınca, Crowder'ı öldürdüm.
Quando o Crowder ativou aquele engenho saloio e mandou o Sr. Picker pelos ares, eu matei-o.
- Bay Picker'ı arıyorum.
- Vim à procura do Sr. Picker.
- Picker burada değil.
- O Picker não está aqui. - Não?
Gidip, Bay Picker'a ve Bay Duffy'ye malın yarısını nasıl kaybettiğimizi açıklamam lazım. - Biz kaybetmedik.
Tenho de explicar ao Sr. Picker e ao Sr. Duffy como perdemos metade do carregamento.
Bay Picker, hayatım boyunca tek yaptığım açıklama, gelmem gereken saatten sonra eve gizlice girerken yakaladığı için annemeydi.
Sr. Picker, a única explicação que já dei na vida foi à minha mãe quando me apanhou a entrar em casa depois da hora.
Olur böyle şeyler Bay Picker.
As merdas acontecem, Sr. Picker.
Bay Picker, şu anlama geliyor. Eğer bu otel odasında ölürsem, malın geri kalanını yanı başıma gömme kararını vermiş gibi olacaksınız.
Sr. Picker, o que quero dizer é que se eu morrer neste quarto de hotel, será como decidir enterrar o resto da droga comigo.
Havalara uçacaktır.
She'll need the Bounty "quicker picker-upper." (? ! ?
- Picker?
Picker?
- Bay Picker!
- Wynn.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]