Precious traduction Portugais
198 traduction parallèle
* Değerli bir hediye *
- A precious gift
Peki Precious.
Está bem, Preciosa.
Precious!
Preciosa!
Hadi, Precious.
Vem cá, Preciosa.
Hadi, Precious!
Vem cá, Preciosa!
Precious, lütfen gel.
Preciosa, vem por favor.
Precious?
Preciosa?
- Precious?
- Preciosa?
Precious.
Preciosa.
Kahve masamın üstünde Cici'nin bir resmi olabilir.
Talvez tenha uma fotografia da Precious na mesa.
Adı Cici mi?
Ela chama-se Precious?
Selam, ben Cici'yim.
Olá. Sou a Precious.
Benim adım Cici.
O meu nome é Precious.
Bak, Cici...
Oiça, Precious...
"Değerli Gemi"
"Precious Gem".
My wife and I would like to see some precious carpets of yours.
Eu e minha esposa queremos ver os tapetes mais valiosos.
- Precious'ı tanıyorsunuz. - Selam.
Já conhecem a Precious.
Doktor, Precious nasıl?
Doutor, como está a Precious?
- Precious dinle beni- -
Precious, ouve...
- Uzak dur benden!
Sai! Precious!
Hey, Precious!
Então, Precious!
Precious, bu şekilde duramazsın.
Precious, não podes parar assim.
Precious, buna paramız yetmez.
Precious, não temos dinheiro para isto.
Precious, Spartanları yendik.
Precious, vencemos os Spartans!
Precious, rafineriyi arayıp hasta olduğumu söyler misin?
Precious, liga para a central por mim. Diz-lhes que estou doente.
Precious, telefon sırasında bekleyen bir kadın.
Precious, é uma mulher que quer telefonar.
Precious, saçmalamayı bırak.
Precious, deixa-te de parvoíces.
Precious?
Precious?
Precious? Precious?
Precious?
Precious!
Precious!
Precious.
Precious.
Belki sana yardım edebilirim Precious.
Talvez a possa ajudar, Precious.
Precious, çocuklarım.
A Precious, os meus filhos?
Precious Witbank'te.
A Precious está em Witbank.
Hapisteki beş yılın sonunda Precious yeniden evleneceğini yazdı.
Depois de cinco anos naquela prisão, a Precious escreveu-me a dizer que ia voltar a casar.
As to your precious army, Senin değerli orduna gelince, birkaç saat içinde lanet bir ordu olmayacak. ve çok şükür kurtuldum diyeceğim.Onlar, benim gibi iyi birine sahipler.
E quanto ao teu preciso exército, em alguns horas vai deixar de existir, e ainda bem que se vão, digo eu.
" Hey my beauty, My Precious one!
'Que beleza, branca fada.
Hey my beauty, My Precious one!
Que beleza, branca fada.
If you want to waste this precious gift we call life, Sizi durduramam.
Se querem desperdiçar este presente a que chamamos vida, não vos posso impedir.
Precious adında bir kız.
Sim, uma rapariga chamada Precious.
Değerli, buraya gel.
Precious, vem para baixo.
Değerli.
Precious.
- Lütfen, Değerli'nin bir suçu yok.
Por favor, a Precious não fez por mal.
Bir zamanlar Kıymetlim adında büyük bir çoban köpeğim vardı, onu çok seviyordum.
Olha, uma vez eu tive um cão chamado Precious, ele era uma optima raça, e eu adorava-o muito.
Kıymetlim böyle şeker bir köpekti.
O Precious era uma cão tão amoroso e depois...
Benim adım Claireece "Değerli" Jones.
Chamo-me Claireece Precious Jones.
Değerli, film hakkında ne düşünüyorsun? Harikaydı.
- O que achou do filme, Precious?
Precious, düz git.
Precious, conduz a direito.
Joe _ Le _ Taxi Ferhat Uçar
PRECIOUS
Değerli, eşyalarını topla.
Precious?
O kim Değerli?
Quem é, Precious?