Primavera traduction Portugais
3,094 traduction parallèle
İlkbaharda çocukları getirmeme ne dersin? Sahi mi?
O que dirias a eu trazer os miúdos nesta primavera?
- Ya bahar sporları?
- Treino da Primavera?
Bu saatte bahar temizliği...
Nesta hora, a limpeza de primavera... - Chato!
Sonunda seni sevince hayatımın baharı geldi.
"A primavera finalmente amanheceu.." ".. Quando eu me apaixonei por você. "
Geçen bahar, "Visualize" a gitmeye başlamış ertesi gün, bir üyenin arabasını ön camına doğru uçuyormuş.
Na Primavera passada, deixou de aparecer na "Visualize" e no dia seguinte estava a voar pelo pára-brisas do carro de um membro. - Mais uma coisa.
Ama onarılması gereken bir evim bana taşınmak istemeleri muhtemel çocuklarım ve sonsuza kadar süreceğini sandığım ama bahar sonu bitecek bir de işim var.
Mas eu tinha uma casa para arranjar, filhos que talvez quisessem morar comigo. Um emprego que pensei que teria para sempre, mas só iria durar até o final da Primavera.
Belki baharda da.
Talvez a primavera.
Biraz bahar temizliği yapsam sakıncası olur mu?
Não te importas que eu faça uma pequena limpeza de Primavera?
Çiçekler gibi seviyorum
Como uma flor ama a primavera
1994'ün ilkbaharında 800.000 Ruandalı, komşuları ve arkadaşları tarafından öldürüldü.
Na Primavera de 1994, oitocentos mil ruandêses foram assassinados pelos seus... vizinhos e amigos.
Bahar arasında uçurumdan atlıyorum.
Eu vou saltar de um precipício nas férias da primavera.
Jefferson van Smoot'un bu cumartesi gecesi Alberta'nın çatı katı dairesinde düzenleyeceği senelik bahar toplantısına bir davetiye!
É um convite para o evento social da Primavera realizado anualmente pelo Jefferson Van Smoot este sábado à noite. Na penthouse do Alberta.
Bahar şarkıları nerede?
"Onde estão as canções da Primavera?"
Grubu geçen baharda bırakmış.
Desistiu do grupo na última Primavera.
İlkbaharda şehirden ayrıldığından beri kayıplara karışmış durumda.
Ninguém o vê desde que foi embora na Primavera.
Eğer doğruysa bile Serena'yla en son geçtiğimiz ilkbahar beraber oldum.
Mesmo que fosse, não durmo com a Serena desde a primavera passada.
O bahar, Royce diye bir kızla çıkıyordum.
Naquela primavera eu tinha começado a sair com uma rapariga chamada Royce.
Alo? Bir bahar günü Lenz'e ulaştınız.
Alô, sim, aqui é o Lenz, a primavera em pessoa...
Bir sonraki ilkbaharda neden merkez bürodaydım sanıyorsun.
Porque achas que eu estava no centro de operações na primavera seguinte?
Baharın başlangıcı.
Estamos no início da primavera.
Yedikleri küçük şeyleri görmüyor musun?
Já viste aqueles rolinhos primavera que eles comem?
Sanırım boşanma işlemi geçtiğimiz baharda tamamlandı.
Bem, creio que o divórcio foi concluído na primavera passada.
Catherine Elizabeth Tolkie seni Öğrenci Birliği'nde Bahar Şenliği için poster asarken gördüğüm an âşık oldum sana.
Catherine Elizabeth Tolkie... Quando te vi na Associação de Estudantes a colocar posters para o Baile de Primavera, soube que te amava.
Bahar gibi kokuyor, değil mi?
Cheira a primavera esta manhã, não te parece?
Belki gelecek bahar çocukları götürebilirsin.
Talvez na próxima Primavera, possas levar os miúdos.
Ya çalışma saatlerini değiştir... ya da evine gelir kendim hallederim bahar geliyor umarım güneş kremin su geçirmiyordur
Mude o temporizador ou vou eu mesmo a sua casa fazê-lo. A Primavera está a chegar. Espero que o seu protector solar seja à prova de água.
- Geçen bahar gizli test edilmiş.
Testes acima da média na primavera passada.
- Baharda açar onlar.
- Isso é na Primavera.
İLKBAHAR
PRIMAVERA
Bize kış gibi görünse de, aslında mevsim ilkbahar.
Embora nos pareça inverno, já é primavera.
İlkbaharda, güneş ufukta yükselince kar sulanır ve nehirde buzların arasından su sızmaya başlar.
Na primavera, com o sol mais alto, a neve descongela e a água do rio infiltra-se no gelo.
Şimdilik sadece ilkbahar işini yaptım.
Agora, é só um trabalho de primavera.
Kuzeye göçen ilk kazların görülmesi ilkbaharın kesin bir göstergesidir.
Ver os primeiros gansos a voarem para norte é um claro sinal da primavera.
Kütük kanolar da ilkbaharda yapılıyor.
A primavera é a época de fazer canoas de troncos.
Bu işi genellikle yazın yaparız. Kütükleri ilkbaharda hazır ederiz.
Normalmente, fazemo-lo no verão, depois de empilharmos os troncos, na primavera.
İlkbaharda kırılan buzlar yüzünden hasar gördü.
Partiu quando o gelo se partiu na primavera.
İlkbahar.
Na Primavera.
Charlotte, sana bir bahar düğünü olduğunu söylemeyi unuttum. Gitmiyorum.
Charlotte, esqueci-me de te dizer, casamento na primavera, não dá.
Çin böreği?
- Rolos primavera?
1993 baharında coğrafi profili daralttık.
Na primavera de 93, limitamos o perfil geográfico.
Bahar kreasyonumuzdan bir örnek.
Faz parte da nossa colecção de primavera.
Bahar temizliği yapıyorum.
Limpezas da Primavera.
Baharda değiliz ve ortalık katiyen temiz değil.
Não é Primavera, e isto está longe de estar limpo.
Çünkü, bizlere baharın gelişini müjdeliyorlar.
Gosto da forma como elas dizem : Não te preocupes, a primavera está quase a chegar.
Sonbaharda kurbanını kaçırıp bahara kadar bu alanda kalıyor.
Leva uma vítima no Outono para ficar com ele até à primavera nesta zona.
Merhaba Twilight. Umarım senin için sakıncası yoktur ama hepimiz senin için ufak bir bahar temizliği yapıyoruz.
mas estávamos a fazer-te umas limpezas de Primavera.
Fakat her garaj satışında, her bahar temizliğinde Andy bize sahip çıktı.
Mas a cada venda de garagem, a cada limpeza de Primavera, o Andy quis ficar connosco.
Açılış günü, baharın ilk günü olacak.
O dia da abertura, é o 1º dia da primavera. Não.
Bahar aylarındayız yani ekim sezonunda.
É primavera. É época de cultivar.
Seninle sonraki ilkbahar merkez büroda tanışmıştık.
Nós conhecemo-nos no centro de operações na primavera seguinte.
Baharda tekrar deneriz.
Tentamos na próxima primavera.