Pür traduction Portugais
80 traduction parallèle
Şimdi, beni dikkatlice izleyin Bayanlar, pür dikkat izleyin beni.
- Vai para o altar. - Sim, claro. - Vá para lá.
Pür dikkat sizi dinliyoruz, Hemşire.
Tem a nossa atenção indivisa.
Pür neşe.
Puro deleite.
Derslerime yeni ve pür dikkat bir üyenin katıldığını farkettim.
Reparei que às minhas palestras vinha um novo e atento membro :
Evet, pür dikkat ilgileniyorum.
- Sim, sim, fartinho de trabalhar.
Kimileri rolünü sapa savruk, kimileri ise pür dikkat oynar.
Uns sem amor... outros, com muito afinco.
Pür neşe bir biçimle hoplayıp zıplamazsam bağışla beni, bu konuda sicilin pek temiz değil de.
Desculpa-me se não salto de alegria, o teu registo não é propriamente de 100 %.
Pür dikkat dinleyeceğim.
Morro de vontade de saber.
Pür dikkat kesildim sizi dinliyorum bayım.
Receberei com toda a diligência de espírito.
Birinin seni pür dikkat dinlemesi inanılmaz.
É incrível ter alguém a dar-nos tanta atenção.
Ah, yüzmek ne de pür neşelidir birşeydir.
Que patusco nadar!
Pür dikkat dinliyorum.
Sou todo ouvidos.
- Neden şu anda beni pür dikkat dinliyorsunuz?
Porque é que me estão a prestar atenção, neste momento?
Ayrıca çenesini kırmadan önce beni hiç dinlemezdi ama artık beni pür dikkat dinliyor.
Antes de partir o maxilar, ele nunca me ouvia. Agora leva em consideração tudo o que eu digo.
Pür dikkat seni dinliyorum.
Sou todo ouvidos.
"Pür dikkat seni dinliyorum."
"Sou todo ouvidos."
Peder? - Seni pür dikkat dinliyorum.
Eu queria apenas fazer-lhe uma pergunta, já que você é a pessoa mais perto de Deus que eu conheço por aqui.
Doğrusu mösyö, daha dün Mösyö Vaudreuil'ün talebini pür dikkat dinledim.
Para ser honesta, senhor, ainda ontem tomei atenção ao pedido do senhor Vaudreuil. Mas as notícias que recebi hoje de manhã lançaram outra luz sobre o seu empreendimento.
Bakın, bu kısım çok önemli, onun için herkes pür dikkat beni dinlesin.
Esta parte é especialmente importante, por isso preciso da atenção de toda a gente.
Hadi Bayan Pür Neşe.
Vá lá, pequena Mary Sunshine. ( Maria Luz do Sol )
Lütfen bu günlüğü pür dikkat okuyun. İçinde anlatılanlar, hayatınızı kurtarabilir.
Por favor, leia esse diário com muito cuidado... pois seu conteúdo pode salvar sua vida.
Hayır, hayır, hayır. Ordaki pür dikkat ufaklık şerifin oğlu.
Aquele miúdo de sardas é o filho do xerife.
Eğer daha iyi bir fikrin varsa, pür dikkat seni...
Espera, tens uma outra ideia além de ser cozido?
Festival gecesi pür silah emrine hazır olacaklar.
Na noite do festival, estarão sob o teu comando.
Bay Addy, pür dikkat olmanıza ihtiyacım var.
- Sr. Addy, preciso da sua atenção.
Yine de pür dikkat olacağım.
Mas eu dou-lha.
Tamam, içeri girdiğinde sessiz olalım ve pür dikkat onu izleyelim.
Ok, quando ela aqui chegar, vamos sossegar, e dar-lhe toda a nossa atenção.
Neyin pür dikkat olduğunu göstereyim.
Eu digo-te o que é que já está em atenção total.
Üçüncü sıradaydım, pür dikkat dinledim.
Estava na terceira fila, extremamente atenta.
Temiz, tertemiz, pür-i pak.
É limpo, é claro, é puro
Siz ikiniz pür dikkat Bay Dunn'ın kafa içi basınç bulgularını izleyeceksiniz.
Vocês vão monitorizar atentamente a elevada pressão intracraniana do Sr. Dunn.
- Pür dikkat dinliyorum.
Sou toda ouvidos.
Bu ise bambaşka bir şey, ders sıkıcı değil ve ben de pür dikkât dinliyorum ama aynı zamanda da Jeff Koons'u düşünüyorum.
Isto é diferente, esta palestra não é chata, estou atenta, mas ao mesmo tempo, a pensar em Jeff Koons.
İnsanlar eskiden radyonun başına oturup pür dikkat dinlerlermiş.
Eles falam das pessoas que, de facto, ouviam rádio.
Flint pür dikkat bekliyordur.
O Flint estará à escuta.
10 bin kişi, pür dikkat bir adamın yazdıklarını dinliyor demek.
Dez mil almas, todos os ouvir os escritos e as ideias de um homem.
Hayır ; ama mermiler uçuşmaya başlayınca pür dikkat kesilecektir.
- Não, mas vai começar quando as balas começarem a voar.
Komşusu NATHAN MCKAY Justin, 2 yaşında iken merdivene yanaşır batari setinin önünde durur ve o zaman ki bateristimiz Dan'e pür dikkat bakardı.
O Justin, aos dois anos... NATHAN MCKAY VIZINHO ia para perto da bateria, nas escadas, e ficava a olhar para o Dan, o baterista.
Pür dikkat dinliyordun, evet...
Estavas a prestar muita atenção, sim...
Hepimizin gözleri odaklanmış, kulaklarımız pür dikkat olacak.
Nós vamos ter os nossos olhos focados e os nossos ouvidos abertos.
Hayır, yani, gözler pür dikkat ve kulaklarımız olması gerektiği yerde.
Quero dizer, os nossos olhos abertos e os nossos ouvidos... Como eles devem estar.
Yapabileceğiniz en iyi şey genellikle hareket halinde kalıp paranoyak ve pür dikkat olmaktır.
Geralmente, a melhor coisa que podes fazer é ficar em movimento, ficar atento e ficar paranóico.
Pür dikkat seni dinliyordum ha.
Eu estava a prestar atenção, posso dizer isso.
Pür dikkat onları dinlemelisin. Dinle!
Se parares para ouvir, tudo fica parado, e escuta.
Pür dikkat dinlemelisin.
Ok, meu. Tu apanhaste-me.
Pür dikkat onları dinlemelisin.Dinle!
Se parares para ouvir, vais perceber que estão parados. Ouve.
Pür dikkat dinlemelisin.
Se ouvires, tudo pára.
Pür dikkat.
... pára.
Bana ihtiyacınız olursa pür dikkat sizinle olacağım. Sorun yok Walter.
Se precisar de mim, dou-lhe toda a minha atenção.
Pür dikkat kesildim, sizi dinliyorum bayım.
- Recebê-lo-ei com diligência.
Pür dikkat, hanımefendi!
- Tu prestas-me atenção? - Toda ela, senhora.