Razi traduction Portugais
27 traduction parallèle
Onu razi ettin mi?
E persuadiu-o?
Jordan, isler söyle yürüyecek, çocuklar bende kalacak eger su an bosanmaya razi gelirsen onlari görmene izin veririm.
Jordan, é assim que vai ser, vou ficar com a custódia das crianças. Se concordares com o divórcio poderás vê-los, ok
En sevdiginiz halaniz olmaya razi olacagim.
Contento-me em ser a vossa tia preferida.
Onu nasilda evlenmeye razi ettin!
Fizeste-o concordar com o casamento!
Üzerime barbekü sosu koyarsan... o zaman. Ancak o zaman razi olurlar.
A não ser que voce ponha um molho de churrasco em mim, ou algo assim então eles aceitam um preto
Bundan sonra Filistinli Araplar daha fazla Yahudi göçüne razi olacakti.
Depois disso, os árabes palestinos teriam que consentir em qualquer outra imigração judia.
- Razi.
- Ah, Razi!
Razi, Razi, ben burada kalamam. Oraya geliyorum.
Razi, Razi, não posso ficar por aqui, também tenho que ir.
Razi, konuşamıyorum.
Razi, não posso falar.
- Burası suç mahalli. - Razi!
- É um local de um crime...
Kaderine razi bir ölüm. Büyük Britanya'nin Denizler üzerindeki hükümranliginin sonu.
Uma fatídica data, que marca o fim do domínio britânico sobre os mares.
Daha sonra güvenliklerinden sorumlu kisiden razi olmazsam olacaklara dair bir tehdit aldim.
"e ameaçada pelo chefe da segurança privada se não o fizesse"
Her seyden vazgeçmeye razi degilseniz çoktan kaybetmissiniz demektir.
Se não estás pronto a desistir de tudo, já perdeste.
Al-Razi. Nazir'in yardımcısı.
- Al-Razi, tenente de Nazir.
İki kayıp var, ikisi de onlardan.
Duas mortes : Abbas e Al-Razi.
Abbas ve Al-Razi, Hamra caddesindeki silahlı çatışmada ölmüş.
Parece que os nossos se safaram.
- Buna memnuniyetle razi olurum.
- Algo que aprovaria de bom grado.
- Raci seninle mi? - Evet.
- O Razi está contigo?
Raci'nin muhbiri İbrahim'e para transferi yapacak.
O informador do Razi vai transferir o dinheiro para o Ibrahim.
Bir şeyi açıklamama izin ver, Razi.
Razi.
Hiçbir şey demiyorum, Razi.
Razi.
Tipki benim gibi seksi gorunmek istiyorsaniz terlemeye razi olmalisiniz.
Se quereis estar muito boas, como eu, só tendes que estar dispostas a suar.
Allah Jane Austen'dan razi olsun.
Deus abençoe a Jane Austen.
Buna razi olmayacagim.
Não me submeterei a isso.
Bir kadinin onu razi ettigini söyledi.
Ele disse que uma mulher o persuadiu.
Demek sonunda sürünerek dönmeye razi oldun, degil mi?
Então, finalmente, decidiu rastejar de volta, não foi?
O kaleyi inşa etmeyi o kadar istiyor ki, her şeyi yapmaya razî. - Bir, iki, üç! - Baksana kîzlar onu köle gibi çalîştîrîyor.
Tem tantas ganas de construir aquilo, que está por tudo.