Rom traduction Portugais
904 traduction parallèle
- Papa Dobles. İki buçuk ölçek White Label Rom.
É um drik feito com Rum branco,
Aralıksız bir rom partisi.
Como é patriótico Uma festa contínua e interminável
- Bu rom ikimizin için, öyle mi?
Este run é teu e meu.
Galiba kancaları kendine, daha çok rom içebilmek için batırdın, değil mi?
Acho que puseste os anzóis em ti mesmo para beberes mais rum.
Jack, sesin çok çıkıyor, çok mu rom içtin?
Jack, falas demasiado alto e bebes demasiado rum.
- İçine rom koyayım mı?
- Café, Gus. Querem que lhes ponha um pouco de rum no café?
Birazcık rom ve ona özgü zarafet.
um pouco de rum e teria sua graça.
Burbon. Bana da bir rom.
Um uísque e um rum para mim.
Kızmaya hakkınız yok, adama rom içiren sizsiniz.
Não devia zangar-se com ele, deu-lhe o rum.
Düşünüyordum belki ateşli bir rom.
Estava a pensar num ponche de rum flamejante.
- Rom.
- Rum.
Hiç rom tatmamıştım.
Nunca provei rum.
Dört çeşit rom, brendi, nar, limon, papaya suyu ördek yumurtası akı.
Rum, conhaque, grenadine, suco de lima, suco de mamão e uma clara de ovo de pato.
- Dört rom-kola alayım.
Um Tom Collins. - Quatro cuba libres.
Teknemde bir fıçı rom var.
Tenho um barril de rum no meu barco.
- Sadece rom var.
- Só rum.
- Öyleyse rom olsun.
- Então, rum.
- Bu rom mu?
- Isto é rum?
Rom karanfil gibi kokarsa ateşim var demek.
Quando o rum cheira a cravos, estou com febre.
Sıcak tereyağında rom, tereyağda hafif... Kar.
Rum quente, com pouca manteiga... neve.
- O yaşlı ve şişko rom fıçısına mı?
- A esse barril de rum?
- Bana bir şişe rom getirin.
- Traga-me uma garrafa de rum!
Doktor Stein'e rom istediğimi söyle.
Ei, tu! Diz ao Dr. Stein que quero a minha dose de rum!
Anladıysan üç defa kapıya vur ve bana rom katılmış bir şişe süt getir.
"Bate três vezes para mostrares que percebeste, depois traz-me uma malga de leite misturado com rum."
Zenciye rom içiriyorlardı.
Davam rum ao negro.
Bir rom daha ver.
Dê-me outro daiquiri.
Bir rom.
Um daiquiri.
- Bir rom lütfen.
- Um daiquiri, por favor.
Rom olsun.
Dê-me antes um daiquiri.
Onunla birlikte her zaman rom içerdik.
Bebia sempre um daiquiri com ele.
Rom mu?
- Que é aquilo, rum?
Rom içmiştik, hatırlıyor musun?
Lembras-te daquelas bebidas com rum?
O günden beri rom içmedim.
Nunca mais bebi rum.
"Hey, hey, hey gidi rom şişesi!"
"Ló ho ho e uma garrafa de rum!"
Şu deniz gezgini serseriye, Verelim bir rom fıçısı
Um barril de rum ao diabo do mar Vamos dar.
- Biraz rom. - Biraz rom.
Um pouco de rum.
Bence güzel ve güçlü bir fıçı rom alın çünkü bu arkadaşımız içtikçe konuşuyor.
Leva uma garrafa de Rum bem forte... porque quanto mais este homem bebe, mais ele fala.
O yükte bir fıçı rom var.
Havia um barril de rum no cavalo.
Bir sürü rom aldın, canım.
Que falta de sorte, minha querida.
Bir kadeh rom.
Um rum.
Her gece, tam senin istediğin gibi, kediyi dışarı salarım, bir bardak rom alırım, ve yatmadan, bağımsızlığım için şükrederim.
Todas as noites, tal como quererias que eu fizesse,... puz o gato fora,... preparei um ponche para mim,... e antes de me deitar, rezei uma pequena oração agradecendo a Deus por continuar independente,
Seni ihtiyar rom fıçısı!
Seu garrafão de rum dum raio!
Bak ne buldum. - Rom.
E olha o que encontrei.
Rom diye okunur, değil mi?
- Rum. Está escrito "rum", não está?
Tahıl gevreğiyle üç şişe rom...
Três garrafas de rum com Weetabix e por aí adiante...
Yanında hiç eter yoktu bu yüzden rom döktü.
Não havia anestesia e ele encheu-me de água-ardente.
Tekneye 2 galon rom bıraktım.
A bordo vão também oito garrafas de aguardente.
Serifken, rom tüccarlar sahile tonlarca içki depolad ve bir damlasn dahi kaybetmediler.
Quando ele era xerife, havia contrabando de rum na praia e não se perdia uma gota. Ele deve ser capaz de lhe olhar pela água.
Rom getirdiniz mi?
Trouxe algum rum?
Bu romda çok rom var.
Que veneno esse Rum.
O ve bir bayan yolcu, adada tek başlarına kalmışlar. Bolca zamanları varmış, notlar yazmaya başlamışlar sonra da notları rom şişelerine koyup denize atmışlar.
Não tinham que fazer e atiraram garrafas ao mar.