English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Portugais / [ R ] / Rsa

Rsa traduction Portugais

16,664 traduction parallèle
Ama söylediklerine bakılırsa, çok fena istiyorlarmış.
Mas, pelo estado dele, queriam-no mesmo muito.
Görünüşe bakılırsa zaman gerçekleşmek istiyor.
Aparentemente o Tempo quer acontecer.
- Eğer geri götürmemiz çok zaman alırsa...
Se demorarmos tempo demais para os devolver a casa...
Bulunduğumuz duruma bakılırsa hâlâ hayatta olmamız bile garip aslında.
Dadas as nossas circunstâncias, surpreende-me que todos nós ainda estejamos vivos.
Sana silah çektiğim için özür dileyecektim ama görünüşe bakılırsa bir senaryoyu oynuyormuşum.
Eu ia pedir desculpa por apontar uma arma a ti, mas aparentemente eu só estava a seguir um guião.
Bundan bir hastalık bulaşırsa seni gebertirim.
Se apanhar alguma DST desta coisa, vou matar-te.
Çünkü anlattıklarına bakılırsa Ty'ın bu cinayetle ilgisi yok gibi.
Bom, por causa de tudo o que tu me contaste, parece que o Ty talvez não tenha nada a haver com este assassinato.
Görünüşe bakılırsa artık senden çalmakta hiçbir sıkıntı yok.
Bom, aparentemente não faz mal roubar de ti.
- Bana kalırsa sana bir iyilik yapıyorum.
Da maneira que eu vejo isto, estou a fazer-te um favor.
Görünüşe bakılırsa Dan'le aranızda bir şey.
Aconteceu alguma coisa... E pelo aspecto disso... talvez com o Dan?
Eğer olurda dava açılırsa... mahkemeye müvekkilinizin Galasso konusunda ne kadar yardımcı olduğunu hatırlatırız.
Se e quando o caso avançar, lembraremos ao tribunal de como o seu cliente nos ajudou com Mr. Galasso.
Ne demek olurda dava açılırsa?
"Se e quando"?
Kızım, sen hiç Bush dönemini terk etmemişsin ki. Donuna bakılırsa durum bu.
Cabra, nunca passaste a época do Bush, vendo pela barba que te sai das cuecas.
Bakışına bakılırsa am yalama seçeneğimiz de yok.
A julgar pelo olhar dele, lamber ratas também está fora de questão.
Ne kadar garip davranırsa, o kadar az ciddiye alınır.
Quanto mais estranha ela for, menos será levada a sério.
Görünüşe bakılırsa şanslı bir orospu çocuğusun.
És um sortudo do caralho.
Festivale, hostel önündeki kaçırma noktasına ve kurbanları bıraktığı yerlere bakılırsa konfor alanı bir kilometrekareden az.
Bem, tendo em conta o festival, o ponto do rapto fora da pousada, e os dois locais de despejo, a zona de conforto do nosso suspeito fica a menos de uma milha quadrada.
Ne yapıyorsa yapsın, bir kızdan hoşlanırsa yeterli zamanı ayırırdı.
Não importava o que estivesse a fazer, se ele gostasse de uma rapariga, perdia tempo.
Çıkış yarasına bakılırsa da katil yanında oturuyormuş.
O ferimento de entrada faz-me pensar que o atirador estava sentado mesmo ao lado dele.
Kötü not ortalamasına bakılırsa liseden mezun olması da şaşırtıcı, ama mezun olmuş ve ikinci sınıfta Natalie ile tanışmış.
Sim. De acordo com a sua média negativa, ele surpreendentemente terminou o ensino médio, mas conseguiu, e foi aí que ele conheceu a Natalie, no segundo ano.
Görünüşe bakılırsa biri çoktan buraya girmeyi denemiş.
Parece que já alguém tentou arrombá-lo.
Görünüşe bakılırsa etkileri hâlâ geçmemiş.
Parece que ainda o sentes.
Bana kalırsa, orada iyi iş yapıyordu.
A fazer um bom trabalho, na minha opinião.
Görüşüne bakılırsa sinir sistemlerinin çekirdeğini barındırıyorlar.
Parecem compreender o âmago de sistema nervoso.
Evet ama gümüşün içine hapsedilip iletişim gücü kutunun içinde kurşun tarafından bastırılırsa o zaman gerçekten güçsüz olur.
Mas se ficar preso dentro de prata, e o seu poder de comunicação ficar preso pelo chumbo no caixão, perde o seu poder.
Evet ama görünüşe bakılırsa elimizdeki her şeyle Central Park'a saldıracağız.
Estava. Mas parece que temos de avançar com tudo sobre Central Park.
Görünüşe bakılırsa pijama partisini bulduk.
Encontrámos a festa-pijama.
Belki uzun süre maruz kalırsa...
Talvez uma exposição maior - teria...
Hayır. Ama ayrılırsa bana haber ver.
Não, mas deixe-me saber se ele sai.
Eğer kalırsa, asarsın.
Se ele ficar pendurado, vais à forca.
Belki kanepemizi tedavi etmeyi bırakırsa Bir misafir odası gibi, ondan kaçmak zorunda kalmam.
Se parasse de usar o sofá como quarto de hóspedes, não tinha que a evitar.
- Yapamam. Connaver pislikleri onu düzeltti. Kurcalanırsa darbe yaparsın.
Os sacanas armadilharam-no para explodir se for manipulado.
Ve Pablo'ya kalırsa o hala liderleriydi.
E na opinião do Pablo, ele ainda era o líder.
Hayır. Eğer ağabeyin bundan faydalanmaya kalkarsa Cumhuriyetçileri rezil etmek için bu durumu kullanırsa görüştüğümüzü inkar edeceğiz.
E se o seu irmão quiser usar isso, tentar livrar-se, constranger Republicanos,
Gördüğünüz gibi bana kalırsa... kendime içmiş halde direksiyona geçmenin sorun olmadığını söyledim.
Quando sou eu a decidir, a minha consciência... A minha consciência diz-me que não faz mal embebedar-me e conduzir.
Mareşalin yüksek riskli işi göz önüne alınırsa güzel bir hayat sigortası olması muhtemel.
O Marshal podia ter um bom seguro dada a profissão de alto risco.
Pervane dönüşlerine bakılırsa 15 metreden büyük olamazlar.
Pelo trabalhar dos motores, nada maior que 15 metros.
Ne kadar ses çıkartırsa, o kadar iyi.
Quanto mais volume nisto, melhor.
Ama bazı şeyler olduğu gibi kalırsa daha güzel olur.
Mas... Algumas coisas estão bem como estão.
Mingo'ya nasıl davranırsa davransınlar o adamın yanında olmak hiç hoş değil.
Não há nada de engraçado em estar com aquele homem, independentemente daquilo que eles façam ao Mingo.
Tanrı'sı köleliği ortadan kaldırırsa sizinle her pazar kilisede buluşurum.
Faz com que o Deus dele faça desaparecer a escravatura, e encontrá-lo-ei na igreja todos os domingos.
Ünüm ne kadar yayılırsa özgürlüğümü satın almaya o kadar yaklaşacağım.
Quanto mais famoso eu for, maior será a probabilidade de poder comprar a minha liberdade.
Birisi kordonu geçmeye çalışırsa ne olacak?
O que é que acontece se alguém tentar sair do cordão?
Bunun harika bir fikir olduğunu düşünmediğimden değil, çünkü gerçekten öyle, ama eğer çalışırsa Lex'in bize neler anlatabileceğini umuyorsun?
Não que não ache a ideia fantástica, porque, realmente, é. Mas, o que é que esperas que o Lex nos vá dizer, se isto funcionar?
Tekrar saldırırsa diye, hazır olmam lazım.
Tenho de estar preparado para quando ele atacar.
Tanrı yarın sizi ayırsa bile aşkınız hiç bitmeyecek.
Mesmo que ele vos separe amanhã, o vosso amor nunca morrerá.
Kanın sıçrayışına bakılırsa birine burada vurmuşlar ve yere düşmüş.
Ao ver estes pingos de sangue, alguém, foi atingido aqui, e depois caiu ao chão.
Peki. Ama onlar benimle uğraşırsa ben de onlarla uğraşırım.
Mas se eles se meterem comigo, eu meto-me com eles.
Eğer polisi beklerken karnın acıkırsa dolapta Çin yemeği var.
Há comida chinesa no frigorífico, se ficar com fome, enquanto espera a Polícia.
Bana ayrıntılar verilmedi, ama görünüşe bakılırsa kendinden çok daha önemli bir şeyi içeriyor.
Não me deram detalhes, mas parece que ele tem em sua posse qualquer coisa muito mais importante do que ele próprio.
Birkaç sözü anladı ama görünüşe bakılırsa dili yerine gelmemiş.
Porém, o lado direito do cérebro ficou muito danificado.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]