Rüzgâr traduction Portugais
1,748 traduction parallèle
Rüzgâr hızlı esmiyorsa sümsük kuşu yavruları adada hapsoluyor.
Se o vento for fraco, as crias de alcatraz ficam presas na ilha.
Şu anda Washington Square Park'taki kemerin altında oturduğunu ve rüzgârın saçını uçurduğunu hayal edebiliyorum.
Consigo imaginar-te debaixo do arco do Parque Washington Square. - Com os cabelos ao vento...
Bu fuar alanına hangi rüzgâr attı seni?
Então, o que te traz a estas bandas?
Sizi buraya hangi rüzgâr attı bakayım?
- Então, o que fazem aqui?
Rüzgâr gibi ara.
Com licença.
Bu önemsiz intihara hangi rüzgâr attı seni?
- O que o traz ao nosso suicídio?
Seni cemiyetimize hangi rüzgâr attı, Kyle?
O que o traz à "Irmandade Sagrada", Kyle?
Metcezirler, akıntılar, dalgalar, rüzgâr...
Marés, correntes, ondas, vento.
Bu güzel havada hangi rüzgâr attı böyle?
O que traz aqui neste lindo dia?
Rüzgâr hızıyla döndü arkasını ve uzaklaştı oracıktan.
E ele virou-se rápido como o vento e fugiu.
Sadece dışarıdan gelen rüzgârın uğultuları eşliğinde çadırımda sevişen ben ve o vardık.
Era só eu e ela, a curtirmos na minha tenda com o vento a soprar lá fora.
Tamam, rüzgâr yüzünden oldu.
Ela só ficou com uma dificuldade temporária em respirar.
Rüzgâr filan da olmadığına göre, bu ne?
A não ser que fosse o ar condicionado, o que era?
Madecki rüzgârın alevleri ormana sürdüğünü gördü.
Madecki vê o vento levando as chamas em direção à floresta.
Hangi rüzgâr attı seni buraya?
O que te traz por aqui?
Rüzgâr nereye eserse oraya savruluyorsun çünkü.
Não, tu moves-te porque... porque há vento.
Hangi rüzgâr attı seni Washington'a?
O que a traz à Capital?
Hangi rüzgâr attı?
O que está fazendo aqui?
Hangi rüzgâr attı seni bu tarafa?
O que lhe traz à vizinhança?
- Bu hiç adil değil. Rüzgâr makinesi getirdin.
Levaste uma máquina de vento.
- Cameron rüzgâr makinesi satın aldın.
- Levaste uma máquina de vento.
Peki sizi buralara hangi rüzgâr attı?
Agora, repete lá por que vieram todos aqui.
Borneo ormanlarının derinliklerinde de bazı bitkiler rüzgârı tohumlarını yaymak için kullanır ama tamamen farklı bir şekilde, tohumlarına kanatlar vererek.
No interior das florestas do Bornéu, algumas plantas também utilizam o vento para dispersar as suas sementes, mas de uma forma completamente diferente : dão-lhes asas.
- Ve hepsini bir araya getirirsen bir çekimde bitki burada olacaktır ve bir saat sonraki çekimde rüzgâr yüzünden başka bir yerde olacaktır ve bunları bir araya getirirsen...
Num fotograma temos a planta aqui, no seguinte já passou uma hora, e por causa do vento já está aqui.
Trent'in rüzgâr sörfüne başladığını ve sınıfındaki bütün kızların bir numaralı hedefi hâline geldiğini söylüyor.
Ela diz que Trent assumiu windsurf E se tornar um alvo número entre todas as meninas em sua classe.
Es, ey rüzgâr sevdiğimin olduğu yere
Blow, oh vento Para onde o meu amado é
En iyi rüzgâr sörfçüsü olmasını garantiye almak için kullandığını söylüyor.
Ele diz que é para garantir que ele se torna o melhor windsurfista.
Sizi hangi rüzgâr attı?
O que o traz aqui?
Evinizin rüzgârına maruz kalan insanlardan.
- De pessoas suas vizinhas.
- Rüzgâr sesi gibi veya...
- Soa como o vento, certo?
Sadece rüzgâr Jack.
É só o vento, Jack.
- Bu yalnız rüzgâr.
- É só o vento.
Evet, benim tahminime göre millerce uzayıp giden metal, taş veya rüzgâr.
Bem, o meu palpite é... objectos de metal contra a pedra... ou o vento.
Sütunların arasından süzülen rüzgârın sesine kulak verin.
Ouçam o soprar do vento por entre as colunas.
Bu rüzgârın sesini insanoğlu yüzyıllarca dinledi.
É o mesmo vento que o Homem tem ouvido há séculos.
Rüzgârıyla sürükleyecek bizle birlikte gittiğimiz yolda.
# Reis e coisas # # De acalmar tempestades # # Enquanto percorremos juntos # # Enquanto percorremos # # O nosso caminho #
Madem bu kadar şey biliyordun nasıl oluyor da ortada bu kadar çok ölü var ve neden içeri girmek için zorlanmasına bile gerek kalmadan yalnızca rüzgârıyla bile yıkabileceği bir barakada gizleniyoruz?
Ah, é? Se você sabe tanto, porque tantos morreram, e nós estamos escondidos numa cabana que ele poderia derrubar com um sopro sem derramar uma gota de suor?
Bu erkeklerin kasıklarına üfleyen cinsellik rüzgârı meltemliden ziyade ateşlidir.
O vento sexual que sopra nas costas desses homens, é mais... escaldante do que refrescante.
Ve güçlü bir rüzgâr onunla oynadı. Böylece hiç batmadı.
E um vento forte levou-a para que ela não caísse. "
Rüzgâr beni nereye sürüklerse artık.
Na estrada. Para onde ela me levar.
Dışarıda kaldıkça soğuk ve nem iliklerimize işliyor ve yağmur da Kuzey rüzgârının işini kolaylaştırıyordu.
Quanto mais tempo ficarmos, mais húmidade e frio entra nos nossos ossos. E a chuva só aparece para para piorar o vento do norte.
Brick, sığınacak bir yer bul. Bu rüzgârın olmadığı herhangi bir yer.
Brick, encontra um abrigo, longe deste vento.
Bu büyü değil, o bir iz sürücü ve rüzgâr arkamızdan esiyor.
Não é magia. Ela é batedora. E está a favor do vento.
Rüzgârı keseceğiz!
Para barrar o vento!
Sizi buralara hangi rüzgâr attı?
O que vos traz a esta zona?
Berduş insanlar oldukları için doğal rüzgâr nedeniyle uçmaktan bahsediliyor olabilir. Diğer taraftan cinsel bir çağrışımı da yansıtıyor olabilir.
A um determinado nível, pode sugerir que eram vagabundos,'chupados'pela força de ventos verdadeiramente naturais, por outro lado, talvez tenha uma conotação sexual.
Ya da ben rüzgâr fırıldağı hakkında olan güzel haberimi yaparım.
Ou eu poderia fazer a minha boa história sobre cata-ventos.
Rüzgâr fırıldağı haberi lazım bana Lenny.
Preciso do cata-vento, Lenny.
Bu akşam bu yüzden buradayız. Rüzgâr hakkında konuşmak için.
É por isso que estamos aqui esta noite, para falarmos de vento.
Dörtlü rüzgâr!
Quatro ventos pequenos!
Rüzgâr.
Vento.