Sakallı traduction Portugais
707 traduction parallèle
Buradan nereye gideceğini düşünüyorsun? Sakallı, erkek hemşirelerin olduğu İtalyan hastanesine mi? Hayır!
O regularei tudo com meu amigo, o comandante inglês para que você vá a Milão, junto da formosa senhorita Barkley.
Sakallı kadının bebeği doğmuş!
Acabou de nascer o bebé da mulher barbuda!
Hem de sakallı olacak.
E também vai ter barba.
Bir çift sakallı oğlun olabilir.
Talvez tenhas uns Irmãos Smith.
Girdiğinde soldan üçüncü. Kızıl sakallı ve tavşan dudaklı.
É o 3º à esquerda de quem entra, suíças vermelhas e lábio leporino.
Şu gördüğüm üç adam mıydı, yoksa üç sakallı bir adam mıydı?
Diga lá, eram três tipos, ou um tipo com três barbas?
Sakallı Kennedy'ni kaçırmazsan şanslısın.
Tens sorte se não perderes o velho e barbudo Kennedy.
Bu Esmeralda, bizim sakallı leydimiz.
Esta é a Esmeralda, a nossa senhora com barba.
Mumyalar da sakallı olur.
Também usavam barba.
Sakallı.
Castor.
Sherlock Holmes, sence o sakallı Leopold Dilg, öyle mi?
Sherlock Holmes, achas que é o Leopold Dilg de barba?
Ama içiniz hala sakallı.
Lá dentro, tem tanta barba como os irmãos Smith.
Burada sakallı bir adam var ve sen onun sakalını çekmedin bile.
Aqui tem um homem com barba e nem sequer a puxou.
Ak sakallı belediye başkanı.
O presidente da junta com a barba branca.
Orada oturmuş, sakallı bir adamla iskambil oynuyordum ona verdiğim kart sinek 7'lisi çıktı.
Estava lá sentado, a jogar às cartas, com um homem de barbas. Eu estava a dar, virei o 7 de paus.
Yüksek bir binanın çatısında yatan sakallı bir adam vardı.
Debruçado sobre um telhado de um prédio alto, estava o homem de barba.
Baba görüntüsü, sakallı adam, Edwardes...
A figura paterna, o homem de barbas era o Dr. Edwardes.
Hasta kart oynuyormuş, ama boş olmayan kartlarla sakallı bir adamla 21 oynuyormuş, bu muhtemelen Dr. Edwardes...
O paciente estava a jogar cartas, que já não eram brancas. Um jogo de 21 com um homem de barbas, que era evidentemente o Dr. Edwardes.
Bakıyorum sakallı oğlun, duygularını hâlâ dokuz yaşındaki gibi belli ediyor.
O seu filho adulto é tão transparente como era quando era um menino de 9 anos.
Sakallı, sevimli bir ihtiyar profesör olmanı bekliyordu.
Estava à espera do velho professor adorável com barba.
Bu kutsal yer sakallı kafirler için değildir.
Este lugar sagrado não é para um barbudo infiel.
Yafa'nın bize daha fazla sakallı aptallar göndermesi gerekmektedir!
Já tinha ouvido dizer que era louco.
Meyerheim'ın ufacık, kızıl sakallı bir adam olduğunu hatırlatırım.
Posso lembrar-lhe que Meyerheim era baixo, com uma barba ruiva?
Beni sakallı olarak görmek isterlerse, bana uyar.
Se me querem ver de barba, por mim tudo bem.
Ne bileyim, sakallı ve gözlüklü olacağınızı ummuştum.
Imaginei-o de barba e monóculo.
Berber bu sakala gıcık oluyor... ama yerlilerde Tanrı'nın sakallı bir resmi var... bu yüzden Kongo'daki papazlar sakal bırakmak zorundalar.
- O barbeiro esteve cobiçando para tirar esta barba durante anos... - mas os nativos tem uma foto de Deus com uma barba... - assim os sacerdotes têm de usar barbas no Congo.
Uzun sakallı, Alman aksanlı yaşIı biri? - Belki.
Como um velho de barba branca e sotaque germânico.
Sakallı erkeklerden hoşlanır mısınız?
Gosta de homens com barba?
"Elmer Gantry için Tanrı,..." "... bir elinde şimşek bir elinde yalan dolan taşıyan... " "... beyaz sakallı bir Amerikan futbolu oyuncusu. "
"Gantry acha que Deus é um jogador de basebol americano com barbas brancas, com um relâmpago numa mão e um saco de magias na outra."
Bana bunları, masum liselerinizin önünde kara sakallı biri sattı.
Foram-me vendidos em frente do vosso liceu inocente, por um homem com uma barba preta.
Babamı cennetin kapısında dilenen sakallı bir keşiş olarak hayal ederdim.
E já imaginava o meu pai disfarçado de sacristão barbudo a fazer o peditório à porta do paraíso.
"Sakallı tavernacı"!
Vem cá à mãe. Cigarros?
Sakallı kumrular seni duymadan ısır şunu.
Morde aí, antes que aqueles barbudos te ouçam.
Karşınızda Afganistan'dan 26 yaşında sevimli, sakallı bir bayan.
Cá está ela, uma linda mulher com barbas de 26 anos, do Afeganistão.
İlk olarak, elinde büyük bir sakallı adam efsanesi dışında seni ayakta tutacak başka şey olmadan birkaç bin yıllık bir geçmişle başlarsın.
Vou-te ensinar. Antes de tudo, começas... com um período de vários milhares de anos... durente os quais não tens nada que te apoie... excepto uma grande lenda barbuda.
Yoklukta bile seni özel olduğuna inandıracak ve ayakta tutacak olan küçük bir beyin ve sakallı bir adamın efsanesi.
Um cérebrozinho e uma grande lenda barbuda... Para te apoiar e convencer... que tu és... especial... mesmo na pobreza.
- Sakallı mıydı?
- Com a barba?
ve özellikle senin için koca sakallı adam!
E especialmente para ti grande barbudo!
Geri döneceğim sakallı, pek yakında.
Eu voltarei, desgrenhado, voltarei!
O sakallı adamlara dikkat et.
Não acredites nesses barbudos.
Geri döneceğim, koca sakallı adam... Geri döneceğim!
Voltarei, desgrenhado, voltarei.
Her kadın onu sakallı ister.
Sem barba não fica bem E de sobra a fêmea a tem.
Sakallı pis bir adam.
Está sujo e tem barba.
Vagonda oturan beyaz sakallıyı görüyor musun?
Vês aquele de barba branca, sentado na carroça...
- Evet, sakallı...
- O tipo baixo?
Pekala, şimdi sakallı ev sahiplerimizi çağır.
Agora podes chamar os outros...
- 10. Caddenin Mavi Sakallısı.
- O Barba-Azul da Rua 10.
Mavi Sakallı? Çatı katındaki?
O Barba-Azul do sótão?
Sen hâlâ o Koca Sakallı Patrona inanıyor musun?
Acreditas no Chefe Barbudo lá de cima?
- Dün gelen adam mı, hani şu sakallı olan? - Hayır, Lisa.
É aquele homem barbudo?
Sakallı bir Spock.
Um Spock de barba.