Saké traduction Portugais
272 traduction parallèle
Ve şu sake kavanozu ile bu fincanları da.
E este bule de saké e estas duas tigelas.
Hazırda biraz sakemiz var.
Vou servir-te um pouco de saké
Yeni pirinç olmayınca, iş de olmuyor.
Antes da colheita de arroz, não fabricamos saké.
- Sake hazırlayayım mı?
- Queres que te prepare saké? - Obrigado.
Öyle tahmin ediyorum.
Imagino que sim. Ele tem uma fábrica de saké.
Sake.
Um copo de sake.
Oh, hayır, ben gidip ılık bir sake alacağım.
Não, eu me aquecerei com sakê.
Sende hiç saki var mı?
- Tens sake?
Saki mi?
- Sake?
Eskiden, evde saki bittiğinde, küplere binerdi.
Dantes, ficava chateado, quando se acabava o sake.
- Biraz daha saki al.
- Bebe mais sake.
Saki sağlık için iyidir.
O sake faz bem à saúde.
Bayan, biraz daha saki lütfen!
Menina, mais sake!
Sake'nin tadı hiç bu kadar güzel gelmemişti.
O sakê sabe melhor que nunca.
Sake'ye tercih ederim.
Prefiro isto ao sake.
Derler ki, "Bir lokma sake uzun ömür sağlar ama aşırıya kaçıldı mı..."
Ou seja, "uma pequena causa, para assegurar sua longevidade, mas levado ao exagero..."
Şu sake sürahilerinden birini bırak da bir elini boşalt.
Derrube um desses sacos e será demissão na hora.
Sake zehir olabilir.
Saque pode ser veneno.
Onlara uyku ilacı karıştırılmış sake verip susuzluklarını dindireceğiz.
Vamos saciar a sua sede com um sonífero misturado no sake.
O halde onlara biraz sake ikram edelim.
Vamos oferecer-lhes um pouco de sake.
Hayır, bu sadece bir sake kabı.
Não, é uma chávena para o sake.
Kabını al, biraz suyla çalkala ve içine ona vermek için biraz sake koy. - Tamam. - Çok güzel.
Pega-se na chávena, passa-se na água e servimos-lhe sake.
Atlar içki içmez.
Eles não bebem saké.
Bira fabrikatörünün oğlu değil miydi?
Ele não era filho de um produtor de saké?
Hanımlar, bize saki ikram edin.
Senhoras, sirvam-nos sake.
Burada beraber balık tutup saki içtik.
Nós pescamos aqui juntos e também bebemos sake juntos.
Sake ve yemek yemem gerekiyor.
Preciso de algum sake e comida.
Nöbetçiler sake getirmemi istediler.
As sentinelas quiseram que lhes levasse sake.
En iyisi onları sake içirip sarhoş edin.
Melhor ainda, afoga-os com sake. Embebeda-os.
Sake var mı?
- Sake?
Sake içecek vaktimiz yok.
- Não dá tempo.
Sake aklımın çalışmasını sağlıyor.
O sake deixa-me mais esperto.
- Sake nerede?
- Onde está o meu sakê?
Sake içer misin?
- Bebes Sakê?
Geçen akşam bana biraz sake ikram etmişti.
Ele serviu-me um pouco de sakê ontem à noite.
Senden ona üç şişe iyi kalite sake götürmeni istiyorum.
Quero que lhe entregues três garrafas. Claro.
En iyisinden üç şişe sake.
Três garrafas do melhor então?
İki şişe değerinde ucuz sake.
Duas garrafas do pior sakê.
Sake!
Sake!
Sake.
É shochu.
Bak kutlamadan önce sake göndermişler.
Que atencioso... dar-me álcool para festejar antecipadamente.
Sake'yi bitirelim mi?
Acabamos aquele shochu?
Bol yemek ve şarabı tercih ederim.
Prefiro boa comida e sake em abundância.
Oh hayır, sake severim.
Oh, Não. Gosto de sakê.
Saki getirin.
Traga sake.
Bay Livingstone, sağ olun, saki ve Bakewells tartı.
Mr. Livingstone, obrigado, sake e tarte Bakewells.
Sake?
Sake?
Bir damla sake.
Uma gota de sake.
* Çocukların hatırı için *
For the sake of the children
Afedersiniz, size sake getirdim?
Desculpem, posso trazer o sake?
Sakenizi getirdim.
Tenho aqui o vosso sake.