Sanatçı traduction Portugais
4,415 traduction parallèle
Ben sanatçıyım, Cam. Bu cinayetler bunu unutmama neden oluyor.
Estes assassínios fizeram-me esquecer isso.
Bir sanatçı gibi. Aktris gibi.
Como uma artista, uma actriz.
Karmasında hayvan doldurma sanatçısı olmak vardı.
O karma dele era a taxidermia.
- O ajan, Mike Weston kendine gelmesini bekleyen bir eskiz sanatçısı var başında.
Mike Weston... Temos um ilustrador a postos, mal ele recupere a consciência.
Laurie ve ben sanatçıyız.
- Mas nós somos artistas.
Ben pasta sanatçısıyım.
- Eu sou artista de bolos.
- Ama biz sanatçı bozuntusuyuz.
Desculpa por termos sido estúpidos.
Batı yakasındaki en iyi tahnit sanatçılarından biridir kendisi.
É um dos melhores taxidermistas da costa oeste.
Bende bir dövüş sanatçısıyım, ama hiç Wing Chun ile dövüşmedim.
Eu próprio sou um artista marcial, mas eu nunca me deparei com arte de Wing Chun.
Sana dün buluştuğum şu gösteri sanatçısını anlatmalıyım.
Tenho de te falar sobre esta data, eu estive ontem à noite com este artista de atuação.
Olabileceğim kadar... iyi bir sanatçı olmak için.
Vim dar o meu melhor enquanto artista.
One Direction çocuklarını... ilk kez seçmelerde görmüştüm... X Factor'da solo sanatçı olarak.
Da primeira vez que vi os rapazes dos One Direction foi na audição quando foram a solo ao X Factor.
Solo sanatçı olunca... bunu yaşamazsın.
É coisa que não se consegue num trabalho a solo.
Görüyorsun, Fellini ahlaksızlığın bir alışkanlık haline gelmemesi için mücadele eden bir sanatçıydı.
Como vê Fellini é o artista que mais lutou para que a indecência não se transformasse num hábito.
Kana ve bağırsaklara falan alıştıktan sonra sanatçı ruhun varsa şahane bir esere dönüşüyor... -... ki, bence, sende o ruh var olabilir.
Assim que te habituares ao sangue e às tripas, torna-se num trabalho fascinante, se tiveres gosto pela arte, o que eu desconfio que possas ter.
Zanlının 20'li ya da 30'lu yaşlarda olduğunu ve kendisini ressam ya da sanatçı olarak gördüğünü düşünüyoruz.
Cremos que o suspeito seja um homem branco de 20 a 30 anos, que se julga pintor ou artista.
Gary Porter ise son zamanlarda polis tarafından da aranan grafiti sokak sanatçısı Cypher'ın eserinin yanında bulundu.
Garry Porter foi colocado perto de um grafite do artista Cypher, que é procurado pela policia.
Sonuncu kurban Aimee Fortner Aziz Luke heykelinin karşısında bulundu ki kendisi sanatçıları koruyan azizdi.
E Aimee Fortner foi colocada próxima da estátua de São Lucas, santo protector dos artistas.
Bütün işlerini ihmal edilmiş, yok sayılmış ve kenara atılmış sanatçıların önünde sergiliyor.
Todos os trabalhos dele são negligenciados, ignorados, postos de lado.
Her iyi sanatçı tuvalde kendisinden bir parça yansıtır.
Olhe, todo o bom artista deixa um pouco de si nos quadros.
Sanırım her sanatçı bir parça delidir.
Acho que todo o artista é um pouco louco.
Garcia'dan adında "B" geçen sanatçıları derlemesini isteyeceğim.
Vou pedir à Garcia uma lista de artistas com a letra B em alguma parte do nome.
Muhtemelen ya bir sanat topluluğunda ya da etrafında çalışıyor ama sanatçı olarak değil.
Talvez trabalhe com arte mas não como artista.
Onaylanma bekleyen ıstıraplı bir sanatçıysa zihinde onun için tek bir çıkış yolu vardır.
Se é um artista torturado à procura de aprovação na cabeça talvez só haja uma maneira de conseguir.
Picasso, Michelangelo büyük sanatçılar, epilepsi, bir arada.
Picasso, Michelangelo... Grandes artistas, epilepsia, lado a lado.
Silvana Cuerto, Vegas'ın en meşhur sanatçılarındandır.
Silvana Cuerto é o bilhete mais procurado em Vegas.
Booth Jonathan Marnie'nin kafayı taktığı dandik bir sanatçı.
É aquele artista baixinho por quem ela estava obcecada.
Ne isterlerse onu yapıyorlar skeç sanatçılarıyla konuşan 20 tane tanığı bırakıp... hiç bir yere gitmeyecekler.
O que quer que eles estejam a fazer, não o vão conseguir se deixarem 20 testemunhas para falarem com desenhadores da polícia.
Evet, Carol'la Key Largo'ya ses sanatçısı James Buffett'ın bir konserine gitmiştik.
Sim, é verdade. Eu e a Carol estávamos em Key Largo num espetáculo do cantor James Buffett.
Bakın, ben bir sanatçıyım.
Oiçam, eu sou uma artista.
Jessa oldukça yetenekli bir sanatçı.
A Jessa é uma artista muito talentosa.
İnanılmaz bir sanatçı ve boyu da ortalama.
Ele é um artista brilhante e tem uma altura média.
Ben duygusallıktan tamamen, bütünüyle uzak bir sanatçıyım.
Eu sou um artista livre. Totalmente, absolutamente, visceralmente livre.
Sonraki adımda sanatçıların para kazanma yollarına odaklanabilirdik.
Aí poderíamos concentrar-nos em formas de fazer dinheiro para os artistas.
Bazı sanatçılar, yaratıcı kısmı doldurmak için uyuşturucuya ihtiyaç duyuyorlar.
- Alguns artistas... precisam de drogas para alimentar o seu lado criativo.
Yalnızca sanatçı, sanatının gerçek anlamını bilir.
Só a artista sabe o verdadeiro significado da sua arte.
Televizyonda ya da filmlerde duyduğunuz o dış ses sanatçılarından biri olabilirim.
Eu podia ser uma daquelas artistas com vozes famosas que se ouvem na televisão ou nos filmes.
Sonra, senin sanatçı yeteneğin ve benim buz gibi havaya duyduğum sevgiyle profesyonel heykeltraş oluruz diye düşündüm.
Depois, com o teu talento artístico e o meu gosto por temperaturas frias, achei que podíamos tornar-nos escultores de gelo profissionais.
Sen sanatçısın, polis değil.
És uma artista, não és uma polícia.
Sen sanatçısın, polis değil!
És uma artista, não és uma polícia!
Bir şirket sanatçısının ucuza çalışmasına niye müsaade etsin ki?
Porque razão uma editora deixaria um artista trabalhar por pouco dinheiro?
Sen gerçek bir sanatçısın.
É um verdadeiro artista.
Bernini estetik olduğu kadar mermere şekil verme fikrini keşfeden döneminin ilk ve tek sanatçısıydı.
Em termos estéticos, Bernini foi o primeiro e único artista do seu tempo a explorar a ideia de metamorfose em mármore.
Birçok sanatçı adını değiştirir.
Muitos artistas o fazem.
Bir sanatçı olabilmek için önce kendini tanıman lazım.
E para ser um artista, tens de saber quem és.
Sokak sanatçılarıyla sigara içip kötü çocuklarla flört ediyorduk.
Claro. Fumar cigarros com os artistas de rua e provocar com os rapazes maus. Mm-hmm.
Her sanatçının bir hikâyesi vardır.
Cada artista tem a sua história, sabe.
Ben sanatçıyım. Tüzel bir yem değilim.
Sou um artista e não um corporativista.
Patron, senin sanatçı olduğunu biliyor.
O Grande Queijo sabe que és um artista.
- Kapa çeneni, sanatçı bozuntusu.
- Cala-te, artista idiota.
Aç bir sanatçıya benzemiyorsun.
Não me parece que seja um artista esfomeado.