English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Portugais / [ S ] / Sandalye

Sandalye traduction Portugais

2,364 traduction parallèle
Sandalye ve kanepeni de şuraya koyarız.
A aparelhagem pode ficar aqui.
Bürodaki en iyi sandalye, Allison.
A melhor postura do escritório.
Hey şeker, bir sandalye çek.
Olá, querido. Sente-se.
Yarın sandalye sırası sende.
Amanhã é a tua vez na cadeira.
- Herkes dokunuyor ki sandalye, ve ben diğer kulakta bir kurşun takacağım!
Se alguém tocar naquela cadeira, vou meter uma bala no teu ouro ouvido!
Kick sandalye.
Dá-lhe um pontapé a cadeira.
Sandalye devrilmiş.
A cadeira derrubada.
Hadi canım, kapı açarım, paltomu veririm, sandalye tutarım.
Então, vá lá. Eu abro portas, seguro casacos, puxo cadeiras...
Teşekkürler. Joe, başka sandalye var mı orada?
Joe, há outra cadeira aí?
Sana bir sandalye getireyim mi, Devyani?
Quer uma cadeira, Devyani?
O sandalye dolu.
Já temos clientes nesta mesa.
Tekerlekli sandalye getirin buraya.
Traga uma cadeira de rodas.
Sallanan sandalye!
Olha para esta cadeira de balanço!
- Tekerlekli sandalye?
- Cadeiras de rodas?
- Tekerlekli sandalye sürebilir misin?
- Consegues andar numa?
Tabii bu sürede sandalye bacağı da yontabilirdik.
Mais valia estarmos a baloiçar na perna de uma cadeira.
2 sandalye daha, lütfen.
Mais dois lugares, por favor.
- Sandalye de çok güzel.
Que cadeira tão bonita!
Bu sandalye mükemmel.
Esta cadeira é perfeita.
Alt tarafı bir sandalye.
Por que não? É uma cadeira!
- Hayır, basit bir sandalye değil. O...
Não, isso não é uma cadeira, isso é... isso é...
Bu sandalye ile üzerlerinden geçmek istiyorum.
Apetece-me atropelá-los com esta cadeira.
Her sabah 05.00'de ayağa dikiliyorum, çünkü tek tesellim hesabımdaki paralar, ki onlar da götümdeki sandalye kızarıklığı kadar çabuk yok oluyor.
Levantando todo dia às 5 : 00 AM. Porque tudo que tenho é uma conta de poupança que diminue quase tão rápido quanto esta erupção na cadeira que está a crescer no meu traseiro.
Bu sandalye boş mu?
Este lugar está ocupado?
Yerde de iki tane taştan sandalye, güneşin batışını izlemek için.
"E um par de cadeiras de baloiço para ver o pôr-do-sol."
Çok güzel bir sandalye seçtim.
Já escolhi uma chaise linda.
* Sandalye hala bir sandalyedir *
Uma cadeira ainda é uma cadeira
* Ama bir sandalye bir ev değildir *
Mas uma cadeira Não é uma casa
Hayır, ama tekerlekli sandalye kullandığım için, gövdem normal bir insana göre çok güçlüdür.
Não, mas tenho força sobre-humana na parte superior do corpo por usar a cadeira de rodas.
Bir sandalye alır gibi, sağlam, güçlü birini seç.
Escolhe um como se escolhesses uma cadeira : forte e com posses.
- Büyük bir ricam olacaktı. Bir tekerlekli sandalye bul da beni sigara içmeye çıkar.
Podes fazer-me o favor de encontrar uma cadeira de rodas e leva-me para fumar.
Bana bir tekerlekli sandalye bulabilir misin?
Podes encontrar-me uma cadeira de rodas?
Sandalye ne kadar?
Quanto quer pela cadeira?
Sandalye ne kadar?
Quanto custa a cadeira?
- Sandalye mi?
- A cadeira?
Sandalye ne kadar?
Quanto pelo cadeirão?
- Peki ya sandalye?
- E a cadeira?
Yemek firmalarından müzisyenlerden ve sandalye süslemesi için kumaş seçmekten bıktım.
Estou farta de fornecedores de comida. E de bandas e de escolher tecidos para as cadeiras.
Bu sandalye seni başka birine çeviriyor.
Esta cadeira transforma-te noutra pessoa.
Bu sandalye de bizim tek şansımız olabilir.
E esta cadeira pode ser a nossa única oportunidade.
Merak etme.. tekerlekli sandalye olmayacak benim sonum
Obrigado pela tua preocupação. Não te preocupes. Não vou acabar numa cadeira de rodas.
Tıbbi geçmişi olduğuna göre, ya ceset taşımak için tekerlekli sandalye kullanıyorsa?
Se ela tem treino médico, e se ela usar uma cadeira de rodas, alguma coisa que a ajude a mexer-se rapidamente?
Pekala, "Üstüne oturduğun bir şey." "Sandalye" dedin.
Muito bem, "Algo em que se senta", disse "cadeira."
Sandalye.
Cadeira.
Büyük sandalye.
- Cadeira grande.
Yüksek sandalye.
- Cadeira alta.
Hala sandalye diyorsun.
- Isso ainda é uma cadeira.
Sandalye. "Sandalye" den farklı bir şeyler de.
Cadeira. Diga outra coisa diferente de "cadeira."
Lütfen ona bir sandalye getirin.
Tragam-lhe uma cadeira, por favor.
Bir sandalye.
- Uma cadeira.
O sandalye, televizyon izleyip sporculara ve yarışmacılara bağırırken, oturduğum sandalye.
Tudo bem. Pouco antes de morrer, meta um pássaro morto sob o assento.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]