Sanmıyorum efendim traduction Portugais
229 traduction parallèle
Hiç sanmıyorum efendim. Sen de mi?
Não acho, senhor.
Hayır. Sanmıyorum efendim.
- Acho que não, senhor.
Sanmıyorum efendim.
Acho que não.
- Bunu biliyorum. - Bildiğinizi sanmıyorum efendim. Sadece ön cephedeki subaylar verdikleri kararlarla... birisinin öleceğini mi yoksa yaralanacağını mı belirler.
Só um oficial sabe que qualquer decisão que tome pode fazer com que alguém morra ou fique ferido.
- Taza'nın buna göz yumacağını pek sanmıyorum efendim.
Sentir-me-ia melhor com o Taza atrás das grades.
Pek bir şey yapabileceğimi sanmıyorum efendim, ama...
Bom, penso que não consigo fazer muito, senhor, mas...
- Annesi olduğunu sanmıyorum efendim.
- Não acho que ele tenha mãe, sr.
Hiç sanmıyorum efendim.
Acho que é muito improvável.
Gerekeceğini sanmıyorum efendim.
Não, não creio que seja necessário.
Öldüğünü sanmıyorum efendim.
Não acredito que esteja morto, senhor.
Ben de düşündüğünüzü sanmıyorum efendim.
Não pense que você sabe o que, qualquer um.
- Sanmıyorum efendim.
- Acho que ainda não tive esse prazer.
Mekik olduğunu sanmıyorum efendim.
Não me parece. Está a aproximar-se de nós.
Hayır, sanmıyorum efendim.
- Acho que não.
Sanmıyorum efendim.
Acredito que não, senhor.
Çağdaş bir evlilikte, bu tür şeylerin önemli olduğunu hiç sanmıyorum efendim.
Não me parece que essas coisas sejam importantes num casamento moderno, sir.
İnsanların arkasından konuşmayı sevmem efendim ancak Alvin'in sizden pek hoşlandığını sanmıyorum.
Não gosto de falar nas costas das pessoas, mas não penso que Alvin goste muito de si.
- Sanmıyorum efendim.
- Acho que não, senhor.
Efendim bu adamın bir şey anlatacağını sanmıyorum.
O tribunal o condena a ser enforcado.
Üzgünüm efendim, Bay Fabian'ın sizi beklediğini sanmıyorum.
Lamento, acho que o Sr. Fabian não está à sua espera.
Anladığımı sanmıyorum, efendim.
Não entendo, Sr.
Fikir beyan etmek için maaş almıyorum efendim, fakat kimselerin geldiğini sanmıyorum.
Não sou pago para pensar mas acho que eles já não vêm.
Sanmıyorum, efendim.
Eu cá não penso.
Ben kalacağımızı sanmıyorum, efendim. Bu şeylerden çok içiyoruz.
Se tomar esta bebida, certamente que não.
Evet, efendim ve burada kalmam gerektiğini sanmıyorum.
Não senhor, então acho que devemos ir.
Senin söylediklerini anladığımı sanmıyorum, efendim.
Acho que não entendo o que me está a tentar dizer, senhor.
- sanmıyorum, efendim.
- Não creio, senhor.
Sanmıyorum, efendim.
Não creio, senhor.
Onu tanıyabileceğimi sanmıyorum, efendim.
Não sei se serei capaz de o reconhecer.
- Sanmıyorum, efendim.
- Acho que não, senhor.
Sanmıyorum, efendim.
- Não me parece.
Hayır, efendim. Öyle sanmıyorum, efendim.
- Eu não acredito nisso.
Efendim. Aslında Alex'in onu birlikte çalıştığı öteki artistlerden daha iyi tanıdığını sanmıyorum.
Desculpe, não creio que o Alex a conhecesse melhor a ela do que a qualquer um dos outros artistas com quem trabalha.
Özür dilerim efendim, ama hiç sanmıyorum.
Desculpe, senhor, mas eu não acho.
Bu işi pek sevdiğinizi sanmıyorum, efendim.
Eu não acredito que alguém goste deste trabalho.
Hayır efendim. Hiç sanmıyorum.
- Não, acho que não.
Sanmıyorum, efendim. Ben sadece bir droidim ve bu tip şeyler hakkında çok şey bilmem.
Não creio, Sr. Sou apenas um droid e não sei muito sobre tais coisas.
Evet efendim ve ayrıca sorunun konsolda olduğunu sanmıyorum.
Sim, senhor, e... nâo acho que seja a consola.
Sanmıyorum. Hayır, efendim. Biz...
Eu não penso isso, não senhor, estamos... fechados!
Neden, hayır, efendim. Sanmıyorum.
Acho que não.
Neden, hayır, efendim. Sanmıyorum.
Não, senhor.
Hayır, efendim, albayın ya da hanımımın David isimli herhangi birini tanıdıklarını sanmıyorum.
Não, senhor, penso que tanto a senhora como o Coronel não conheciam ninguém chamado David.
Hiç sanmıyorum, efendim.
Penso que não, senhor.
Bunun pek muhtemel olduğunu sanmıyorum efendim.
Parece-me pouco provável, sir.
Hayır efendim, sanmıyorum.
- Não, sir, não acho.
Bunun iyi olacağını sanmıyorum, efendim.
Não sei se faz bem.
Hayır efendim. O kadar çok özleyeceğimi sanmıyorum.
Não, senhor, não espero ter assim tantas saudades.
Sanmıyorum, efendim.
- Acho que não, senhor.
Affedersiniz efendim, Ruth'un bebeğini alıp gidebileceğinizi... hiç sanmıyorum.
Peço desculpa, mas não deve ir a lado nenhum com o bebé de Miss Ruth.
Morg'u kaybetmenin siyasi bir çıkar olduğunu sanmıyorum, efendim.
Acho que a perda do Morg não é uma razão política.
Gerekli olduğunu sanmıyorum, efendim.
Eu não acho que é necessário, senhor.