Sanıyorum ki traduction Portugais
712 traduction parallèle
Sanıyorum ki bu odada.
Presumo que esteja naquele quarto.
- Benim bütün bir ay boyunca.. ... balo elbisemin yapılmasıyla uğraşmış olmam sanıyorum ki önemli değil.
- E não é importante um vestido de baile que demorou um mês a fazer?
Sanıyorum ki prensesler doğal olarak kraliçe olacak şekilde büyüyorlar, hepsi bu.
As princesas crescem e tornam-se rainhas.
Fakat sanıyorum ki seni bir süre bırakmalıyım.
Mas imagina que tinha de te deixar por uns tempos.
Dün gece sizin evde kalmanızı sağlayamadığımız için özür dilerim,... Ama Bayan Sutton'ın sınırlı sayıda misafir odası var. Sanıyorum ki odalardan biri de dün gece de Bay Kane'e tahsisi edildi.
Lamento não ter podido ficar na casa a noite passada, mas a sra. Sutton tem um número limitado de quartos de hóspedes e suponho que o sr. Kane estava em primeiro lugar.
Sanıyorum ki öyle. - Evet, efendim. Bu röportajda, Jordaan Hattı diye geçen bir yerden bahsettim.
Na entrevista mencionei Jordan Siding.
Mel, sanıyorum ki şimdilik temizim.
Mel, por agora, acho que sim.
Fakat ben sanıyorum ki ne yapmak zorundaysan, onu yapacaksın.
Mas farás o que tiveres que fazer.
Öyle sanıyorum ki burada kötü bir şeyler olmuş Bayan Wirth.
E porque acho que se passou aqui algo de mau, Menina Wirth.
Sanıyorum ki balona biraz gaz vermeliyiz.
Imagino que devemos soltar um pouco de gás lá em cima.
Sanıyorum ki bu dünyadaki yaşantımız, daha bizim arzu ettiğimiz şekilde değildir.
Bom... A vida na Terra ainda não está organizada a nosso gosto.
Kendi tarzında, öyle sanıyorum ki, mutluydu.
À sua maneira, suponho eu, ela era feliz.
Ama öyle sanıyorum ki senin tarzını yakalayacaktır, Ace.
Acho que ela te vai entender.
Diğerlerinden daha iyisini yapacağımı sanmıyorum. Fakat öyle sanıyorum ki bizler sık sık insanların zekasını hafife alıyoruz.
Não é que pense que possa fazer melhor que nenhum dos outros, mas penso que muitas vezes subestimamos a inteligência das pessoas.
Öyle sanıyorum ki, Yunanlılar, "nepenthe" nin, uyuşturucunun... neden olduğu bir ruh durumu olduğunu düşünüyorlardı, muhtemelen haşhaşın.
Os gregos, acho, pensam em nepenthe como um estado da mente induzido pelas drogas, provavelmente haxixe.
Öyle sanıyorum ki, bağışlanmak için de yetersiz.
Muito fugazes, talvez, para serem perdoados.
Öyle sanıyorum ki kendini suçladığın tereddüt anı senin türünün karakter özelliği.
Gostaria que considerasse que a hesitação pela qual se censura é um traço da sua espécie.
Ben... ben... sanıyorum ki nedenlerimden oldukça etkileneceksiniz.
Eu... eu... Penso que ficaram impressionados pelos meus motivos.
Ve karanlıkta göz ucuyla baktığımda, gördüğümü sanıyorum ki...
Á luz bruxuleante das velas, no escuro pelo canto dos olhos, acho que vejo...
Öyle sanıyorum ki, ölen erkeğin iyi bir adamdı.
Ele era um bom homem, posso perceber. O que morreu.
Şey, sanıyorum ki,... sanıyor ki, belki de Tony'nin kaçırılması... hiç de gerçek bir kaçırılma olayı değil.
Eu acho que ele acha que o rapto do Tony talvez não tenha sido um rapto de verdade.
Büyük Britanya halkının daima dost olduğuna inanmayı red ediyorum öyle sanıyorum ki bu görevde, Afrikalı bir ulusu savunmakla Avrupayı felakete sürüklemeye liderlik ediyorlar.
Recuso-me a acreditar... que o autêntico povo da Grã-Bretanha, que nunca decepcionou a Itália, possa atirar a Europa para uma catástrofe para defender um país africano...
Evet ama dinleyin sanıyorum ki... inanıyorum ki...
Mas, sabe, acho que... acredito...
Sanıyorum ki kablo, koldan, etekten geçiyor, sonuna kadar gidiyor.
O fio passa pela... Passa pela manga do vestido e vai até abaixo.
Sanıyorum ki zor olacak.
Parece-me que não vai ser fácil.
- Sanıyorum ki "hiç gizlenmiyorlar". - Üçüncü için en iyi.
Nem sequer estão escondidos.
Sanıyorum ki kocasını kıskanıyor.
Está convencida que andam todas atrás do marido.
- Sanıyorum ki...
- Parece-me...
Sanıyorum ki bütün sanatçılar öyle.
Acho que é igual para todos os artistas.
Sanıyorum ki evet,
Pamela : Acho que sim.
Sanıyorum ki, Brod polisi birinci çözümün basitliğini tercih edecektir.
embora creio que a polícia em Brod preferiria a simplicidade da primeira solução.
Öyle sanıyorum ki, bana kızgınsınız.
Sinto que está zangado comigo.
Wolf öyle sanıyorum ki, pek yakında canımız sıkılacak.
Wolf, tenho um palpite. Estamos a pouca distância de sarilhos.
Yine de, devlet hizmetinde geçirdiğim onca yıldan sonra sanıyorum ki, Senato önerimi kabul edecektir.
Mas, depois de tantos anos ao serviço do Estado, penso que o Senado aceitará a minha recomendação.
O kadarla kalmıyor aynı zamanda, sanıyorum ki... iki tane yalnız kız bulmak lazım.
Tu devias ir ver. - Só precisamos de encontrar duas miúdas.
Sanıyorum ki merkezden sana ilk gecen için özel bir görev vermişler.
Na verdade, alguém do escritório central quis-lhe dar algo especial na sua primeira noite
Beamsville yolundan biraz arazi aldım. O kadar meşgul ediyor ki beni, Kanada oradan ibaret sanıyorum.
Compro um pedaço de terra em Beansville e isso mantém-me tão ocupado que é só isso que conheço do Canadá.
Bay Wilson. Oradaysa ki, öyle sanıyorum kolay olur.
Se ele for quem penso que é, será fácil.
Bunları sana hemen yazıyorum ki ; sen, benim şan ve şeref ortağım, sevinç payını eksik tatmayasın, yarın ne olacağımı bir an önce bilesin.
Achei bom confiar isso a ti... meu mais querido companheiro de grandeza... para que tu não percas tua cota de alegria... por ser ignorante da grandeza que é prometida a ti.
Eğer sizi doğru anladıysam, ki öyle sanıyorum, polisi arayacaksınız.
Se não me engano, e acho que não, está a ligar à polícia Estatal.
- İnanıyorum ki San Francisco'daki kuzeniniz vardığımızda daha iyi olacaktır. - Evet.
Espero que seu primo em San Francisco esteja melhor, quando chegar lá.
San Antonio'yu, Dallas'ı, Houston'ı görürsün. Öyle sabırsızlanıyorum ki.
Ver San Antonio, Dallas e Houston.
Bir pikniğe davetli olduğumu sanıyordum. Savaş boyaları sürmüş çatlak eşlerin isyanına değil, ki ben buna katılmıyorum.
Pensei que isto fosse um picnic, não um levantamento... de caras com pinturas de guerra, onde não me interessa estar.
Elbette ki toplumsal görevlerini yapan bir ev sahibi olacağımı sanıyorum.
Já me vejo como anfitriã.
- Sanıyorum size bildirmeliyim ki... nişanlımla ilgilenmeye devam ederseniz, sizi pataklamam gerekecek. - Aklında ne var?
O que pretende?
Sana sarılmayı öyle istiyorum ki, aklım başımdan gidecek sanıyorum.
Quiero sentir o teu corpo contra o meu que creo que voy explotar.
Sanıyorum sizi uyarmalıyım, üstçavuş sinirlerime dokunuyorsunuz, kaldı ki kaybedecek hiçbir şeyim yok.
Já agora, camarada sargento, sou muito explosiva e nada tenho a perder.
Beni buna iten şey, ki sanıyorum diğer insanlar da aynını düşünüyordu tam anlamıyla deliye dönmüştük.
O que me instigou pessoalmente, e penso que aos outros também, foi o nosso imenso ódio.
Sanırım kamuoyu deniz piyadelerinin süpermen olduğunu düşünür. Lâkin sanmıyorum ki o çıkarma gemisinde korkmayan birisi olsun. Subaylar da dahil.
As pessoas têm a ideia de que os Marines são super-homens, mas acho que não havia um Marine, naquela lancha de desembarque que não sentisse medo, incluindo os oficiais.
Sanıyorum ki teminâta ihtiyacım olacak.
- Preciso de uma garantia. - Como por exemplo?
Bunu sanırım ki, tanımıyorum.
Acho que esse não conheço.