Sayıyorum traduction Portugais
1,386 traduction parallèle
Sayıyorum, 1, 2 ve...
- Estou a contar "um", e dois e...
"Battaniyenin altından, yıldızları sayıyorum."
" Conto estrelas através dos buracos no cobertor
Arabadan in göt oğlanı, [br] üçe kadar sayıyorum...
Filho de puta, vou contar até três.
Şükürlerimi sayıyorum.
Eu conto todas as minhas bênçãos.
Hayır, ben çeyrekleri sayıyorum.
- Não, tenho de 25 centavos.
Akira, size dönmek için gün sayıyorum Annen.
Para Akira, dá-lhes cumprimentos meus. Estou a contar contigo, Mãe.
- Üçe kadar sayıyorum, nerede?
- Conto até três. Onde está?
Onu bizden biri olarak sayıyorum.
Considero-o um amigo.
Tamam üçe kadar sayıyorum.
Quando disser três...
Paraları sayıyorum burda.
Estou a contar.
Geriye doğru sayıyorum. Üç, iki, bir.
Contagem decrescente, três, dois, um, virar.
- İşin doğru yanını seçmişsin. Gün sayıyorum.
É só durante um tempo...
Pekala, bunu bir bilgisayar hatası olarak sayıyorum.
Bom, é um erro do computador,
- Yemek gruplarını sayıyorum. - Bugün öğrendik.
A contar os grupos de alimentos.
Şimdi üçe kadar sayıyorum silahını Nigel'a verip dizlerinin üstüne çökmezsen iki kaşının ortasına bir kurşun sıkacağım.
Vou contar até três... e se não dás a tua arma e te pões de joelhos vou-lhe enfiar uma bala mesmo no meio dos olhos.
Bunu da kendi işim sayıyorum.
Eu vou me meter.
- Üç dakika, sayıyorum!
- Três minutos a contar.
- Çok fazla mühimmat var. - Davet edildiğimi sayıyorum.
Suponho que estou convidado?
- Üçe kadar sayıyorum...
Querem que o mate?
Üçe kadar sayıyorum, üç.
- Vou contar até três. Três.
- Albay, hâlâ beni bekleyen bir hücre olduğunu var sayıyorum.
Coronel, presumo que ainda tenha uma cela à minha espera. Com certeza.
Tekrar ediyorum : Ben insanları sayıyorum.
Novamente, eu conto pessoas.
Hatırını "fazla" sayıyorum galiba?
Devo gostar mesmo muito de ti.
Artık sayı yapıyorum.
Agora já estou a bater.
Ben de size şapka çıkarıyorum Sayın Corningstone.
Tiro meu chapéu para si também.
Sayın Harken, kendimi bir haberci olarak ispatladığımı düsünüyorum... ve daha ciddi hikayelerle ilgilenme fırsatını hak ettiğime inanıyorum.
Acho que já provei a minha capacidade como jornalista e mereço uma oportunidade para tratar de histórias mais importantes.
- Bahşişlerimi sayıyorum.
- A contar as minhas gorjetas.
Sayın Başkan, bunların işe yarayacağını sanmıyorum.
Sr. Presidente da Câmara, não é uma questão de eficácia.
Sayıyorum.
Ao meu sinal.
"Affınıza sığınıyorum, sayın yargıçlar."
Eu já tive vários. Não o disse por mal.
Bozuklukları sayıyorum.
A contar.
Sayın Başkan, saygısızlık etmem istemem Kaptan Adama'nın bir şekilde Cylon kopyasıyla değiştirildiği fikri üzerinde düşündüğümüze inanamıyorum.
Sra. Presidente, com todo o respeito, não acredito que estejamos a supor que o Comandante Adama possa ter sido substituído por uma cópia Cylon.
Bölgede çok sayıda anomali saptıyorum.
Deteto várias anomalias espaciais na área.
Tanıyorum sayılmaz.
Nem por isso.
Anlıyorum, Sayın Bakan.
- Compreendo, Ministro.
Sayın Başkan, düşmanın mağlup edildiğini onaylıyorum.
Sr. Presidente, confirmo que o inimigo foi derrotado.
Yani, basitçe anlatmak gerekirse, bu yorum, sonsuz katmanlı çoklu evrende her türlü sonucun ve kararın yer aldığı evrenin aslında sayısız kopyaya bölündüğünü belirtiyor.
Simplificando, esta teoria afirma que o universo se divide num número infinito de cópias, em que qualquer resultado possível sobre qualquer decisão tomada existe algures, neste universo múltiplo e estratificado.
Annapolis'teki az sayıda arkadaşımızla şu an ki şehrin mali yapısı sanıyorum bu konuda çok bile konuştuk.
Com a actual situação financeira da cidade? Temos poucos amigos em Annapolis. Fizemos tudo o que podíamos por enquanto.
Sayılara bakıyorum, dahili raporlar, fotoğraflar Bunların hepsi bana bir şeyi eksik yaptığını söylüyor.
Secretos, as fotos. Tudo me indica que tem falta de uma maldita pista.
Rüyalarımda onun adını sayıklıyorum.
Sempre que chamo o seu nome sonho com ela.
Sayıyorum.
Tenho estado a contá-los.
Üçe kadar sayıyorum.
Vou contar até 3.
Teşekkürler, sayın yargıç. Dr. Edith Vogel'u çağırıyorum.
A acusação chama a Dra. Edith Vogel.
Devralıyorum, sayın yargıç.
Pretendo voltar a interrogar, Meritíssima.
Fena bir iş sayılmaz. Çünkü çocuklara mutluluk dağıtıyorum.
Até que não é mau, gosto de dar alegria às crianças!
Size katılmıyorum, sayın yargıç, bu vatanseverlik hudutları dışına çıkmıyor.
Discordo, Meritíssimo.
Anlıyorum, Sayın Başkan.
Compreendo, Sr. Presidente.
Sayın Başkan, üzgünüm fakat başka bir seçeneğimiz olduğunu sanmıyorum.
Sr. Presidente, lamento, mas não temos alternativa.
Tam olarak sayılmaz ama annem her şeyin düzeleceğini söyledi. Ve ben de söylediklerine inanıyorum.
Não exactamente, mas minha mãe disse-me que tudo vai ficar bem, e eu acredito no que ela diz.
Duvar dolusu bıçağın kanıt sayılacağını sanmıyorum, ama ürkütücü olduğu kesin.
Não sei se uma parede de facas serve de prova, mas é sinistro.
Sayısız ahlaksız davranışından dolayı seni suçlayan adamın cinayetini araştırıyorum.
Estou a investigar o homicídio de um homem que o acusa de inúmeros actos de corrupção.