Saçın traduction Portugais
6,900 traduction parallèle
Abby, Joey'in saçına ne yaptın?
Abby, o que é que você fez ao cabelo do Joey?
Saçını beğendim. Nerdeyse gerçek gibi duruyor
Gosto do teu cabelo, quase que parece verdadeiro.
Arkadaşımın saçının bir teline dokunursan seni öldürürüm.
Estou a avisar-te, se tocas num fio de cabelo da minha amiga, mato-te.
Mel Gibson, Cehennem Silahı'ndaki saçını geri istiyor.
O Mel Gibson quer o cabelo dele em "Máquina Mortífera".
Saçın.
O teu cabelo.
Evet, saçını yaptırmıştın.
Sim, arranjaste o cabelo.
Savunmama gelecek olursak, son zamanlarda saçını çok farklı bir havaya sokmuştu.
No entanto, em minha defesa, ela tinha recentemente arranjado o cabelo.
Tabii ki uzun zaman önceydi. Saçınız değişmiş.
Obviamente, foi há algum tempo e mudou de penteado.
800 dolar sonra da saçını kestiler.
Pagaram 800 dólares para lhe cortarem o cabelo.
Saçını mı kestirdin?
Cortaste o cabelo?
- Saçını beğendim.
- Gosto do teu cabelo.
Saçını değiştirmişsin. Evet.
- Mudaste o teu penteado.
Uğraşıyorum, ama saçını çıkartabileceğimi sanmıyorum.
Estou a tentar, mas... Acho que não consigo tirar o cabelo.
Anlaşılan, göz tansiyonu ve saçının sıkışmış olması birebir aynı ilacı gerektiriyormuş.
Acontece que o glaucoma e prisão de cabelos levam a mesma prescrição.
Lanet olası saçını kesmenin zamanı geldi de geçiyor bile!
Vamos mas é cortar-te o cabelo.
Ve saçın da fena değil.
E o teu cabelo também não.
- Hem altı saat boyunca " Saçın farklı.
Além disso, não preciso de seis horas de " o teu cabelo está diferente.
Niye saçını değiştirdin?
Porque é que mudaste o teu cabelo?
Saçın tekrar çıkana dek nefesimi tutacağım. " ı çekemem.
Vou suster a respiração até crescer outra vez. "
Saçın farklı.
Tens o cabelo diferente.
Saçını değiştirmişsin.
Mudaste o teu cabelo.
Merak etme. Ernesto'nun saçını kestiğini hayal bile etmem.
Calma, nem me passa pela cabeça deixar o Ernesto cortar-te o cabelo.
- Saçın bok gibi.
Tens um cabelo lindo!
Cece... Saçın ay ışında...
Olá. O teu cabelo, sob o luar...
Eğer öyleyse, saçınıza zarar veren birisiniz demektir.
Se sim, um de vocês está a estragar o cabelo.
Olmuyor da. Saçını mı çekti?
Ela puxou-te o cabelo?
- Saçın çok uzun.
O teu cabelo é tão comprido.
Bu, yüzündeki ve boynundaki morlukları kapatması için ama saçın dökülecek, tırnakların, dişlerin düşecek ve gözlerinin rengini hardal rengine çevirecek.
Este é para as lesões roxas que te cobrirão a cara e o pescoço, mas o teu cabelo, unhas e dentes cairão e os teus olhos ficarão da cor da mostarda.
- Saçınız olsun, kıyafetiniz, müziğiniz olsun.
Com o vosso cabelo, a vossa roupa e a vossa música.
O yüzden tarağımdan saçımı çaldın.
É por isso que roubaste o cabelo da minha escova.
Saçını kestirmişsin.
Cortaste o cabelo.
Evet. Ama her zaman okuldaki hemşire ve o küçük tarağı yokken saçımda şampuan olmasının nasıl bir duygu olduğunu hep merak ederdim.
Sim, mas eu sempre quis saber como seria levar com shampoo sem ter uma enfermeira escolar a passar um pente fino no meu cabelo.
Saç-gazma çok yakınım.
Estou muito perto de um orgasmo capilar.
Saçımla annemin ortak tek özelliği ikisinin de kafasının güzel olması.
A única coisa que este cabelo e minha mãe têm em comum é que ambos estão elevados.
- Saçımı kestirmeyi asla düşünmem ama bence saçların müthiş görünüyor.
Eu nunca sonharia em cortar o meu cabelo, mas, penso que o teu está magnífico.
"Orjinal İkinci Sınıf Sürtükleri" Şu anda renkli saç eklentileri takıyorlar ve...
Hoje em dia usam extensões de cabelo pintado.
Bir saç stilistine ve deodoranta ihtiyacın var.
Preciso de um cabeleireiro.
Ve bende saçımın bozulmasından endişeli etmeseydim... Bir kutu yüz nemlendiricisini yüzünün her yerine sürerdim.
Se não tivesse medo de estragar o penteado, deitava uma embalagem de hidratante na tua cara!
- Ailenin evdeki DNA örneklerinin İncelemesi nasıl gidiyor? Evdeki belli başlı tüm DNA kaynakları Saç fırçaları ve diş fırçalarının hepsi atılmış.
Todas as fontes óbvias de ADN na casa, como escovas de cabelo, de dentes e tudo o que foi jogado fora.
Birkaç gün de arabanızı alıkoymamız gerekecek. Biliyorsunuz, saç veya sıvı gibi herhangi bir DNA olmadığını kontrol edebilmek için.
Vamos confiscar o seu veículo durante alguns dias, para verificar se não há cabelos, esperma ou ADN no veículo.
Cenazelere makyaj yapan yetenekli bir sanatçı saç ekleyip, makyajlasa Vince Bianchi'nin kabul edilebilir bir kopyasını yapamaz mı?
Não poderia uma boa funerária colocar um pouco de cabelo e maquilhá-lo para ficar razoavelmente parecido com o Vince Bianchi?
Saçımın rengini özenle değiştirip sonraki 14 saat boyunca insanların onu fark etmesi için uğraşmalıyım.
Tenho que ir alterar minimamente o meu cabelo e depois passar as próximas 14 horas a tentar fazer com que as pessoas reparem.
Gloria, senin saç ve makyajını Cam'in annesiyle benden sonra yapsa olur mu diye soruyor.
A Gloria quer saber se pode tratar do teu cabelo e maquilhagem depois de mim e da mãe do Cam.
çünkü saçımın kesilmesindense... ölmeyi yeğlerim. Ah, evet, evet!
Oh, isso, isso!
Saçın şirin olmuş. Çok hızlı bir şey soracağım Sence annen beni evlatlık alır mıydı? Dur.
Espera, é rápido...
M.E. saç kalıntılarını buldu.
Foram encontrados fios de cabelo.
Kurbanın saçı ve dokusu arasında toksikoloji testi yapabilirim.
Entre o cabelo e o tecido da vítima, posso fazer uma análise toxicológica.
Charlotte's saçıyla Carl'ın kanını laboratuvara götürün. Acele olacak deyin.
Leve o cabelo da Charlotte e o sangue do Carl para o laboratório, e diga-lhes que deverá ser examinado, imediatamente.
O sıralar çok uzun saçım vardı, sarışın ve çok uzun. Ve o büyük bir sakala sahipti, kızıl saçlı ve sarışındı.
Naquela altura, eu usava o cabelo muito comprido, muito comprido e muito louro, e tinha uma grande barba arruivada.
Cesedin üzerinde ona ait olmayan doku ya da saç yok. Yani katilin ona arkadan yaklaşıp bıçakladığını düşünüyorsun?
Não há fibras ou cabelos no corpo, que não sejam dela.
Charlotte'un saçıyla Carl's kanını tahlil ettir.
Leve o cabelo da Charlotte e o sangue do Carl para o laboratório.