Sector traduction Portugais
2,274 traduction parallèle
Hazine Müsteşarlığı Finans kuruluşlarındaki maaşları onaylıyor musunuz?
Aprova os níveis de compensação no sector dos serviços financeiros?
1980'lerden bu yana Amerikan finans sektörünün yükselişi giderek ciddileşen mali krizlere neden oluyordu.
Depois da década de 1980, o crescimento do sector financeiro americano provocou crises cada vez mais dramáticas.
Finans sektörü sıkı bir şekilde denetleniyordu.
O sector financeiro estava escrupulosamente regulado.
1980'lerde finans sektörü patladı.
Bear, Stearns Planeia Entrada na Bolsa Na década de 1980, o sector financeiro disparou.
Wall Street'in gücü, lobileri, çok parası olduğu için finans sektörü adım adım siyasal sistemi ele geçirdi.
Dado o seu poder no sector financeiro, os seus lobbies e financiamento ilimitado, Wall Street foi, pouco a pouco, agarrando o sistema político, tanto no quadrante democrático como republicano.
1990'ların sonunda, finans sektörü birleşmiş birkaç dev şirkete dönüşmüştü. Her biri o kadar büyüktü ki çökmeleri bütün sistemi tehdit edebilirdi.
No final dos anos 1990, o sector financeiro consolidara-se numas quantas firmas gigantescas, todas com dimensão tal, que o colapso de qualquer uma podia ameaçar todo o sistema.
Finans sektörü lobicileriyle birlikte yazılan bu yasa türevlerin denetlenmesini yasakladı.
Redigida com a ajuda de lobbyistas do sector financeiro, esta lei interditou a regulamentação dos derivados.
- Tanrı yardımcım olsun. 20 Ocak 2001 2001'de George W. Bush göreve geldiğinde Birleşik Devletler'deki finans sektörü hiç olmadığı kadar kârlı, yoğunlaşmış ve güçlüydü.
Quando George W Bush tomou posse em 2001, o sector financeiro americano estava consideravelmente mais lucrativo, mais concentrado e poderoso do que nunca.
Bu sektöre egemen olan beş yatırım bankası iki finans holdingi üç menkul kıymetler sigorta şirketi ve üç derecelendirme kuruluşu vardı.
A dominar o sector estavam cinco bancos de investimento, dois conglomerados, três seguradoras de títulos e três agências de rating.
Finans sektörünün iştahı herkesi yönlendiriyordu.
Os apetites "financiadores"... do sector financeiro desencadearam todo o processo.
Gayrimenkul Sahiplerinin Haklarını Koruma Yasası sayesinde Merkez Bankası'nın, mortgage'leri denetleme yetkisi vardı.
Graças à Home Ownership and Equity Protection Act, a Reserva Federal tinha total autoridade para regular o sector hipotecário.
2005'te, o sıralar IMF'nin baş ekonomisti olan Raghuram Rajan dünyanın en seçkin bankacılık konferansı olan Jackson Hole sempozyumunda bir bildiri sundu.
Em 2005, Raghuram Rajan, então director económico do FMI, apresentou um relatório no simpósio anual em Jackson Hole, a mais prestigiada conferência sobre o sector bancário do mundo.
Finansal sektöre yeni kurallar getirmemizi engellemeye çalışıyordu.
Queria certificar-se que não íamos implementar um conjunto de regulamentações que viessem a constranger o sector financeiro.
Çok yüksek ikramiyeler olması adil mi?
Acha que este é um sector em que se justificam altos níveis de compensação?
Birçok finans şirketinin siyah kredi kartı kullanılıyordu.
Recebia vários cartões negros de várias empresas do sector financeiro.
Krizden sonra finans sektörü Finansal Hizmetler Masası da dahil olmak üzere reformlarla daha fazla savaştılar.
Após a crise, o sector financeiro, incluindo o Financial Services Roundtable, trabalharam ainda mais para se opor à reforma.
Finans sektörü 3000 lobici çalıştırıyor bu da Kongre üyesi başına beş kişi ediyor.
O sector financeiro emprega 3 mil lobbyistas, o que dá mais do que cinco por cada membro do Congresso.
Sizce malî hizmetler sektörünün Amerika'da siyasetin üzerinde çok fazla etkisi var mi?
Acha que o sector financeiro tem uma influência política excessiva nos EUA?
1998-2008 arasında malî sektör lobiciliğe ve kampanya bağışlarına beş milyar doların üzerinde para harcadı.
Entre 1998 e 2008, o sector financeiro gastou mais de 5 mil milhões em lobbies e contribuições para campanhas políticas.
Malî sektör etkisini daha da sinsice çoğu Amerikalının bilmediği bir biçimde de kullanıyor.
O sector financeiro também exerce a sua influência num plano mais subtil, uma forma que a maioria dos americanos desconhece.
Ekonomi Profesörü, Harvard... Amerika'da beş milyar dolar siyasi bağış yapmış.
Ao longo da última década, o sector financeiro contribuiu com cerca de 5 mil milhões para campanhas políticas nos Estados Unidos.
Sizce malî hizmetler sektörünün Amerika'da çok fazla bir siyasi gücü var mı?
Acha que o sector financeiro tem demasiado poder político nos EUA?
Akademisyenlerin çoğu, malî sektörün kamusal tartışmaları ve hükümet politikalarını yönlendirmesine yardımcı olarak servet kazandılar.
Muitos acadêmicos proeminentes fazem discretamente fortunas ajudando o sector financeiro a modelar o debate público e as políticas governamentais.
Ayrıca Nomura Securities'e KKR Financial Corporation'a ve başka firmalara danışmanlık yaptı.
Também foi consultor da Nomura Securities, da KKR Financial Corporation e de muitas outras empresas do sector financeiro.
İngiltere'deki en ünlü iktisatçı ve Londra İşletme Fakültesi profesörü Richard Portes'ten de İzlanda Ticaret Odası tarafından 2007 yılında İzlanda finans sektörünü öven bir rapor yazması istendi.
Richard Portes, o economista mais famoso de Inglaterra e professor na London Business School, foi também contratado pela Câmara do Comércio islandesa em 2007 para escrever um relatório que louvasse o sector financeiro islandês.
Martin Feldstein'in AIG'nın Laura Tyson'in Morgan Stanley'nin yönetim kurulunda olması Larry Summers'in danışmanlıktan on milyon kazanması konuyla ilgisiz mi?
O Martin Feldstein ter ido para a administração da AIG, a Laura Tyson para a do Morgan Stanley, o Larry Summers ganhar 10 milhões por ano como consultor do sector financeiro... Acha tudo isso irrelevante?
A.B.D. finans sektörünün güç kazanması Amerika'daki daha büyük bir değişimin bir parçasıydı.
O crescente poder do sector financeiro nos EUA integrou uma alteração mais vasta na América.
Obama başkan olduktan sonra sektörde reform ihtiyacını dile getirdi.
Após a tomada de posse, Obama falou da necessidade de reformar o sector financeiro.
Finans sektörü hizmet sektörüdür.
O sector financeiro é um serviço.
ADALET BAKANLIĞI 2010 ortalarından bu yana, tek bir kıdemli malî yönetici yargılanmadı, hatta tutuklanmadı bile.
Até meados de 2010, nenhum responsável do sector financeiro fora criminalmente indiciado ou preso.
Finans sektörü topluma sırtını döndü siyasal sistemi yozlaştırdı ve dünya ekonomisinde krize yol açtı.
O sector financeiro virou as costas à sociedade, corrompeu o nosso sistema político e fez mergulhar a economia mundial numa crise.
Bölgeye teslim edilmiş, hak kaybına uğramış mallara el koyduk.
Foi apreendido pelos confiscadores de pertences, virados para esse sector.
Çıkar ilişkileri her yere yayılmış, devlette özel sektörde, kilisede borsada.
Espalhadas por interesses estabelecidos. No governo, no sector privado, nas igrejas e nas bolsas de valores...
Dün dördüncü bölgedeki üç kamerada görüntüyü kaybettik.
Perdemos a imagem em 3 câmaras ontem, no sector 4.
Bay Ingram beni siz kalıcı birisini bulana kadar buraya yerleştirdi.
O Sr. Ingram designou-me para o seu sector até que encontre alguém...
Jerry'nin takımı finansal sektördeki siber terörizmi takip ediyordu.
A equipa do Jerry seguia o ciberterrorismo no sector financeiro.
Ama özel sektörde dünyanın parasını kazanırsınız.
Mas podiam safar-se muito bem no sector privado.
Donanma'dan emekli olduktan sonra özel sektörde çalışmaya başladı.
Depois que se reformou da Marinha, foi trabalhar no sector privado.
Burası benim bölgem.
É o meu sector.
- Yeni bir bölge istediğimden beri.
Desde que pedi um novo sector.
Jessica Breslin'in çalışanlarınızdan biriyle ilişkisi varmış araştırma geliştirme bölümünden...
A Jessica Breslin esteve envolvida com um dos seus ex-trabalhadores do sector de Pesquisa e Desenvolvimento,
Aradığımız şey muhtemelen 6. bölgede. Ama oraya erişmeye yetkim yok.
O que procuramos está no sector 6, mas não tenho acesso ao sector.
Tamam, 6. bölge kısıtlı bir alan yani giriş kartı ile ses kaydına ihtiyacımız olacak.
O sector 6 está numa zona restrita, precisamos do passe e do sinal de voz.
Altıncı bölge memurları dün gece depo dışında tutukladıkları bir kadını getirdi.
Os policias do sector seis trouxeram uma mulher que prenderam fora do armazém ontem à noite.
7. bölgede nasıl bir ihlal olabilir?
Como? Uma falha no sector 7?
Güvenlik birimi hepsini dosyalar halinde saklar.
O sector de segurança regista todas.
İkinizin de harika içgüdüleri var ve özel sektöre geçmeyi düşünecek olursanız beni bir arayın.
Vocês os dois têm grande instinto, e se algum dia pensarem em vir para o sector privado, podem ligar-me.
Yapılan ampütasyon sonucunda alt çene kemiğinin hemen alt kısmında doğuştan olan bir iz görüldü.
com amputação do sector anterior e uma fractura congénita da parte anterior do corpo do maxilar inferior.
H.G. Wells'i tekrar bronzlaştırma bölümüne koymayacaksanız onu nereye götürüyorsunuz bizim bilmediğimiz başka bir ilginç yere mi?
Então, se... não vai voltar a colocar a H.G. Wells no Sector Bronze... para onde vai ela? Outro lugar estranho que não conheçamos?
Hepsi de, Brenton'un eczacılık kurumunda görevliymiş.
Todos trabalharam no sector farmacêutico da Brenton.
Brody o bölümü mühürle.
Brody, isole aquele sector.