Senin ki traduction Portugais
6,276 traduction parallèle
Korkarım senin ki değil.
Não a vossa, receio bem.
John tam anlamıyla nasıl senin olabilir ki? Her zaman Mary Sibley'nin olmuşken ve öyle de olacakken?
Como é que ele poderia ser teu verdadeiramente, se ele é e sempre será da Mary Sibley?
Farzedelim ki... birilerini senin projen ile dışarda birkaç tur atmasına izin veriyorsun.
Pensa como... alguém que vai ser a ama do teu projecto
Niye senin istediğini yapayım ki?
Porque haveria de fazer o que me pedes?
Sorun şurada ki, birisi senin canını acıtınca zorlukla tanıyabildiğim birsi hâline dönüşüyorum. ... öyle birisi ki en fazla değer verdiği kişiyi korumak için saldırıya geçiyor.
E o problema é que, quando alguém te magoa, transformo-me em alguém que mal reconheço, alguém que... sai em defesa da pessoa que mais ama.
Şey, şöyle ki, senin bölgende çalışmaya başladığımda,... seni cadde kameralarından bir kaç kez gördüm ve bana eski iyi bir arkadaşımı hatırlattın.
É que, quando comecei a trabalhar no teu distrito, vi-te algumas vezes pelas câmaras das ruas e... tu lembraste-me uma boa amiga.
Hayır, neden senin için ayrılsın ki?
Não, porque ele a deixaria por ti?
Eğer diğer senin CMR'ı hala aktif ise, ölüm anında ki.. ... katlini görüntüsü hala benim sist diğer benin sisteminde.
Se o link do teu AMC ainda estava activo, há hipóteses das imagens do teu assassino ainda estarem no meu...
Neden ki? Dan Grant, Florida'da senin için yeri olduğunu söyledi.
O Dan Grant disse que tinha uma vaga para ti na Florida.
Ve şunu bilmeni isterim ki, her ne kadar çok farklı olduğumuzu düşünsem de ve senin özel işletim sisteminin önemi konusunda tam olarak açık olmasam da tanıtımda deneyeceğim ve adaletli olacağım.
Quero que saibas que, apesar dos desentendimentos e de não perceber bem a função do teu sistema operativo especial, tentarei fazer jus na demonstração.
Hallettim ve sonra düşündüm ki... Senin için olan bir partiyi senden daha iyi kim düzenleyebilir?
A sério que inha, e depois pensei, bem, quem poderia planear melhor a tua festa que tu própria?
Belli ki senin telefonunu açmak dışında daha önemli şeyler yapıyorum... Mesaj bırakın.
Obviamente, estou a fazer algo mais importante do que atender a sua chamada, então, deixe uma mensagem.
Senin yerinde olsaydım ki değilim o mağaraya acilen adam gönderirdim.
Portanto, se eu fosse você, o que não sou, mandaria alguns homens a essa gruta assim que possível.
Senin için iyi haber şu ki evlat, kızım huzursuzlanıyor.
As boas notícias para ti, miúdo, é que a minha filha fica inquieta.
Ki, sana hatırlatırım, Senin suçun yoktu zaten.
O qual, deixe-me lembrá-la, não chegou a por em pratica.
- Evet. Uslu davranmaya devam et ki, yumurta kabukları ve kahve atıkları senin olsun.
Continua a ser bom, e todos as cascas de ovo e grãos de café serão teus.
Fakat bu rekabetler yakın zamanda acıya dönüştü ta ki Tang Shen'le tanışana kadar. Senin annen.
Mas essa rivalidade rapidamente se tornou amarga quando conhecemos Tang Shen, a tua mãe.
Senin desteğe ihtiyacın yok ki, tatlım.
Tú não precisas de ajuda.
Nasıl senin silahınla olabilir ki?
Como pode ter sido com a tua arma?
Bu çok güzel, gerçek şu ki, kendi inançlarından vazgeçerek senin inanmanı fazlasıyla unursayan bir kocan var.
Isto é lindo, teres um marido que gosta de ti a ponto de se esforçar para te fazer acreditar em coisas.
Tabii ki senin kadar düzgün kıyafetlerim yoktu.
Claro que não estava tão bem vestida.
- Senin hiç arkadaşın yok ki.
Tu não tens amigas.
Kurucu dedi ki senin kıskançlığın ailemizi mahvetmiş.
- O Fundador disse que a sua inveja destruiu a nossa família.
Eğer senin de onu desteklemen anlamına gelecekse O'nun için bu davayı alabilirsin. Ki bu elinde.
Acho que podia aceitar um caso menor, se isso significar apoiá-la também.
Öncelikle, biliyorsun ki senin böyle bir işi tek başına yapmana asla izin vermem.
Primeiro, sabes que não te deixava, fazer isso sozinha.
- Senin korumam gerekiyordu ve düşündüm ki...
Precisei de proteger-te e pensei...
Senin gibi hayatını zihinsel hastalara adamış biri nasıl bizden nefret edebildi ki...
Como é que alguém como você que dedica a sua vida aos doentes mentais... Poderia odiar-nos tanto, a ponto de nos matar.
Dr. Oppenheimer senin içten patlama grubunu dağıttı Frank ama besbelli ki sen de ordu için bir şeyler yapmaya çalışıyorsun.
O Dr. Oppenheimer desfez o teu grupo de implosão, Frank, mas você tem, claramente, algum acordo com o Exército.
- Tabii ki. Senin yardımın olmasaydı Kadeh hala kayıp olurdu.
Sem a tua ajuda, o Cálice ainda podia estar perdido.
Hayır, benim öyle olmam senin canını sıkmadığı sürece tabii ki.
Não, desde que não te incomode que eu seja.
Unutmam. Ne zaman senin bir şeyini unutmuşum ki?
Quando foi a última vez que me esqueci de algo?
İsa da demiş ki "Ben senin öğretmenin değilim çünkü benim yüz tuttuğum fokurdayan pınardan zehirlendin."
Jesus disse : "Não sou teu Mestre porque bebeste e te tornaste ébrio " com a fonte borbulhante que te revelei. "
Anlıyorum ilgiye ihtiyaçları var. Ama neden kişisel olarak senin ilgine ihtiyaçları var ki?
Precisa de atenção, percebo isso, mas porque precisa da vossa atenção em pessoa?
Senin kıçının dibinden başka nereye gitmiş olabilir ki?
Para onde mais ele teria ido excepto atrás da tua saia?
Biriyle iyi vakit geçirmenin senin için hiçbir önemi yok ki.
Não tens a menor consideração por quem se está a divertir.
Bu senin kararın olacaktır, evet, ta ki sana işkence edene kadar sonra da, acı çığlıklarını duydukça, sana daha da işkence edecek, öyle bir ana kadar ki, bir isim vermene müsaade etsin diye, ona yalvaracaksın,
Essa será a tua intenção, sim. Até que ele te torture e depois, ouvindo os teus gritos de dor, te torture ainda mais. Nesse momento, pedirás que ele te permita que lhe dês um nome.
Senin bu yüzden özlemeyeceğim ki.
Não é por isso.
Hele ki, senin standartlarına getirmek istiyorsak.
Principalmente se quisermos que tenha os teus padrões.
Kimseyi arayamıyorum. Bütün numaralar eski telefonumda kaldı ve sanıyorum ki o numaralar, senin telefonunda hala mevcut.
Os meus contactos estão no antigo telemóvel, que acredito estar contigo.
Gittiğim yerde bir sürü konuşulacaktır. Sanma ki senin sandığındaki iskeletleri ortaya koymayacağım? Federaller didik didik edecekler.
Existirão muitas conversas no local para onde vou, e não penses e não penses que não tirarei todos os esqueletos do teu armário para que os agentes federais possam investigar tudo.
Ve tabii ki senin için de ne kadar zor olduğunu düşünemiyorum.
Eu imagino que esteja a ser difícil para ti também.
Senin gibi bir hatunun varlığına kim inanabilir ki?
Quem acreditaria nisso vindo de uma rapariga como tu?
Eğer sözümüzü tutmazsak, bizi kimse sallamaz, korkarım ki, senin için pek önemli olmayan bir prensip.
Um princípio que temo significar muito pouco para ti.
O bize öyle söyledi. Tam da senin nerede olduğunu sormadan önce ki umurunda olan tek şey bu olduğunu düşünüyorum.
E isso foi antes de perguntar se eu sabia onde estavas, o que assumo ser a única coisa que lhe interessa.
Ama görünen o ki bunun artık senin için bir önemi yok çünkü burada insan avına çıkmışsın Tess ile JT'yi tehdit ediyorsun.
Mas pelos vistos parece que isso já não interessa porque estás numa caça ao homem, a ameaçares a Tess e o JT.
Peki ne diye senin etrafta dolaşmana izin versinler ki?
Mas porque te manteriam por perto?
- Senin düğününde başka türlü bir masa var mı ki?
- No teu casamento, o que mais está disponível?
O da senin gibi mi yoksa ne bileyim, ne denir ki?
Então ela é como tu ou ela é como, não sei, como é que vocês lhe chamam?
Renginin koyulaşması neden bu kadar önemli ki senin için?
Porque te preocupa tanto que ele ganhe alguma cor?
Sonuçlarına... katlanması ve teslim olması için ikna etmiştim ve bunu yapmaya hazırdı ta ki senin Beth'le konuştuğunu öğrenene kadar.
Convenci-o que tem de enfrentar as consequências e entregar-se, ele estava pronto a fazê-lo, até descobrir que falaste com a Beth.
Tamam. Şu an sadece amacımıza odaklanmaya ihtiyacımız var ki bu da senin için harika bir parti vermek ve Gabe'i durdurmak.
Só temos que nos focar nos nossos objetivos, que são fazer-te uma festa espetacular e frustrar o Gabe.