Seyler traduction Portugais
118,625 traduction parallèle
Eva'nın o çocukları almasının sorumlusu olduğunu öğrendiğimde, Bunun hakkında bir şeyler yapmak zorunda olduğumu biliyordum.
Bom, quando descobri que a Eva era a responsável pelo desaparecimento dos miúdos, soube que tinha de fazer algo.
Biliyorsun, planladığımız şeyler ile kalplerimizin içindeki şeyler kalplerimizin içine saklamaya çalıştığımız şeyler arasında bir fark var, değil mi?
Sabes, há uma diferença entre o que projectamos e o que temos no coração, o que tentamos esconder dentro do coração. Certo?
Kasayı kırarım ve eğer kullanabileceğimiz bir şeyler varsa, - alırım.
Abrirei o cofre, e, se houver algo útil, levo-o.
Yani bütün kötülüklerin arasında bazı iyi şeyler de vardı.
Por isso, há algum bem, com todo esse mal.
Şimdi hepsi iyi olduğumu söylüyor. Ama nehir kenarından beri bir şeyler yanlış.
Todos dizem que estou bem, mas há algo de errado desde o pântano.
Bu araştırmanı istediğim şey, Mary... Tuhaf bir şeyler.
É a isso que preciso que prestes atenção.
Ama içinde ailem hakkında şeyler de var.
O que foi que ele escreveu?
Bir şeyler gördürüp bir şeyler yaptırıyor.
Fez-me ver e fazer coisas.
Tuhaf bir şeyler olursa direk beni uyandır, tamam mı?
Se acontecer alguma coisa estranha, desperta-me, está bem?
Bir şeyler gördüğünü biliyorum, Klaus. Ama ikimizi de düzeltecek bir yol var.
Eu sei que estás a ver coisas, Klaus, mas tenho uma forma de resolvê-lo.
Ailemi bulmak için korkunç şeyler yaptım, Elijah.
Fiz coisas horríveis para encontrar a minha família, Elijah.
Bazen pişman olacağım şeyler yapmaya zorlanıyorum.
Às vezes, sou obrigada a fazer coisas de que me arrependo.
Günün sonunda, yaptığın şeyler ailen içindi.
O que fizeste foi pela tua família.
Burada epey tuhaf şeyler var.
Há aqui muita coisa esquisita.
Anlamadığın şeyler hakkında konuşma, Elijah.
Não fales do que não entendes.
Belki işe yarar şeyler bulursun.
Talvez encontres algo útil.
Hayır dersem, kardeşlerin iç organlarıma hiç hoş olmayan şeyler yaparlar. Kardeşlerim burada olduğumu bilmiyor.
Se eu recusar, os teus irmãos vão fazer algo muito foleiro com as minhas entranhas.
Bazen istemediğin şeyler yapmak zorunda kalırsın. Çünkü bunları yapabilecek tek kişi senden başkası değildir.
Às vezes, temos de fazer coisas que não queremos fazer, porque somos as únicas pessoas capazes disso.
Jack, hepimiz korkunç şeyler yaptık.
Todos fizemos coisas horríveis, Jack.
Bir şeyler olurken uyumayı sevmiyorum.
Não gosto de dormir enquanto as coisas acontecem.
Hala lütfen, bir şeyler yap!
Tia Freya, faz alguma coisa.
Onu kurtarmaya çalıştım ama gördüğüm o şeyler, o masum insanlar, o katliam...
Tentei salvá-lo, mas as coisas que vi... Os inocentes, o massacre.
Dürüst olmak gerekirse, hiçbirinizin... Hiçbirinizin bana güvenip güvenmemesi umurumda değil. Çünkü hepinizin aksine ben işe yarar bir şeyler peşindeydim.
Não me interessa se algum de vocês confia em mim, para ser sincero, porque, ao contrário de vocês, eu tenho estado a fazer alguma coisa.
Onun zihninde bir şeyler gördüm, Rebekah.
Vi coisas, Rebekah na mente dele.
Sen bir yer ayarla, ben de o sırada atıştırmalık bir şeyler hazırlarım.
Queres arranjar um sítio, e eu preparo um lanche para nós?
Arkadaşım Davina, bu kokuyu duyarsam gizlenmiş şeyler olabileceğini öğretmişti.
- A minha amiga Davina ensinou-me que, quando há esse cheiro, é provável haver algo camuflado.
Bir şeyler arıyor.
Está à procura de algo.
Çünkü görünen o ki daima berbat şeyler için bir mecburiyet oluyor.
Porque parece que é sempre necessário fazer alguma coisa horrível.
Neden bahsetmediğin şeyler varmış gibi hissediyorum?
Porque terei a sensação de que estão a omitir algo?
Yardımcı olacak bir şeyler söyler söylemez. Çünkü Freya onu gölge diyarına attığında tarikatının onu parçalamak istediğini hatırlıyorum.
Quando ela nos disser algo que seja útil, porque, quando a Freya a mandou para esta terra das sombras, o irmão dela queria desfazê-la.
Bir şeyler ters gitmiş.
Algo correu mal?
Dünyada araştırılacak inanılmaz şeyler var.
Há muitas coisas incríveis no mundo para estudar.
Bunlardan bazıları seni incitmesini istemeyeceğin şeyler.
E algumas delas até são coisas que não nos querem fazer mal.
Teo'ya söyle, eve geldiğinde şeyler olmayacak- -
Diz ao Teo que quando voltar, as coisa serão diferentes...
Ona bakmak ve diğer şeyler ne kadar?
Quanto é pela consulta? 35 dólares.
Hepimiz bu piçleri öldürmek istiyoruz ama yapmıyoruz çünkü uğruna yaşadığımız şeyler var.
Todas queremos que estes cabrões morram, mas não fazemos nada porque temos outras prioridades na vida.
Hayır, hayatımız boyunca siz bizden bedavaya bir şeyler aldınız.
Não, toda a nossa vida os branquelas nos tiraram tudo sem pagar.
Olur böyle şeyler.
Acontece.
Böyle şeyler işte.
Coisas desse género.
Nasır tutmak ve adam olmakla ilgili bir şeyler söyledi.
Algo sobre calos e personalidade.
Harika şeyler yapacaksın.
Vais fazer coisas fantásticas.
Sadece fısıltılar. Kulağıma bir şeyler geldi.
Rumores, sim, ouvi rumores.
Burada işi kaptığımda, "Sonunda ondan iyi bir şeyler yapabildim." demiştim.
Quando comecei a trabalhar aqui pensei que tinha ganho.
Beni erkek adam yapmakla ilgili bir şeyler.
Queria fazer de mim um homem!
Dönemin bitmesine az kaldı ve seninle konuşmak istediğim şeyler var.
Falta pouco para o fim do período. Há coisas que quero discutir consigo, como...
Sana niye böyle boş şeyler yazıyor?
Porque é que ela te escreve de um modo tão trivial?
Şehrin her yerinde bağlantılarım var özellikle de sera çiçekleri gibi güzel şeyler için.
Tenho contactos na cidade toda, especialmente para coisas bonitas como flores de estufa.
Ona bir şeyler söyleyebilirim.
Podia falar com ele.
"Düşünce deneyi" dediği şeyler ne anlama geliyor?
O que são os exercícios intelectuais dele?
Ona çok kötü şeyler söyledim.
Disse-lhe coisas horríveis.
Bir şeyler yapmalıyız.
O que fizemos?