Singles traduction Portugais
42 traduction parallèle
İki tek kişilik oda verebilirim, isterseniz...
- Não. - Posso alugar dois singles, mas...
İki tek kişilik, kesinlikle.
- Dois singles, claro.
İki tek kişilik, aşkım.
Dois singles, querida.
İki tek kişilik miydi?
Querem dois singles.
Etiketine göre bunda üç teklisi var.
A editora diz que temos aqui três possíveis singles.
Bedava promosyonlar.
São os singles promocionais.
Sen olmadan 15 hit parça 13!
15 singles no Top sem ti. 13!
Whitney Houston'ın en muhteşem şarkısının hangisi olduğunu biliyor musun? Albümdeki 4. şarkısı.
Sabias... que o primeiro LP da Whitney Houston, chamado Whitney Houston, teve quatro singles em 1º lugar?
Genellikle özel Smiths singleları ve orijinal eski Frank Zappa albümleri arayan genç erkekler.
São sobretudo jovens á procura de singles dos Smiths descatalogados e de LPs originais de Frank Zappa esgotados.
1 4 platin albüm, 26 ilk on single.
14 discos de platina, 26 singles de sucesso.
You have to watch your strengths, and it was a very good thing that we could not write singles, we might not have done some of the very interesting work that we did.
Temos que dar tudo o que temos quando trabalhamos, e foi uma coisa muito boa o facto de não conseguirmos escrever singles.
Bobby, yedi yılda on film çektin, iki Grammy kazandın, yedi tane ilk ona giren parça çıkardın, Oskar ödülüne aday gösterildin.
Bobby, em 7 anos fizeste 10 filmes, ganhaste 2 Grammies, tiveste 10 singles no Top, foste nomeado para um premio da academia...
1 981'de odamda onunla ikimiz baş başa, new wave, İngiliz heavy-metal parçaları dinlerdik.
Em 1981, estávamos eu e ele sozinhos no meu quarto, a ouvir singles da nova onda de heavy-metal britânicos.
Geçen sene onu tenis tekler finalinde yendim.
Ganhei-lhe nos singles o ano passado.
Jennings Crawford teklerde Viet Nguyen'ın yerini alacak.
O Jennings Crawford volta ganhar os singles, em vez do Viet Nguyen.
MUDDY WATERS - "I CAN'T BE SATISFIED" BU SINGLE 3000 SATTI!
MUDDY WATERS - "I CAN'T BE SATISFIED" 3.000 SINGLES VENDIDOS!
İÇİNDE HİT ŞARKISI "ÖLMEK İÇİN İYİ BİR GÜN"
INCLUI SINGLES : "BELO DIA PARA MORRER",
Hillel House'daki tanıştırma toplantılarına gidiyor.
Ele costumava ir para o "singles mixers" de Hillel House.
Hemen buraya elinde çantası ve pançosuyla 10 : 30 Jell-O gösterisi için koşa koşa gelirdi.
Viria a correr para aqui com uma mala cheia de singles e um poncho para o espectáculo de gelatina das 22 : 30.
Jackie, birden çok liste başı şarkı, hayranlık verici bir mankenlik kariyeri ve kendi parfüm markanı yarattın.
A Jackie já tem vários "singles" de sucesso, uma carreira fantástica de moda e a sua própria linha de perfume.
60'lı yıllarda albümleri ve singleları nasıl alırdım biliyor musun?
Nos 60's eu arranjava os discos e singles...
Peş peşe bir numaraya yükselen 7 tane şarkı olan bir plak yayınladım.
Bati o recorde de sete singles consecutivos em primeiro lugar.
Şarkılarını hep bir numara yaptık.
Já lhe demos vários singles número um.
Sally'e birkaç Beatles plağıyla oğlana transistörlü radyo da al.
E... compra singles dos Beatles para ela e também um rádio transístor para ele.
Los Angeles'taki Singles " partisinden herhangi bir anınız var mı?
Quaisquer recordações da festa de "Singles" em Los Angeles, - que temos imagens bem vivas.
- Disko gecesi, bekârlar gecesi, plaj partisi... Yarından itibaren başlıyoruz.
Boate, singles mixers, uma festa na praia amanhã, para começar as coisas.
Birçok albümde, birçok parça var, ama onun albümündeki her şarkı hit tekli.
Muitos álbuns contêm muitas faixas de enchimento, mas todas as canções do álbum dela são singles de sucesso.
Hayır, asıl saçmalık üç aydır burada olmana rağmen tek yaptığın serbest atış peşinde koşmak.
Não, o que é treta é estares aqui à três meses. Só conseguiste fazer singles, e eu preciso de um raio de um home run.
Bu turu Stanford tenisine göre o almış olabilirdi ama arkadaş arasında küçük bir maçı halledebilirdim.
O ténis podia ter-lhe conseguido uma bolsa para Standford, mas eu conseguia dar conta de um singles match.
Tam olarak single'lara benzemiyorlardı. Grup üyeleri üzerine abuk subuk şeyler yazardı.
Não tinha a forma de singles... e os membros da banda escreviam merdas neles...
Country müzikte insanlar gidip single almaz.
As vendas de singles na música Country não convenciam as pessoas.
Single'ları çocuklar alır.
Não havia miúdos a comprar singles.
Albümler, single'ların toplamasıydı.
Os álbuns eram compilações de singles.
Para kazanmak için sürekli single çıkarmanız gerekiyordu.
Para fazer dinheiro, tinhas de estar sempre a lançar singles.
Single'lar hâlâ bir sanatçıyı ünlü edebilecek en büyük güç.
Os singles continuam a ser o motor que dá fama ao artista.
Hayır, asıl acımasız olan müziği ne kadar iyi olursa olsun.. .. çığ gibi olan basit şarkılar arasında kaybolması.
O cruel é que não importa quão boa a música dele era, está a ser soterrada numa avalanche de singles reles.
Ben ikon olacakken, sen daha... hâlâ singlelarını dert ediyorsun.
Estás preocupado com singles, quando eu vou ser icónico.
En son parçaları DJ'lere dağıttıkları yere plak havuzu derler.
O reservatório de discos é onde distribuem os singles mais recentes aos DJ.
Ve bu parçaların çoğu plak şirketlerinin reddettiği parçalardır çünkü plak şirketleri bir halttan anlamaz.
E a maioria destes singles são rejeitados pelas empresas discográficas porque as empresas discográficas não percebem da poda.
Ya da bunun yerine kim Kraft Singles * ya da tuzlu kraker ister?
Não se pode comer. Ou que tal alguns, ah fatias de queijo? Salgados?
O günkü ses kontrolü uzun sürmüştü.
"State of Love and Trust" Festa Promocional de Singles - 9 de Set, 1992 Havia soundchecks muito longos naquele dia.
Single pazarının yüzde 88.9'u.
- do mercado de singles.