Sokak traduction Portugais
5,812 traduction parallèle
Bu'Sokak Suçları'dersinin ilk kuralıdır.
É uma regra básica de um criminoso.
Sen de bir sokak suçlususun ama bana güveniyorsun.
Tu és um criminoso, e confias em mim.
Sloane Sokak.
Rua Sloane.
Sokak derken Josh tamamen ortadan kaybolmuş olmandan bahsediyorum.
A sério, estás bem? Onde estás?
Sokak köpeği gelmiş dişisini istiyor.
O rafeiro chora pela sua cadela.
Tamam, 87. Sokak'tan Sepulveda Doğu Yolu'na saptı. - La Tijera'ya doğru sağa döndü.
Ele virou à direita na 87ª, à esquerda na Sepúlveda, à direita na La Tijera.
- 74. Sokak'tan sağa döndüler.
- Viraram à direita na 74ª.
John bugün geleceği gördüğümü söylemişti ve bu sokak haritada belirdi.
O John ensinou-me a videnciar hoje e esta rua veio no mapa.
Benim asıl rakibim sokak satıcıları ve düşünen dağıtım hizmetleri Onların işlerini çalıyorum.
A minha principal competição são os traficantes de rua e os serviços de entrega que pensam que lhes estou a roubar os negócios.
Görgü tanığı parmak izlerimiz, saçlar ve suç mahallindeki cilt hücrelerimiz bu halının iplikleri ki arabama gömüldüler şimdi bizi kaydeden sokak kameraları.
As fibras deste tapete, no meu carro. As câmaras da rua a gravar-nos cada minuto.
Dur biraz. Yani fikriniz minibüs alıp çocukları toplamak için sokak sokak dolaşmak mı?
Esperem, a ideia de vocês é comprar uma carrinha e andar pelas ruas à procura de crianças para apanhar?
Konu o değil. Jakes bir sokak kedisi gibi.
O Dale é como um gato da rua.
Adam Malezyalı sert sokak adamlarından birisi değil John.
Esse gajo não é um valentão da rua, John.
O bir sokak sıçanı... vahşi, pervasız, tehlikeli ve gitti mi?
Ele é um rato de rua, selvagem, imprudente, perigoso e... desapareceu.
Central Şehri'nin merkezindeki Western ve 3. sokak köşesinde bir yangın var.
É um incêndio entre a Western e a 3rd, na baixa de Central City. E aquela mancha?
Meydandaki arkadaşları bir sokak tabelasına "Abbudin'i özgür bırakın" yazdılar diye tutuklanmışlar.
Os amigos da praça escreveram "libertem Abbudin" num sinal e foram presos.
- LAPD'nin yollara barikat kuracak kadar zamanımız olduğunu sanmıyorum. - Aslında dört sokak ama buna izin...
- São 4 quarteirões...
Sokak usturasının İskoç dilinde argosu.
É a tradução de escocês para "lâmina de rua".
Memur West, hedef beyaz bir Porsche içinde, caddeden 18. Sokak yönüne, doğuya doğru giderken saptandı.
Agente West, o alvo foi visto a ir para leste, na rua 18 em direcção à Avenida das Artes, num Porsche branco.
Tamam, Gagnon, o çıkmaz sokak.
O Gagnon, era um beco sem saída.
Düzen getirmekten bahsediyorsun ama insanlar bar kirişlerinden, sokak lambası direklerinden sallanıyor.
Você fala em trazer ordem, mas há homens enforcados em vigas e postes de iluminação.
- Peki ya sokak kameraları?
E as câmaras da rua?
Ryan Brooks ve Scott Ward sokak ortasında itişip kakıştı.
Ryan Brooks e Scott Ward empurraram-se um ao outro em público...
Bir sokak ötede otobüs durağı var, ama insanlara yüzünü fazla göstermiş olur.
Há uma paragem de autocarro na rua de cima, mas muita gente podia ver o rosto dele.
Ve artık üç sokak ötede, neredeyse hiç ifşa olmadan.
Está a 3 blocos de distância, com pouca exposição.
Walter, çıkmaz sokak.
Walter, a rua é sem saída.
Çıkmaz sokak!
Sem saída!
Alınma ama sokak Pai Sho'sunu Shady Shin'den öğrendim ve bayağı iyiyimdir. Yani pek adil bir oyun olmaz.
Sem ofensas, mas aprendi Pai Sho com o Shady Shin, e sou muito bom, por isso não seria muito justo.
Sadece üç sokak ötesi. 5 dakikanı almaz.
Está perto, demora cinco minutos.
Sokak ortasında hızlıca duş aldık ve iyiydik, değil mi?
Uma chuveirada rápida no meio da rua, e estávamos bem, certo?
Yeteneklerini bilemene izin verdim ama bu iş bir çıkmaz sokak.
Concordei em deixar-te afinar as tuas habilidades, mas isto está a ficar sem esperança.
Juliette'in bisikletiyle giderken sokak ortasında kaçırdılar beni.
Apanharam-me na rua quando andava de bicicleta.
Sokak havaya uçmadan hemen önce geri çekilmesini söylemiştim.
Viste a Maggie? Disse para ela recuar antes da rua explodir.
Tüm sokak havaya uçtu.
- Gás, em toda a rua.
Sokak savaşı başlatır.
Seria o começo de uma guerra.
- August Marks silah ticaretini büyütme planlarını sokak savaşıyla baltalamamızı istemiyor.
O August Marks não quer que o negócio das armas acabe numa guerra.
McCall... kesen en yakın sokak McCall, 3 kilometre doğuda.
- Lower McCall... É um cruzamento principal. Está a umas duas milhas a Este.
Şey, yakın zamanda Nell'in Sokak... Kahvesi Evi'ne gitmeyeceğim.
Bem, não penso em voltar a visitar o café da Rua Nell tão cedo.
"Pazartesi, 2 : 30'da, Nell'in Sokak Kahvesi Evi."
"Segunda-feira 14 : 30, Café da Rua Nell." A última vez que foi vista viva.
Sokak sanatına bakan dengesiz bir üniversite öğrencisi.
Uma universitária instável a observar arte de rua.
Ağaçlar, sokak lambaları, reklam afişleri.
Árvores, postes, publicidade.
Bu bir notilus ve sokak lambaları afişten çok daha fazlası.
É um náutilo. E os semáforos são mais do que só as bordas.
Oyunun bulmacalarından birinin paylaşıldığı sokak lambasının olduğu bölgedeki güvenlik kamerası görüntülerine ulaşmayı başardım.
Acedi a uma câmara de segurança que cobre a área de um poste... Onde um dos puzzles do jogo foi colocado.
Sokak adresi yok, köy yolları ve ilçe işaretleri.
Sem endereço, apenas estradas rurais e marcadores de condado.
Sokak, hayatta kalıp kalmayacağımızı görmek için bekliyor.
As "ruas" esperam para ver se continuamos vivos.
Sokak adresi filan yok.
O marido dela tem uma propriedade sem morada.
Ryan, Wally'nin kaybolduğu gece, deponun oradaki sokak kameraları ve güvenlik kameraları görüntülerine bakar mısın?
Ryan, dá uma vista de olhos nas câmaras de segurança e de trânsito em torno do armazém do Wally na noite em que ele desapareceu?
2 düzine sokak çocuğuna ev sagladığım için değil, fakat Zouerat'a yardım getirdiğim için.
Não porque forneci abrigo a duas dezenas de rapazes da rua, mas porque isso significava ajuda fluindo para Zouaret.
St. Andrews... 7 sokak kuzeye doğru git, iki sokak doğuda.
- St.
Pazartesi onunla Nell'in Sokak Kahvesi Evi'nde buluştun.
Esse não sou eu.
- Sokak fiyatı verir.
- Não é apenas acerca dos proveitos, é também para proteger o nosso lado. - Oferece-nos uma taxa de ocupação.