Sonsuza kadar traduction Portugais
7,035 traduction parallèle
Sonsuza kadar burada kalmayacaksın.
Não vais ficar presa para sempre.
2006'dan kalma ama konserveler sonsuza kadar dayanır, değil mi?
É de 2006, mas as latas duram para sempre, certo?
En azından ölenin perinsan olduğunu ve senin çocuğunun sağlıklı olarak sonsuza kadar perilerle yaşayacağını bilmek sana avuntu olabilir öyle değil mi?
Pelo menos pode confortar-se sabendo que foi a criança trocada que morreu e que a sua criança é saudável, e viverá para sempre com as fadas.
Ruhumu sonsuza kadar ona söz verdim. Sessizlik!
Prometi-lhe a minha alma eterna.
Taşlarımı alacağım ve sonsuza kadar mutlu yaşayacağım.
Quando receber as minhas pedras, vamos todos viver felizes para sempre.
Sonsuza kadar.
Para sempre. O quê?
6 ay boyunca kaykay kullanamazlar ve senden sonsuza kadar korkarlar.
Ficam sem andar de skate por 6 meses. E terão medo de ti para sempre.
Biraz adam gibi davran yoksa sonsuza kadar ücretsiz izne çıkacaksın.
Então vira homem, ou terás um feriado permanente.
Ben çok şaşırmış bir kilise bayanıyım, o herkesin sonsuza kadar cehennemde yanmasını ister.
Sou uma senhora devota tão retorcida que quero que todos queimem no inferno pela eternidade.
Sonsuza kadar sürmeyecek Claire.
Não será para sempre, Claire.
Gece Nöbeti sonsuza kadar hem sizin adamlarınızı hem de Yabani tutsakları beslemeye devam edemez.
A Patrulha da Noite não tem condições de alimentar os seus por tempo indeterminado.
Sonsuza kadar.
Para sempre?
Sonsuza kadar seninle olacağını mı hayal ediyordun?
Imaginaste que ele ficaria contigo para sempre, foi isso?
Ghost öldü. - Sonsuza kadar mı?
- O Ghost está morto.
Bu geceden sonra Ghost sonsuza kadar gitti.
- Para sempre? Depois desta noite, o Ghost acabou de vez.
Ama hiçbir şey sonsuza kadar sürmez.
Mas nada dura para sempre.
Yedi adımın altıncısını seninle atıyorum müstakbel karım. Sonsuza kadar birlikte olma sözü ile.
Dou o sexto dos sete passos contigo, minha futura esposa, e prometo ser o teu eterno companheiro.
Yaşlı Locke sonsuza kadar tek başına koşamaz değil mi?
Bem, o velho Locke não pode dirigir a unidade para sempre, pode?
Peki ya duygularımızı gerçekten sonsuza kadar inkar edebilir miyiz?
Mas podemos realmente negar as nossas emoções para sempre?
Sonsuza kadar minnettarım.
E eu estou-te eternamente grato.
Sonsuza kadar uyuyamayacakmışım gibi hissediyorum.
Sinto-me como se não dormisse à uma eternidade.
Ruhları bizi besleyecek sonsuza kadar.
As suas almãs alimentar-nos-ão até ao final dos tempos.
Sonsuza kadar bundan kaçamazsın, biliyorsun.
- Olá, vemo-nos lá dentro.
Sonsuza kadar bekleyemem.
Não vou esperar para sempre.
Şimdi ve sonsuza kadar, bu senin artık bir parçan.
Faz parte de ti agora, para sempre.
Büyük güce sahip bir yaratık. Sonsuza kadar lanetli.
Uma criatura de grande poder, amaldiçoada para sempre.
Sonsuza kadar saklanamazsın!
Não te podes esconder de mim para sempre!
Ama Dahlia yüzünden sonsuza kadar yalnız olacağım.
Mas por causa dela, vou ficar sozinha para sempre.
Esther, birlikte sonsuza kadar yaşayabiliriz.
Juntas, Esther, podemos viver para sempre.
Öldüğüm günü bekliyorsun ki Hayley'nin yanındaki sonsoz yeri kapasın. Ama beni öldürürsen onu sonsuza kadar kaybedersin.
Estás à espera que eu morra, para que possas ocupar o lugar ao lado da Hayley, e se me matares, perdê-la para sempre.
Annem senin gardiyanın değil ve bu sonsuza kadar sürmeyecek.
Ela não é a tua carcereira e isto não é para sempre.
Eğer ailenin lideri ailenin onurunu koruyamıyorsa.. .. sonsuza kadar orayı terk eder.
Se o líder da família não pode restaurar a honra deles, então, ele deve partir, para sempre.
Onu seviyorum ve sonsuza kadar onunla birlikte olmak istiyorum.
E eu amo-o e quero estar com ele para sempre.
Sherwood Ormanında bir yıl kanun kaçağı olmayı sonsuza kadar Amerika Başkanı olmaya tercih ederim.
Prefiro ser fora-da-lei, por um ano, na Floresta de Sherwood, do que presidente dos Estados Unidos para sempre. É o tesouro de Murrel.
Bana diyor ki tüm gün boyunca yaptığın tek şey arp çalmak, oturmak ve şarkı söylemek. Sonsuza kadar.
Diz-me que, tudo o que fazes todo o dia, é tocar harpa, ficar sentado e cantar, por toda a eternidade.
Bana uygun olan kadın sonsuza kadar gitmişti.
A mulher com quem eu devia ficar... partiu para sempre.
Sonsuza kadar sürmez dediler ama bak 33 yıldır evliyiz.
Disseram que não durava. E aqui estamos, 33 anos depois!
Bu yüzden şimdi sonsuza kadar dünya üzerinde dolaşıp çocuklarını arıyormuş.
Agora ela vagueia pela terra eternamente, à procura dos seus filhos.
Sonra da sonsuza kadar senin tasmana sahip olur.
E depois tem-no na mão para sempre.
Merkezim her zaman, ve sonsuza kadar berbat bit acı içinde, meraklı, vahşi ir acı, dünyanın içerdiklerinin ötesinde bir şey arayan bir acı.
"O centro de mim é sempre e eternamente uma terrível dor, " uma curiosa dor selvagem, " uma procura por algo
Bana göre sanki sonsuza kadar.
Digo-o como se fosse uma eternidade.
Bizi şeytandan koru, günahtan uzak tut şimdi ve sonsuza kadar.
E não nos deixeis cair em tentação, mas livrai-nos do mal. Agora e para sempre.
Bu sefer ciddi bir kavga edin. Onu sonsuza kadar terk et.
Desta vez discute a sério e deixa-o de vez.
- Düşün bir ama. O kırmızı başlığı takmak isteyenler olduğu sürece bu çete hareketi sonsuza kadar sürebilir.
Desde que haja alguém disposto a usar o capuz vermelho, este bando pode durar para sempre.
- Sonsuza kadar yaşamayacağım Yat-Sen.
Não viverei para sempre, Yat-Sen.
Orada sonsuza kadar kalmanı istemezdim.
Não quereria que ficasses lá para sempre.
- Kimsenin şansı sonsuza kadar sürmez.
Ninguém tem sorte para sempre.
Sonsuza kadar koşamam.
Não posso correr para sempre!
Aşık olduğun zaman, sonsuza kadar birlikte olacağını düşünürsün.
Eu percebo. Apaixonados, pensamos que estamos ligados para sempre.
Sen dedi ben kurban yaparsanız, Karşılığında, Sonsuza kadar yaşamak istiyorum
Tu disseste que, se eu fizesse um sacrifício, em troca, poderia viver para sempre.
Sonsuza kadar.
Para sempre.