Sonuç traduction Portugais
6,519 traduction parallèle
Sonuç iyi olmadı.
Não acabou bem.
Tam olarak bir sonuç bulamadık.
Não houve correspondência. Não exactamente.
Bu tür şiddete asla tolerans göstermeyeceğim, sonuç ne olursa olsun.
Não tolerarei este tipo de violência, seja qual for o propósito.
- Sonuç ortada.
- Vedes os resultados.
Saray da bir ihtiyaç sonuç olarak.
É da Corte que preciso de refúgio.
Bu tıbbi tedavinin bir sonuç olmadığını belirtmek isterim.
Quero deixar claro que este remédio não é a cura.
Kiralık katile yerleştirdiğin izleme cihazından sonuç var mı?
O localizador que colocaste no homem dele, não conduziu a nada?
Eminim Octol laboratuarından bu sonuç gelecek.
Aposto que vai voltar do laboratório como Octol.
Şüphelerim var aslında, fakat sonuç olarak, tüm testlerimi geçtiniz.
Eu acredito que nós tenhamos satisfeito as suas expectativas? Eu confesso, eu tinhas as minhas dúvidas, mas no fim, vocês passaram em todos os meus testes.
Çok sayıda vurmalı aynı anda ve uyum içinde çalınca sonuç... hipnotik oluyor.
Quando um sem-número de baterias são tocadas ao mesmo tempo em uníssono, torna-se... hipnótico.
Haklarımı her zaman korudum. Bu da şimdiye kadar gayet iyi sonuç verdi.
Aguentei a minha posição, e correu muito bem para mim.
Yüz taramanın sonuç vermemesinin bir sebebi varmış.
O reconhecimento facial não deu nada por um motivo.
Buna ipin bağlı olduğu yüksekliği de ekleyecek olursak ki ben bu fotoğraftan bir sonuç çıkardım. Jacob'ın katilinin boyunu, o zamanda yaşayan erkeklerin ortalama boy ve kanat genişliğine dayanarak, hesaplayabildim.
Se adicionares isso, à altura, à qual a corda foi amarrada, no que pude deduzir pela fotografia, calculei a altura do assassino do Jacob com base na altura média e envergadura dos homens adultos que viviam naquele tempo.
Nihai bir sonuç çıkarabilmem için bir örneğe ihtiyacım olacak.
Vou precisar de uma amostra para ter um resultado conclusivo.
Bilirsin, garip olan eğer senin ve benim güzel yüzlerimiz kanla kaplanıp betona bastırılırsa ortaya çıkan sonuç bazı yerlerde kan varken bazı yerlerde olmayacağıdır.
Sabes, o estranho é, que se tu ou eu tivéssemos os nossos adoráveis rostos, manchados de sangue e forçados contra o alcatrão, a impressão resultante seria mais ousada em algumas áreas - mas não em outras.
- Buluşmanızdan faydalı bir sonuç çıkmaz.
Nada de bom pode vir dessa conversa, Mark.
Düzeni sağlamak için, bir kaç kişi öldürdün ama sonuç olarak işe yaradı.
Partistes alguns crânios... Um método doloroso de impor a ordem, mas que resultou.
Rus Maliye Bakanı ile mi görüştün, sonuç?
Encontraste-te com o Ministro das Finanças Russo?
Sonuç, onun sonu oldu.
- Com que finalidade? - O teu fim.
Beklediğim bir sonuç değildi, hayır.
Não foi bem assim que eu previ.
Pekala, sonuç ne olacak...
Surpresa!
A.D.A'yla konuştum sonuç kesin gibi duruyor.
Falei com a Procuradoria. Parece que conseguimos. Óptimo.
Rüzgar, uçurtmaya yeterli süratle çarpmıyor. Bu da ön yüzde zayıf bir basınç yaratıyor ve sonuç olarak yerçekimine karşı koyacak gerekli kaldırma kuvvetini üretilmiyor.
O vento não está a gerar velocidade suficiente, produzindo uma pressão não substancial no papagaio de papel, logo, não há impulso para contrabalançar a gravidade.
Bakanın sorgusunda bir sonuç var mı diye bakacağım.
Vou ver se há progressos com o ministro.
Ben dedim. Onun gitmesine izin vermeyelim dedim ama beni kimse dinlemiyor ve işte size sonuç.
Eu disse que não deveríamos tê-lo deixado ir, mas ninguém escutou e isto aconteceu.
Tek kesin sonuç alacağımız jüri üyesini odaya aldılar.
Levaram o nosso único jurado para o gabinete do juiz.
Pekala, deliliğin tanımını yaparsak, delilik aynı şeyleri tekrar tekrar yapıp farklı bir sonuç olacak diye beklemektir.
A boa definição de insanidade é fazer a mesma coisa várias vezes e esperar um resultado diferente.
Yani ilk başta 3.sınıfların mezuniyetine gitti ama sonuç olarak doğru odayı buldu.
Ele enganou-se no lugar, mas acabou por nos encontrar.
Hemen sonuç kısmına atlama.
- Não avances demasiado.
Sonuç olarak da zafer bize düştü.
E, para concluir, a vitória foi nossa.
Sonuç belli mi?
Já os têm?
Patronum mektupun kopyasını aldı.. ve alsana sonuç.
O meu chefe leu a carta e vão haver consequências.
- Sonuç?
- E?
FBI sonuç istiyor.
O FBI quer resultados.
Onlara sonuç sunduk.
Nós demos-lhes resultados.
Babam ve gemi sahipleriyle görüştükten sonra öğrendiğime göre tam açıklamanın bir sonuç doğuracağı ortada.
E, tendo discutido isto com os donos do navio e... com o meu pai, é claro que a divulgação completa terá ramificações...
- Sonuç aynı. - Lanet olsun!
- O resultado mantém-se.
Bundan sonuç alamadığında el ve ayaklardaki kan akışını azaltır.
Quando isto falha, vai diminuir o fluxo de sangue para as extremidades.
Sonuç olarak, vefatı bende tatmin veya son bulmuşluk hissi yaratmadı.
No final, a morte dele não me trouxe satisfação, apaziguamento.
Sonuç : Penguen gerçek suç saçmalığı istemiyor. Söylemiştim.
Em suma, a Penguin não quer a treta do crime real, como te disse.
Sonuç, vajinal yenileme ameliyatı.
Tiveram de me fazer um rejuvenescimento vaginal.
- Evet. Ne sonuç çıkardınız?
- Sim, que seguimento está a dar-se a isso?
Köşe yazısı işte. Aklınızda ne gibi bir sonuç vardı?
É uma crónica, que tipo de seguimento sugere?
Sonuç olarak size ne gerekiyorsa sağlayabilirim.
Como resultado, posso proporcionar-lhe o que necessita.
Sonuç olarak ne diyorsunuz?
O que quer isso dizer, exactamente?
Sınırsız sayıda olasılık, sınırsız sayıda seçim ve sınırsız sayıda sonuç.
Um número infinito de possibilidades, um número infinito de escolhas, um número infinito de resultados.
Ben % 65 ile 70 arası bir sonuç çıkardım.
Já calculei em 65 a 75.
Sonuç olarak yardımım hoşunuza gitmedi?
Então, não gostas da minha ajuda?
Kafadan problemli olduğunu hatırlıyormusun, Sonuç olarak cevaplamalıyım.
Lembras-te, ele tem problemas de cabeça então tenho que responder.
Ama CIA Müdürü Hunley'in dile getirdiği olaylar sonuç odaklı çalışıp tehlikeyi göze almayı ve protokollerin ihlal edilmesini gösteriyor.
Mas os eventos relatados pelo Director da CIA Hunley também mostram um padrão de uma diplomacia arriscada e um total desrespeito por protocolos.
- Yani sonuç?
- E o resultado?