Spartacus traduction Portugais
866 traduction parallèle
İşte o yüzyılda... Fethedilmiş Yunan eyaleti Trakya'da... cahil bir köle kadın Spartacus adını verdiği... bir oğlan doğurarak sahibinin servetini biraz daha artırdı.
Nesse mesmo século... na província grega da Trácia, já conquistada,... uma escrava analfabeta fez aumentar a riqueza do seu amo... dando à luz um filho a quem deu o nome de Spartacus.
Kalk, Spartacus, Trakyalı köpek seni!
Levanta-te, Spartacus, seu cão da Trácia!
Gene Spartacus mu?
Outra vez o Spartacus?
Ağzını aç, Spartacus!
Abre a boca, Spartacus!
- Hayır, hayır. Spartacus.
Spartacus.
İşte şimdi var, Spartacus.
Agora tens uma, Spartacus.
Cesaretini kıza sakla, Spartacus.
Utilize a tua coragem para a garota, Spartacus.
Hayvan olmayabilirsin, Spartacus... ama bu zavallı gösterin, adam olabileceğin konusunda... bana pek umut vermiyor.
Podes não ser um animal, Spartacus... mas este lamentável espectáculo dá-me muito pouca esperança... de que algum dia venhas a ser um homem.
Spartacus, niçin o kıza bakıyorsun?
Spartacus, porque é que estás a olhar para aquela rapariga?
İyi dinlenmeler, Spartacus.
Uma noite bem descansada, Spartacus.
Spartacus, ölümüne dövüş olacak.
Spartacus, vai haver um combate até à morte.
Son defa bir bak, Spartacus.
Olha-a pela última vez, Spartacus.
- Spartacus haklı!
- Spartacus tem razão!
Seni seviyorum, Spartacus.
Amo-te, Spartacus.
Şimdi ise Spartacus'la birlikte insanları yataklarında boğazlıyor.
Agora, ela anda por aí com Spartacus, matando pessoas ainda na cama.
Spartacus'u görmek istiyorum.
Quero ver Spartacus.
Spartacus benim.
Sou Spartacus.
"İtalyan kölelerinin Spartacus adlı generaline... gönderen lbar M'hali, Delos adasının Kilikyalı valisi".
"Para o general dos escravos italianos, de nome Spartacus..." de Ibar Mhali, governador cílice da ilha de Delfios.
Spartacus, o korsan doğru söylüyordu.
Spartacus, o pirata tinha razão.
Sanırım ona Spartacus diyorlardı.
Acho que lhe chamaram
- Spartacus, beni korkuttun!
- Spartacus, assustaste-me!
Spartacus, Antoninus'un söylediği şarkıyı hatırlamaya çalışıyordum.
Spartacus, estou tentando lembrar-me do poema que Antoninus declamou.
Spartacus, bırak beni.
Spartacus, ponha-me no chão.
Eskisinden farklı değilim, Spartacus.
Eu continuo exactamente a mesma que sempre fui, Spartacus.
Korsanlar Mısır'dan tahıl ikmalini kestiler... ve Spartacus tüm Güney İtalya'da ticareti yağmalıyor.
Os piratas interceptaram o nosso fornecimento de cereais do Egipto... e Spartacus está saqueando o comércio de todo o Sul de Itália.
Caesar'ın garnizon komutanı olarak aslen atanmasını onaylamak... ve Spartacus'u Metapontum şehrinde yakalayıp yok etmek üzere... iki lejyonu görevlendirmek!
Confirmar César como comandante permanente da guarnição... e mandar duas legiões... para interceptar e destruir Spartacus na cidade de Metapontum!
Bu Spartacus nasıl olur da bir orduyu yedi ayda eğitebilir?
Como é que esse Spartacus treina um exército em sete meses?
- Spartacus şimdi nerede?
- Onde está Spartacus agora?
Benim yerimde olsaydın, Spartacus'a karşı komutayı kabul eder miydin?
No meu lugar, punhas-te em campo contra Spartacus?
Senato bütün gün şu Spartacus hakkında toplantı yaptı.
O senado tem estado reunido todo o dia, por causa da questão do Spartacus.
Eğer Spartacus hakkında bir şey yapılmazsa, senato değişecek,
Se não se fizer nada sobre Spartacus, o senado muda.
Ama bu, her şey gibi, Spartacus'un hangi yana sıçrayacağına bağlı.
Mas isso, como tudo mais, depende do que Spartacus fizer.
Spartacus'un İtalya'dan kaçması için düzenlemeler yaptım.
Arranjamos forma de Spartacus fugir de Itália.
Spartacus ve kölelerini İtalya'dan taşırlarsa... müdahale etmeyeceğimize dair söz verdim.
Garanti-lhes que não interferíamos... se eles transportassem Spartacus e os seus escravos para fora de Itália.
Marco, Spartacus'a haber götür.
Marco, volta a Spartacus.
Spartacus, Brundusium'un liman bölgesinde ambarlar var... ama bütün filoyu beslemeye yeterli değil.
Spartacus, na zona do porto, em Brundusium, há armazéns de alimentos... mas não chegam para abastecer toda a frota.
Uygun göreceğiniz cezayı uygulamanız için... Spartacus'un canlı bedenini vaat ediyorum.
Prometo o corpo de Spartacus com vida... para o castigo que julgardes apropriado.
Korkarım Spartacus planlarımızla fazla yakından ilgileniyor.
Spartacus está muito interessado nos nossos planos.
Spartacus haklı olarak peşindeki Pompey ve Lucullus'un ordularıyla... arayı açtığını düşünüyor.
Spartacus tem todas as razoes para crer que se afastou... dos exércitos de Pompeu e de Lucullus, que o perseguiam.
Ben Spartacus'u istiyorum.
Ando atrás de Spartacus.
Bununla beraber, bu seferin tek hedefi Spartacus'u öldürmek değildir.
Mas esta campanha não é só para matar Spartacus.
Spartacus efsanesine son vermektir.
É para matar a lenda de Spartacus.
Spartacus bir zamanlar senin himayende eğitilmiş.
informaram-me de... que Spartacus treinou, em tempos, na tua escola.
Spartacus'un eşkali.
uma descrição física de Spartacus.
- Rakibi Spartacus muydu?
- Spartacus era o adversário?
Bunun karşılığında, muharebenin sonuna kadar burada bizimle kalacak... Spartacus'u teşhis etmek için bana yardım edeceksin.
Em troca, ficas aqui connosco até a batalha terminar... e ajudas-me a identificar Spartacus.
Değerli, daima muzaffer Marcus Licinius Crassus... ya savaş alanını geçip sizi aramaya gelen... Spartacus olursa?
Meu estimado conquistador e se for Spartacus a cruzar o campo de batalha... e a olhar para ti?
Sensiz yaşayamam, Spartacus!
Não posso viver sem ti, Spartacus.
Fakat, Spartacus adlı kölenin... cesedini veya canlı olarak kendisini... teşhis etmeniz şartıyla korkunç çarmıha germe cezası uygulanmayacak.
Mas a terrível pena da crucificação... só foi posta de lado... sob a condição única de identificarem o corpo... ou a pessoa em vida do escravo chamado Spartacus.
- Spartacus benim!
- Eu sou Spartacus!
Dün gece sen bana Spartacus'u vaat ettin!
Ontem à noite, prometeste-me Spartacus!