Söylüyor traduction Portugais
28,427 traduction parallèle
Mecbur kalmadığım sürece hastanın karnını koridorda açmazdım ama Warren başka şansı olmadığını söylüyor.
Eu decerto não a teria aberto num corredor, se não tivesse de o fazer, mas o Warren está a dizer que não teve alternativa.
Sizce yalan söylüyor mu?
E acham que ele estava a mentir?
Edwards bundan hoşlandığınızı söylüyor.
A Edwards disse que gostava disso.
O halde GPS izleyici neden hâlâ otobüste olduğunu söylüyor?
Então porque indica o sinal de GPS que ainda está no autocarro?
Çığlık atmamamı söylüyor.
Disse para não gritar.
Unutma, mektup kendi rızanla gitmen gerektiğini söylüyor.
Lembra-te : segundo a carta, tens de ir de livre vontade.
Kahvaltıda salata yiyen adam söylüyor.
Diz o tipo que come salada ao pequeno-almoço.
Bunu da Texas'ı yakacak kadar mühimmat taşıyan adam söylüyor.
Diz o homem da lei com artilharia suficiente para explodir o Texas.
- Çok daha iyi olmuşluğum var, efendim. Ama menajerim geri döndüğümde Kilimanjaro dağı'na bile tırmanabileceğimi söylüyor.
Já estive melhor mas o meu agente diz que, quando voltar, conseguirei subir o Monte Quilimanjaro.
Ricky onun en iyisi olduğunu söylüyor.
O Ricky diz que é o melhor.
Tyrod Taylor NFL'i dağıtıyor ve TTD siyahi oyunkurucuları sevmediğini söylüyor.
O Tyrod Taylor tem sido a revelação da NFL e o TTD está a dizer que não gosta de um quarterback negro.
Sonsuz bilgeliğiyle, artık bunu yapmanızı yasakladığını söylüyor.
Bem, na sua infinita sabedoria, ele disse que agora vocês estão proibidos.
Ama herkes çok benzediğimizi, ikiz gibi olduğumuzu söylüyor, ben de üzerinde durmadım.
Mas toda a gente diz que somos sósias, e que somos exactamente iguais, por isso eu deixei estar.
- Demek herkes böyle söylüyor.
- As pessoas dizem isso? - Sim.
Evet, ne zaman seks yapmam gerektiğini söylüyor.
Sim. Diz-me quando devo ter sexo.
Doğru söylüyor.
Ele tem razão.
İnançlarıma göre, Tight çok uygun bulduğum bir ürün değil çünkü zinaya teşvik ediyor. Ayrıca dolaylı yoldan eşcinselliğin normal olduğunu söylüyor.
Devido à minha fé, o Tight não é um produto que apoio porque incentiva o sexo antes do casamento e subtilmente dá a entender que a sodomia é aceitável.
Muhtemel bir sebep göstermemiz gerektiğini söylüyor.
Diz que ainda precisamos de uma causa provável.
Çevredeki herkesi tehlikeye attığınızı söylüyor.
- Que põe em risco todos à sua volta.
- Kaptan, adada başka bir fabrika daha olduğunu söylüyor.
Capitão, ela diz que existe outra fábrica na ilha.
Arama senin telefonundan yapılmış ve ses tanıma da sen olduğunu söylüyor.
A chamada foi rastreada até ao seu telemóvel e o reconhecimento de voz diz que é o senhor.
Evet. Tina halam hemen olması gerektiğini söylüyor.
A tia Tina diz que isso tinha que ser agora.
Peng'i alaşağı edebilsek bile bölgeyi terk ettiğimizde başka birisinin yükselip onun yerini almayacağını kim söylüyor?
Mesmo que consigamos eliminar o Peng, o que é que irá impedir que outro assuma o seu lugar no momento que abandonarmos esta região?
Sadece aracılık payı olduğunu söylüyor.
Ele está a dizer que aquilo foi só uma caução.
Kardeş kadar yakınlarsa, ki öyle söylüyor, belinde sorun olduğunu bilmesi gerekir.
- Ele não podia tê-lo feito. - Exato. Se fossem tão unidos como o Henry disse, ele saberia do problema de costas.
- Yalan söylüyor.
- Comprometeste a investigação.
Winchesterlar senin yıkımdan ibaret olduğunu söylüyor.
Os Winchesters dizem que tu és toda pela destruição.
İçimden bir ses ortak olarak çok iyi işler başarabileceğimizi söylüyor.
Sinto que trabalharíamos muito bem juntos, como parceiros.
Adli tabip gece 8 : 00 ile 11 : 00 arasında Öldüğünü söylüyor.
A médica legista coloca a hora da morte entre as 20h e as 23h.
General, doğru mu söylüyor?
General, concorda?
Halifelik yönetim istediğini söylüyor ama beceremiyorlar.
O Califado diz que quer governar, mas não é capaz.
Koridorda koşarken, oyun oynarken... Molly yavaş olmalarını söylüyor.
A correr pela casa, a brincar, a Molly diz-lhes para terem calma.
Seçimi Fauzi Nidal'in kazanacağını söylüyor. Ben de onu kovdum.
Que vou perder para o Fauzi Nidal, enviei-o para casa.
- Evet ama yalan söylüyor!
Mas mente.
Şimdi aynı şeyleri benim için söylüyor.
Agora, diz o mesmo de mim.
Bizim Karla doğruyu söylüyor.
A Karla está a dizer a verdade.
Nerdesin? Hayatımın kaybolan parçalarını birleştirmeye çalışıyorum ama içimden bir ses senin onu bozmak üzere olduğunu söylüyor.
A tentar juntar os cacos da minha vida partida e algo me diz que me vais interromper.
Herkes takıntılı olduğumu ve peşini bırakmadığımı söylüyor ama bu bana neyi hatırlatıyor biliyor musun?
Disseram que eu estava obcecado, e que não esquecia o assunto. Mas sabes de que é que isso me fez lembrar?
Bu arada eski yaşlı grupların şarkılarını söylüyor.
Certo, e também canta... Tipo velhas canções populares.
Doğru söylüyor.
Ele não está errado.
Elinde video olduğunu söylüyor.
Ele diz que tem um vídeo.
Kimin ne dediği umrumda değil bunu senin partnerin söylüyor.
Não quero saber do que qualquer outro está a dizer, isto veio da minha parceira.
Giydiğin Cartier tam tersini söylüyor.
Esse Cartier que usas diz-me o contrário.
Ellis iş arkadaşına polislerden bıktığını söylüyor... -... bu kadar mı?
O Ellis disse ao seu colega de trabalho que odiava os polícias
Aslında doğru söylüyor.
Na verdade, ele tem razão.
Yalan söylüyor.
Ela está a mentir.
Bence doğruyu söylüyor.
Acho que ela está a dizer a verdade.
Yalan söylüyor!
É mentiua.
İçimden bir ses hala kızgın olduğunu söylüyor.
Sabes... algo me diz que ainda estás aborrecida.
Doğruyu söylüyor, atarken ben gördüm.
Ele está a dizer a verdade.
Halkımıza burayı boşaltmalarını söylüyor.
Diz ao nosso povo para sair.