Sözler traduction Portugais
2,400 traduction parallèle
İkincisi... Kendi arazi araçlarını egzozdan döllemeye çalışan köylü ailelerin sana övgü dolu sözler çığırmasına alışmış olduğuna eminim.
Segundo, tenho a certeza que está acostumada com pais velhos a atirar-se a si enquanto tentam encher os canos dos seus veículos velhos.
Bu kendi güçlerini bile kavrayamamış biri için sert sözler.
Palavras bem fortes de alguém que nem sequer consegue compreender os próprios poderes.
Ama sahte sözler vermek istemiyorum.
Mas não quero fazer promessas em vão.
Eğer robocinsel evliliği yasalaşırsa çocuklarımızın başına gelecek korkunç şeyleri bir düşünün sonra da hiç düşünmememiz bile gereken sözler için söylediklerimizi düşünün.
Se o casamento robosexual for legalizado, imagine as coisas terríveis que podem acontecer aos nossos filhos, depois imagine que dissemos essas coisas, uma vez que não conseguimos pensar em nenhuma.
Bill Shatner'ın bana borcunu neden vermediğini açıklamasından beri böylesine dokunaklı sözler duymamıştım.
Já não ouvia um discurso tão eloquente desde que o Bill Shatner me explicou porque não me podia pagar.
Sözler eylemlere giden yolda atılan ilk adımlardır!
As palavras são o primeiro passo na caminhada para a acção.
Elimde kimsenin duymadığı yepyeni sözler var
Tenho material novo. Coisas inéditas.
Serena bugün içinde senin olmadığın sözler verdi.
A Serena fez umas certas promessas hoje que não te incluem.
Yani şimdi Blair'e verdiğin sözler, benimle olan anlaşmandan daha mı önemli?
Agora as tuas promessas com a Blair têm mais importância do que o nosso pacto?
Hep tutmak istemediğim sözler veriyor.
Sempre a fazer promessas que não quero cumprir.
- Sözler veriyor.
- Anda a fazer promessas.
- Evet, uydurma sözler besbelli.
- Palavras inventadas, obviamente.
Onun tarafından böyle ikna edici sözler duymamıştım daha önce.
Nunca ouvi tanta convicção proactiva da parte dela.
Ve tutamayacağın sözler vermek yok.
- E não prometas o que não cumpres.
Birbirimize karşı kötü sözler söylediğimizi duymuş olabilirsiniz. Ama olay daha ileriye gitmedi.
Mas o quer que tenha ouvido sobre trocas de palavras mais azedas nada tem a ver com o que aconteceu.
Acı sözler, ama olan bu.
Palavras duras, mas é o que é.
Peki siz onu nasıI motive edeceksiniz... nazik sözler ve sıcak bir fincan çayla mı?
E como vai motivá-lo... Palavras gentis e uma xícara quente de chá?
Ağlamak, bağırmak ve hepsi hakkında kötü sözler etmek için beş dakikan var.
Tens 5 minutos para chorar e berrar e lhes chamares todos os nomes possíveis.
"Son sözler" demek.
Significa as "últimas palavra".
Ve tarihte ilk defa bu sözler gerçekten doğru.
E pela primeira vez na história, essas palavras são realmente verdade.
Davranışları hakkındaki bu sözler yeminli ifadeler mi?
E são afirmações fidedignas?
Sözler.
Palavras.
Ünlü son sözler.
- Oxalá não te enganes.
Yoksa meşhur sözler değerini yitirir.
O resto é contigo.
Samimi ve kalpten gelen sözler...
Promessas sinceras, de coração.
Bu kruvasanların içlerinde bilgelik dolu sözler yazılıdır.
Estes croissants tem frases de sabedoria lá dentro.
Adresini buldum, evine gittim ve ona içinde özlü sözler olan kruvasanlardan götürdüm, şansımı denedim ve gözlerindeki bakışı gördüm ve sanırım ona sattım.
Encontrei o endereço dela e fui lá. Levei croissants líricos e arrisquei. E vi o olhar dela e acho que consegui convencê-la.
Albay Kaddafi bana bir takım sözler vermişti.
O coronel Kadhafi fez-me várias promessas.
Sizin de bir sürü sözler verdiğinizi anımsıyorum.
Imagino que também lhe tenha feito muitas promessas.
Böyle bir durumda, Prens'in kontrolü ve vasiliğinin sizde olacağını da söylemiş olabilirsiniz. Ya da bu manaya gelen sözler?
Ou seja, alguma vez dissestes que em tal caso, vós teríeis total controlo sobre ele?
Şimdiyse bana bir köle muamelesi yapıyor kaba ve saygısızca davranıyor tasarımlarımla ilgili kırıcı sözler söylüyor.
Agora ela trata-me como um escravo. Mal-educados, depreciativos, comentários pejorativos sobre o meu trabalho.
Her neyse, madem bu kadar zamandır buradasınız,... herhalde bilgece sözler duymak istersiniz ;
Enfim, se ficou por aqui tanto tempo, você talvez queira algumas
Yani araya mümkün olduğunca "yaa!", "sahi mi?" gibi sözler koy.
Então manda um "Uhum" e "Sério?" o máximo possível.
Benim verdiğim türden sözler veren.
Aqueles que fizeram a mesma promessa que eu.
Sana söylediği son sözler, "Beni rahat bırak," "Beni rahat bırak, beni rahat bırak.", tabii yüksek sesle.
As últimas palavras que te disse foram : "Deixa-me em paz, deixa-me em paz, deixa-me em paz", só que mais alto. Desvia o olhar.
Tutamayacağın sözler vermemelisin.
Não deves prometer o que não podes.
Geri alamayacağım sözler söylememeye çalışıyorum.
Estou a tentar não dizer coisas de que me arrependa.
- Geri alamayacağım sözler söylememeye çalışıyorum.
Estou a tentar não dizer coisas de que me arrependa.
Dediğim gibi... Geri alamayacağım sözler söylememeye çalışıyordum.
Avisei-te que não queria dizer nada de que me arrependesse.
Seninle dolu bir gece - Genç ve özgür biri - Bunlar eski sözler ama her zaman doğru
O meu bando de bêbados, o meu covil de devassos, as minhas piadas sujas, os meus beberrões, os meus filhos da puta passam as vidas na minha hospedaria.
Alain Boublil ve Claude-Michel Schönberg gösteriyi hazırladı, ve muhteşem sözler de Herbert Kretzmer'den geldi.
- Por que é que eu me lamento do impossível? - Um olhar e eu soube! - Eu soube, também!
Bana ağzımın bacaklarımın kaldıramayacağı sözler verdiğini mi söylüyorsun?
Estás a dizer que a minha boca faz promessas que as minhas pernas não conseguem cumprir?
Çok sık kullandığın sözler için yani.
Para aquelas que usas muito.
- Bu sözler...?
- Isso não é...?
Andy'nin tavan arasıyla ilgili söylediğim kötü sözler var ya.
Sabem todas aquelas coisas más que disse do sótão do Andy...
Bilgece sözler, kardeşim.
Sabias palavras, irmaozinho.
Sözler, Alamut kılıçlarını kuşanan düşmanlarımızı durdurmaya yetmeyecek.
Palavras nao deterao os inimigos se possuirem armas de Alamut.
Kılıcım gırtlağındayken dokunaklı sözler.
Palavras comoventes com minha espada em sua garganta.
Albus Dumbledore'un ikimize söylediği son sözler neydi?
Quais foram as últimas palavras que o Albus Dumbledore nos disse aos dois?
Askerleri motive etmek için güzel sözler ama bir ülkeyi idare etmek için değil.
Belas palavras para reunir as tropas, mas não para conduzir uma nação.
Bazen Clark sözler en büyük silah oluyor.
Às vezes, Clark, as palavras são a melhor arma.