Süper traduction Portugais
13,705 traduction parallèle
Ördeklerse süper ama kimse bunu anlamıyor.
Os patos são espetaculares e ninguém se apercebe.
Of be Frosty, süper bir şey bu.
Caramba, Frosty, é mesmo boa!
Bu süper arabalardan bir tane de ben istiyorum.
Quero um destes super carros.
- Buna uygun süper bir şaka var. - Öyle mi?
Isto deve ser uma valente piada.
Favori süper kahramanın kim?
Quem é o teu super-herói favorito?
Süper güçlerini nasıl kazandı biliyor musun?
Sabes como é que ele tem superpoderes?
Senin de süper güçlerin olduğunu biliyor muydun?
Sabias que tu também tens um superpoder?
Süper güçlerini unutma, tamam mı?
Lembra-te do teu superpoder, está bem?
Sen süper kahramansın, hatırladın mı?
És um super-herói, lembras-te?
Süper kahramanlar öyle yapar, değil mi?
É isto que os super-heróis fazem, certo?
Ve süper güçleri bile yoktu, o harika motoru saymazsak tabii.
Evel Knievel fez uma fila de carros duas vezes maior e ele nem tem superpoderes, a menos que contes aquela moto excelente.
Eğer bunu yapmanı engellersem asla kendimi affedemem. Süper kahraman kocam benim.
Nunca me poderia perdoar se eu te afastasse disso, o meu marido, o super-herói.
Süper değil mi?
Não é fantástico?
Neredeyse 30 % kadar. Süper.
Mais uns 30 %.
- İkisi beraber... - Süper yiyecek kombinasyonunu oluşturuyor! Evet kanka.
- "Tudo junto fica..." - "Uma verdadeira iguaria." Sim, sou eu.
- Süper.
- Ótimo.
Yanımdaki süper zengin çocuk vardı ya. - Evet.
O miúdo podre de rico que esteve aqui no outro dia.
Evet, süper olur.
Sim, seria ótimo. Para o Topher, não para...
- Aşırı süper zengin gazilyoner.
- O tipo das tecnologias podre de rico...
Süper!
Ótimo.
Ağır ol biraz süper polis.
Espere aí, super polícia.
Süper ya.
É hilariante.
Süper güçlerimiz varmış gibi düşün, oldu mu?
Muita fixe poder-mos ter os nossos super poderes, huh?
İnsanların süper güçlerimizi bilmedikleri bir yer bulmaya çalışacağız.
Vou ver se acho um sitio fixe para morar-mos Onde as pessoas nao percebam o nosso super poder.
- Süper güçlü biri olmuş.
- Dá-lhe superforça.
Aynen öyle. Süper güçlü, süper hafif.
É muito forte e leve.
Pekala. Pekala. Genç bir kız olsam süper gizli erkek arkadaşımla gizlice nasıl konuşurdum?
Agora, se fosse uma adolescente, onde iria optar por esconder as minhas comunicações secretas com o meu namorado super secreto?
Gerçek arkadaşlarım bile diyor ki, " Toph, süper bir fikrim var.
Até os meus amigos a sério diziam : "Toph, tenho uma ideia fenomenal."
Süper birisi değil mi?
- Ele é fixe, não é?
- Süper. Teşekkürler.
- Ótimo, obrigada.
Görünüşe göre şu süper zengin elemanlardan birisiymiş.
Mas afinal é um miúdo podre de rico das tecnologias.
Süper ajans!
A superagente.
Benim için iyi bir şeyler söylerim demişti ki bu süper bir şey.
Disse que ia falar bem de mim, o que é bom.
Şu süper birliğine ne oldu?
O que aconteceu ao Clã fabuloso e maravilhoso?
Yani bildiğin bir süper güç yoksa oturup çeneni kapamalı ve onun işini yapmasına izin vermelisin.
Por isso, a não ser que tenhas o Todo-Poderoso no teu bolso de trás, sugiro que te sentes, que te cales, e que o deixes trabalhar.
Ben Angela Chen, büyük bir savaşın yapıldığı yerden canlı bildiriyorum. Adalet Birliği ve ancak süper kötüler olarak tanımlanabilecek bir grup arasında. Kendilerine Kıyamet Lejyonu diyorlar.
Daqui é Angela Chen diretamente do local de uma batalha massiva entre a Liga da Justiça e um grupo que só pode ser descrito como super vilões que se auto proclamam de Legião do Mal.
Süper.
- Boa.
- Kızın kalacak yere ihtiyacı vardı. - Süper.
- Ela precisava de um sítio onde ficar.
Süper.
Espetáculo.
Tamam, süper.
Ótimo.
Adaylığı kazanmak için yeterli değil ama Başkan Underwood'un kazanması süper delegelerden alacağı oylara bağlı.
Não foi o suficiente para ganhar a nomeação, mas, para vencer, o presidente ainda precisa destes superdelegados.
659 süper delegenin oyları henüz netleşmedi, yani Frank Underwood % 48'e düşüyor.
Ainda falta pesar 659 superdelegados, por isso Underwood baixa para 48 por cento.
Conway'in süper PAC'i başa baş giden tüm California Demokratlarını hedefliyor.
O super PAC do Conway está a atacar os democratas da Califórnia, é renhido.
Hayır, tehlikeli ve süper birşey.
- Não, acho perigoso e fixe.
Süper kupa 42.
A 42ª Super Bowl.
Cenazedeki olay, senin bodoslama girmen, süper kahramana dönüşmen?
Aquela coisa no funeral, intervires, agir como super-heróina?
Süper.
- Acabei de ferver uma chaleira. - Ótimo.
- Süper.
Óptimo.
- Arnold Palmer? - Evet, süper olur.
- Um Arnold Palmer?
- Süper.
- Boa.
- Süper olur.
- Ótimo, isso seria ótimo.