Sıkıca traduction Portugais
3,156 traduction parallèle
Avucuna sıkıca yerleştir fırlatırken bileğinden çıkart.
Acomoda na tua pata. Dobra o pulso quando lançares.
Milica henüz doğmuştu ve bizde misafir vardı, ve sıkıca anneme sarıldı.
A Milica tinha acabado de nascer e tínhamos visitas. E ele abraçava a mãe com força.
- Yarayı sıkıca sar.
- Amarra isso bem.
Tuttun mu sıkıca?
Estás a agarrar o atacador?
Sıkıca tutma.
Não segures com força demais.
Hayır, sıkıca tutmak zorunda.
Não, ele precisa segurar com força.
Ama o zamana kadar, üzgün olduğunda veya korktuğunda veya kendini yalnız hissettiğinde onu sıkıca kavramanı istiyorum.
Mas até lá... quero que segures com muita força nela quando estiveres triste... ou quando sentires medo, ou quando te sentires sozinha.
Yanaklarınızı sıkıca sarar.
Põe as tuas nádegas numas Beek.
Ve Sally'nin, İsa'ya sıkıca kendi tarafına aldığından beri geriye aile, evlilik ve duruşun kalıyor.
E já que a Sally tem Jesus ao seu lado, só sobra família e casamento.
Burası birbirine sıkıca bağlanmış bir topluluktur.
Esta é uma comunidade unida.
Yani, port folyomuzu sıkıca kontrol etmemize karşı,... siz bunu pek çok varlık yöneticisine açardınız.
Portanto, em vez de controlarem rigorosamente o nosso portefólio, iriam abri-lo para um número de gestores ativos.
Demirleri sıkıca tutuyor musunuz...
Está a captar a ironia...
Sıkıca bağla!
Aperte, aperte com força!
Sıkıca kavra ve öp.
Agarra a mulher e beija-a.
Sıkıca bağlı olduğundan emin misin?
Certifica-te que está bem presa.
Sıkıca.
Apertado.
Sıkıca tutulmuş.
Certo, ela foi obrigada.
Kıç kıça yatmaya sevmediğim için, dolayısıyla...
E não gosto de roçar o rabo com ele, por isso...
Gücenme ama senden buraya çok sık gelmemeni rica ediyorum.
Não leves a mal, mas... Queríamos pedir-te para não vires cá tantas vezes.
Ayrıca zihninizin ve bedeninizin, burada belirtildiği gibi yaratılış projesinin kurucusu Dr. Darius Sezar veya onunla aynı kıdemdeki bir ordu mensubu sizinle ilgili bir karar verene kadar buraya ait olacağınızı bilmelisiniz..
Também precisa entender que o seu corpo e mente vão-se tornar propriedade desta istalação até que esteja pronta para o serviço da Operação Gênesis do Dr. Darius Caesar ou apropriada no posto oficial ou brevemente operacional.
Ayrıca iki kız kardeşi, Luna ve Gloria Villaverde'yle yönettiği bir iş daha varmış.
E partilhava os negócios com as duas irmãs. Luna and Gloria Villaverde.
Ayrıca ikisinin de bunu görmek için ta Brooklyn'e gelmesi gururunu birazcık olsun okşamış olmalı.
Além disso, devias estar um pouco lisonjeada. Ambas vieram até a Brooklyn para conferir.
Göz çukuruna ponksiyon yapıldı,... ayrıca çenesinde kırıklar oluşmuş ve üç kaburgası kırılmış.
Perfurou o olho, fraturou-lhe o maxilar, partiu três costelas.
Mimi'nin ciddi bir sağlık sorununun olduğunu bilmeniz lazım. Ayrıca böylesi uygunsuz karşılamalara da ilgi duymamalısınız.
Deverias saber que a Mimi é portadora de uma doença de pele e que não deveria envolver-se em encontros irresponsáveis.
Çok sık gelirlerdi buraya.
Eles vinham cá muitas vezes.
Çok sık gelirlerdi buraya.
Eles vinham muitas vezes cá.
- Ne, sıkıldın mı yoksa?
Às vezes és cá uma chata!
Evet, Becky çalmış. Üstünü de aradık ayrıca olaydan bölge müdürünün de haberi var ve gerçekten çok uzun bir gün oldu.
Sim, a Becky roubou uma coisa, tivemos de a revistar sem roupa, o director regional está envolvido e foi um dia muito difícil.
Ayrıca kredili cep telefonu almış, bu yüzden onu bulmakta sıkıntı yaşıyorsunuz.
- E comprou um telemóvel pré-pago. É por isso que você está a ter dificuldades.
Akıllıca, ama biraz endişeliyim Westernler birazcık gündem dışında kaldı.
É inteligente, mas creio que o western já foi ultrapassado.
Ona beni çok sık görmeye geliyorsun dedim.
Olha, eu disse-lhe que ele vem cá ver-me muitas vezes.
Bak, bak, bak. Kızımız da buradaymış.
Ora, ora, cá está a nossa menina.
Ayrıca sıkıcı.
E da tua apatia.
Yalan sıkıp borulardan kaynaklandığını söyleyebilirdim ama kullandığım bir dolu ıslak temizlik bezi nedeniyle oldu.
Eu podia mentir, e dizia que são raízes a crescer nos canos, mas fui eu e meia dúzia de rapadas cá em baixo.
Lakin kulaklarını ellemiş. El uzatması için aşağıda inlememizi, kıvranışımızı, yakarışlarımızı duyabilsin diye.
Mas, ele deixou os ouvidos de Deus para que ele pudesse ouvir-nos cá em baixo quando estamos a chorar e a debater-nos e a orar pela sua ajuda.
Ayrıca şirketlerin, uzun ve kısa vadeli yatırım fonları açısından analizlerini yapıyoruz.
E analisamos a viabilidade de inclusão das empresas em fundos de investimento a longo e curto prazo.
Fazla içmeyi seviyorum, ayrıca öğleden sonraki planlarımı iptal edip uyumayı, aklı karışık şekilde uyanmayı...
Adoro beber demasiado, estragar os meus planos da tarde, dormir, acordar todo desorientado...
1.60 boy, yeşil gözler, açık ten, ayrıca saçları gerçekte çilek sarısı.
1,60 mt, olhos verdes, magra, e o cabelo dela é loiro morango.
Karısı buraya gelmesine izin vermiyormuş artık.
- A esposa dele já não o deixa vir cá.
Burada hâlâ bir işe yaradığımı kanıtlamaya çalışmaktan sıkıldım.
Farto de tentar provar que ainda valho algo cá dentro.
Ayrıca zemin atıkları ve kabuk parçaları içeren bir çok sıyrık ve yara var.
Também múltiplas lacerações e escoriações com resina de pinheiro e partículas de casca de árvore.
Ayrıca şu da çok yazık ki kimse kendi adına çalışan dengesiz bir adamı, başkalarına tehditler, lanetler savururken ve iki genç aptala sonunun kanlı biteceği belli olan laflar söylerken engel olmamış.
Também é uma maldita pena que ninguém tenha travado as suas ameaças e maldições ébrias, de inflamar dois tolos a cometer assassínio, o que era fácil de prever.
Eline şefin bıçağını son alışında güzel, beyaz bir kızın boğazını kestin desek daha doğru. Kendini o yüzden burada buldun.
Não, da última vez que encostaste uma faca à garganta de uma miúda branca vieste cá parar.
Fon talebinin yanında birde, Başkan Yardımcısının, 5 yıldan fazla süredir ülkede bulunan gayrimeşru göçmenlerin dokunulmazlık hakkına muhalif olacağına dair bir anlaşma önerebiliriz.
A propósito do pedido de financiamento, podemos garantir que a Vice será contra a permanência dos emigrantes ilegais que estejam cá há mais de 5 anos.
Ayrıca yeni kıyafetler, yeni bir saç kesimi ve sıradan bir dul görünümü lazım.
É isso, e novas roupas, novo corte de cabelo, e um jardim para divorciadas.
Ayrıca camı nokta zımba gibi bir şeyle kırmış.
Também partiu a janela com um punção.
Ayrıca hastamız eskiden maskülinitenin salaklıklarının sıkı destekçisiymiş.
E o nosso paciente acredita nas falhas da masculinidade.
Ayrıca geri kalanınız kabuklarınızdan çıkıp onun karşısına çıkmazsanız- -
Ela pode estar a caminho de seguir o seu sonho, a não ser que se juntem...
Geniş anlamda, ayrıca diyorsun ki kadınlık aydınlatılmış ve rasyonel.
Por extensão, também estás a dizer que a feminidade é racional e inteligente.
Ayrıca adama kızmış olmalı ve özgüveni düşük olmalı.
E ela deve estar chateada e com a baixa autoestima.
Ayrıca vermemizi istediğin antitiroitler hastanın kan basıncını düşürüp solunum sıkıntısı yaratabilir.
E o anti-tireóide que queres pode baixar a pressão e dificultar a respiração.