Tanıyorsun traduction Portugais
8,747 traduction parallèle
Büyücüyü tanıyorsun.
Sabes do Feiticeiro.
Bu kızı tanıyorsun.
Conheces esta rapariga.
Lokantadan beni tanıyorsun, değil mi?
Conheces-me do restaurante, não é?
- Babamı nereden tanıyorsun?
Como é que sabe sobre o meu pai?
- Merhaba. - Julie ve Mickey Hughes'u zaten tanıyorsun.
- E conheces a Julie e o Mickey Hughes.
Bu herifi ne kadar iyi tanıyorsun?
Conheces bem este miúdo?
Cidden soruyorum. Bu adamı ne kadar iyi tanıyorsun?
Conheces realmente bem este tipo?
Savaştan sonra Plum Island'ta onunla çalışmıştın. Ryan Dunbrack olarak tanıyorsun.
Trabalhou com ele em Plum Island, depois da guerra e conhecia-o como Ryan Dunbrack.
Onu tanıyorsun!
- Tu conhece-lo!
Belli ki onu tanıyorsun.
Obviamente conhece-o.
Ben, beni tanıyorsun.
Ben, tu conheces-me.
Evet, elbette ki tanıyorsun.
Sim, claro que conheces.
Büyükbaban büyükbabanı tanıyorsun.
O teu avô... Bem... Conheces o avô.
Onu tanıyorsun, değil mi?
Conhece-lo, não é?
Ama bir zamanlar yaşıyordu, sen de onu seviyordun. Onu hala tanıyorsun.
Mas um dia viveu e você conheceu-a.
Oh, Valois'i ve orda çalışan hizmetçileri tanıyorsun.
Conheceis a Corte Valois, e quem a serve.
- Onu nereden tanıyorsun?
- De onde a conheces?
Cliff'i nereden tanıyorsun?
Como é que conhece o Cliff?
Yani... Theo'yu tanıyorsun.
Então... conheces o Theo.
- Ayrıca, bölgeyi de tanıyorsun.
Além disso, conheces o terreno.
Kuzey Kıta Ordusu'nun komutasındaki kişiyi nereden tanıyorsun?
Como é que conhece o Comandante do Exército Continental do Norte?
Onu nereden tanıyorsun?
De onde o conhecem?
- Ya ne kadar tanıyorsun da bu kadını?
O que sabes sobre esta pessoa?
Kız arkadaşını sanat dünyasından tanıyorsun sadece.
- Então, não são bem amigos.
Peki sen Terrance'ı nereden tanıyorsun uzay kravatlı?
- E conheces o Terry, Gravata Espacial? - Somos colegas de ginásio.
Beni çok iyi tanıyorsun.
- Conheces-me tão bem.
Marcus'u ne kadar tanıyorsun?
O que é que sabes sobre o "Marcus"?
Barack Obama'yı tanımıyorsan, onları nereden tanıyorsun?
Como conheces elas se não conheces o Barack Obama?
- Sen de mi tanıyorsun bu kuşları?
- Também conheces o pássaro?
Onu yenebilirsin. Korkarım ki beni çok iyi tanımıyorsun.
Acho que não me conheces muito bem.
Yani Winston biliyor ama Winston'ı tanımıyorsun.
O Winston sabe, mas tu não conheces o Winston.
Beni öyle tanımıyorsun Cece. Yemin ederim tanımıyorsun.
- Tu não me conheces, Cece.
Onu ne kadar iyi tanıyorsun?
- Conhecia-lo bem?
Adamı tanımıyorsun.
- Você não o conhece.
Beni tanımıyorsun.
Você não me conhece.
- Beni iyi tanımıyorsun.
Não me conheces muito bem.
- Sen tanımıyorsun.
Não o conheces.
Ne demeye çalışıyorsun? Tanıştığınızda çok gençtiniz.
Vocês eram tão jovens quando se conheceram.
Beni tanımıyorsun değil mi?
Não sabes quem eu sou, pois não?
Beni tanımıyorsun.
- Tu não me conheces.
Beni tanımıyorsun ama ben seni tanıyorum Barry Allen.
Não me conheces mas eu conheço-te... Barry Allen.
Rowan'ı nereden tanıyorsun?
De onde é que conheces a Rowan?
Ne kadar tanıyorsun?
Ainda falta muito?
Kötü birine benzemiyorsun. Beni tanımıyorsun.
Não me pareces ser má pessoa.
Belli ki beni tanımıyorsun.
É óbvio que não me conhece.
Onu tanımıyorsun bile.
Nem sequer a conheces.
Beni tanımıyorsun.
- Não me conhece!
Ama onu tanımıyorsun sen.
Não o conheces.
Onu benden iyi tanıdığını mı sanıyorsun?
Pensas que o conheces melhor do que eu?
Neden bize erkeğin Chekura'yla nasıl tanıştığınızı anlatmıyorsun?
Porque é que não nos conta como é que conheceu o seu homem, Chekura?
Birlikleri kardeşlik kuracağın sihirli yerler falan sanıyorsun biliyorum ama... Ama süslü cilasını kaldırırsan aslında Game of Thrones'tan farkı yok.
E sei que tu achas que as irmandades são... tipo, irmandades mágicas, mas na verdade transforma-se no "Guerra dos Tronos"