Tartışmak istemiyorum traduction Portugais
346 traduction parallèle
Bunu daha fazla tartışmak istemiyorum ve eğer mahsuru yoksa kitabı da almak istiyorum.
Prefiro não ficar a discutir, e se não se importa, gostaria de comprar este livro.
Ve bu konuda tartışmak istemiyorum!
E não quero discussões!
Hayır, tartışmak istemiyorum galiba.
Não quero discuti-lo.
Julian Craster ekipten ayrılıyor ve bunu daha fazla tartışmak istemiyorum.
O Julian Craster vai deixar a companhia. E não quero falar mais sobre esse assunto.
Tartışmak istemiyorum, fakat sadece bir bayan dokunuşu ile...
Eu não queria discutir, mas o toque de uma mulher não conta...
- Bunu tartışmak istemiyorum.
- Prefiro não discutir isso.
Seninle bu konuyu tartışmak istemiyorum.
Não quero discutir este assunto consigo.
Bunu daha sonra tartışmak istemiyorum.
Não, é preciso resolver isto agora.
Kusura bakmazsan Tracy'yi seninle tartışmak istemiyorum.
Lembro-me que... - Prefiro não falar sobre ela contigo.
Seninle tartışmak istemiyorum.
Não quero brigar com você.
Tartışmak istemiyorum.
Prefiro não dizer.
Frank, daha fazla tartışmak istemiyorum.
Frank, recuso-me a continuar esta discussão.
Tartışmak istemiyorum.
Não quero discussões.
Seninle tartışmak istemiyorum.
Não quero discutir consigo.
- Hep ben mi suçluyum? - Tartışmak istemiyorum.
Por que estou sempre errado, sem ao menos saber o motivo?
Lütfen, Paul, tartışmak istemiyorum.
Por favor, Paul, não quero discutir.
Hem boş mideyle tartışmak istemiyorum.
Não quero discutir com o estômago vazio.
Bu gece daha fazla tartışmak istemiyorum.
Näo quero discutir mais esta noite.
Tartışmak istemiyorum.
Não quero falar disso.
- Bunu tartışmak istemiyorum.
- Não quero falar disso.
Matt, tartışmak istemiyorum.
Matt, não tento discutir contigo.
Zengin oluş şekliniz hakkında daha fazla tartışmak istemiyorum. Ama, herhangi bir şekilde fikrinizi değiştirmeniz durumunda o paranın kızıma kalacağına dair sizden teminat istiyorum.
Não quero falar mais sobre a forma como você enriqueceu, mas caso, sabe-se lá porquê, venha a mudar de ideias, queria assegurar-me de que cumpre o seu compromisso comigo de restituir essa soma à minha filha.
Bunu tartışmak istemiyorum.
Não quero falar disso.
- Bunu tartışmak istemiyorum.
- Não quero discutir o assunto.
- Bunu tartışmak istemiyorum!
- Sô não quero discutir o assunto!
Tartışıyor olsaydım, kabul ederdim ama tartışmak istemiyorum!
Se estivéssemos a discutir o assunto, concordaria, mas não quero!
Bunu tartışmak istemiyorum.
Não quero discutir o assunto.
Tartışmak istemiyorum.
Não quero discutir.
Doğum gününde seninle tartışmak istemiyorum fakat bilmeni isterim ki ;
Não quero discutir com você no dia de seu aniversário...
Neyse, beyler. Sizinle tartışmak istemiyorum.
Não desejo entrar em discussões.
Tartışmak istemiyorum.
Não vou discutir isso agora.
Bunu daha fazla tartışmak istemiyorum!
- Está a usar-te! - Não quero discutir mais o assunto.
Ama sizin gibi biriyle tartışmak istemiyorum. Hep eleştiriyorsunuz.
Não quero debatê-las com alguém como você... que critica e goza com tudo.
Bir saat içinde geliyorum. Tartışmak istemiyorum. O kadar.
Estarei aí dentro de uma hora, e acabou-se.
- Tartışmak istemiyorum. - Pekala, pekala.
- Não vamos discutir isto.
Daha fazla tartışmak istemiyorum.
- Não quero mais discussão. - Iremos até onde quiser.
Bunu tartışmak istemiyorum
- Não quero discutir isto.
Bir daha tartışmak istemiyorum.
O assunto está encerrado.
Karar vermek sana düşmez ve ben de tartışmak istemiyorum.
Não és tu quem decide e eu não quero discutir.
Tartışmak istemiyorum. 8.000 $ toplayıp, yapımcısı ben olacağım.
Não quero discutir. Vou juntar os 8 mil dólares para produzir a peça.
Şimdi bunu tartışmak istemiyorum.
Não quero falar disso agora.
Seninle de tartışmak istemiyorum, ne dersem onu yapacaksın!
Tu faz exactamente o que te estou a dizer!
Bak Trudy, seninle tartışmak istemiyorum.
Trudi, eu não quero discutir contigo.
- Tartışmak istemiyorum.
- Não quero discutir isso.
- Seninle tartışmak istemiyorum.
- Não quero discutir contigo.
Bu konuda tartışmak istemiyorum.
Paul, não quero entrar em debate por causa disto.
Seninle tartışmak istemiyorum Vladimir.
Não quero discutir contigo.
Başkasının önünde bunu tartışmak istemiyorum.
Não quero discutir isso na companhia de estranhos.
Tartışmak istemiyorum.
- Eu não quero brigar.
Seninle tartışmak istemiyorum, Rafer!
Não estou numa louca cruzada.
Ne olursa olsun, bunu mahkûmun önünde tartışmak istemiyorum.
Em qualquer caso, não quero discutir isto à frente de um prisioneiro.