Tavern traduction Portugais
102 traduction parallèle
Bana White Tavern marka viski, bir bardak, biraz da buz getir.
Preacher, traga-me um whisky White Tavern, um copo e um pouco de gelo.
Jimmy'nin tavernasına giden kutuları açmak ister misin?
Queres abrir as caixas para a Jimmy's Tavern?
Bir sonraki buluşmayı Green'deki barda yaparız tamam mı?
Da próxima vez encontramo-nos no Tavern on the Green.
J.E.B. Stuart Yellow Tavern mücadelesinde ölümcül şekilde yaralandı ve 12 Mayıs 1864'te Richmond'da öldü. Harrison savaştan ve cezadan kurtuldu.
A divisão de Buford foi tirada das frentes e colocada nos trens de provisão durante a batalha.
Pickett'ın birliği hemen hemen yok edildi. Savaştan şanla ayrıldı ama ölene dek kaybı düşündü.
Stuart foi ferido mortalmente na batalha de Yellow Tavern morrendo a 12 de Maio de 1864 em Richmond.
- Prince William adındaki barın barmeni ile görüştük.
Falamos com o bartender de um lugar chamado "The Prince William Tavern".
Uzun zamandır, tattığım en iyi Toffa birasını burada tavern satıyor.
A taverna daqui serve a melhor cerveja de Toffa que já tive em anos.
Ön kapıda bir yazı var : "Lou'nin Yeri" diyor.
Há uma placa na fachada que diz Lou's Tavern.
Ben bara bakayım.
- Vou ao Tavern.
Hayır. Taverna'ya gittim.
Fui ao Tavern.
Cuma akşamı Taverna'daydım.
Na Sexta estava no Tavern.
- Taverna'da ne içtin?
- O que bebeu no Tavern?
Taverna 465 Dykman Sokağı Salı, 9 Kasım
O "TAVERN" TERÇA-FEIRA, 9 DE NOVEMBRO
Bütün gece taverna'daydı. Kâğıt oynadı.
Passou a noite no "Tavern" a jogar às cartas.
Belki de seni Tavern on the Green'e yollarlar. Yıldızları oraya gönderiyorlarmış.
Talvez te mandem para o Tavern on the Green para onde mandam os artistas.
Tavern on the Green'de yumurta ve greyfurt yiyorum.
Sim, comerei ovos e laranja no Tavern on the Green.
Biz Cat and Mouse Tavern'e gidiyoruz geliyor musun?
Vamos para a taverna Cat and Mouse, quer vir?
- Seni tavernadan tanıyorum.
- Hei, eu sei que és da Tavern.
At Nalı Tavernası diye bir tabela göreceksiniz. Bir saatiniz var.
Verá uma tabuleta a dizer "Horseshoe Tavern".
Ne vardı? Sayende Tavern Green'deki rezervasyonuma geç kalıyorum.
Por que me obrigas a chegar tarde ao Tavern on the Green?
- Sonra sen beni Sugar Hill Tavern'e sürüklemiştin hatırlamıyor musun? - Hayır.
Depois de me teres arrastado para o Sugar Hill Tavern, lembras-te?
Olay gecesi, şüphelimizle birlikte olduğunu söylüyor. Onu PJ'in Tavernası'na bırakmış, sonra da biz tutuklamışız.
Diz que estava com o nosso suspeito na noite do tiroteio e que o deixou à porta da P.J.'s Tavern pouco antes de o determos.
- Lakeside Taverna'da.
- Na Lakeside Tavern.
İhbarcı Tavernası.
Snitch's Tavern.
Cockpit Taverna mı?
"The Cockpit Tavern".
Cockpit Taverna size uygun bir yer değil.
"The Cockpit Tavern" não é lugar para algumas das suas particulares atracções.
İş çıkışı Belleville Tavern'e gittim. Oradaki Larry küçük kuzenimizin çok sarhoş olduğunu söyledi.
- Fui à Belleville Tavern, e o Larry disse que o nosso primo esteve lá, todo lixado.
Evet, koyun çobanı Green caddesindeki handa yaşamıyor muymuş?
O pastor não vivia na Tavern on the Green?
- Philadelphia Meyhanesi. Kardeşliğin şehri.
Tun Tavern, Filadélfia, a cidade do amor fraterno.
Hayır, Barney's Tavern'in tuvaletinde saydım.
Não, na casa de banho da Taberna do Barney.
Bu gece Barney's Tavern'e yapılan bir baskındaydım.
Perkins, eu estava na Taverna do Barney hoje.
Konu, Barny's Tavern'deki davranışlarımmış. Sadece bu.
Sobre o meu comportamento na Taverna do Barney, só isso.
Barney's Tavern'e baskın yapmışlardı.
O policia estava lá disfarçado.
Bir gece hepimiz "Çimenli Taverna" da buluşmak için anlaşmıştık, fakat Chuck ve ben, Tarot ve I Ching hakkında ve benzeri çok ilginç konular hakkında derin ve uzun bir sohbete başlamıştık.
Bem, uma noite estávamos prontos para um encontro na Tavern on the Green, só que Chuck e eu iniciamos uma longa e intensa conversa sobre Tarot e I Ching, e todas estas coisas maravilhosas.
Eskiden bana bir iyilik yapmıştı. Gary'nin tavernasında takıldığımız günlerde. Sunset'te küçük bir mekândır.
Provou ser de confiança, quando íamos à Gary's Tavern, que fica na Sunset...
BO birahanesi bu gece dokuzda, evlat.
BO Tavern, hoje, às 21h.
BO birahanesi.
BO Tavern.
Tavern on the Green'de öğle yemeği.
Almoço em Taverna Verde.
Cyrus yemek için rezervasyon yaptırdı. Hem de en sevdiğin Gramercy Tavernsında.
O Cyrus fez reservas para o jantar no teu restaurante favorito, o Gramercy Tavern.
Kızlar en son Sullivan'ın meyhanesinden sabahın 1 : 00'inde çıkarken görülmüşler.
As raparigas foram vistas a sair do Sullivan's Tavern à 1 hora da manhã.
Ama hepsi Sullivan'ın meyhanesinde sızarlar.
Só lhes falta dormir na Sullivan's Tavern.
Ve, Rigsby, Van Pelt de Sullivan'ın meyhanesinde Jason'ın çektiği videoyu kursun.
Pede à Van Pelt para preparar o vídeo que o Jason fez na Sullivan's Tavern.
Yani... 30 sene önce iki çocuk babası bir adam akşam 7'yle 10 arasında ağır bir cisimle dövülerek öldürüldü. Murphy'nin Meyhanesi'nin tuvaletinde.
Portanto, há 30 anos, um pai de dois filhos foi espancado até à morte entre a 19 : 00 e as 22 : 00, na casa de banho da Murphy's Tavern.
- Gerçekten mi? - Evet. Tavern on the Green'de öğle yemeğimi yiyordum ki birden İsveçli bir top modelle konuşmaya başladım.
Quando o Barney finalmente Encontrou a vossa tia Robin, não foi uma visão bonita.
Teaneck Lokantası'na ne dersin?
O que dizes, Teaneck Tavern?
Tavern on the Green'de öğle yemeğimi yiyordum ki birden İsveçli bir top modelle konuşmaya başladım.
- Sim. Estava a almoçar no Tavern on the Green, e comecei a conversar com uma supermodelo sueca.
İlk iki buluşmamızda Marley'in barına gittik bir iyi geceler öpücüğünü bile zor alabildim. Üçüncüde ise, La Rive Gauche,'da 200 $ bıraktım ve işte! Sonunda razı oldun.
Eu e tu fomos à Marley's Tavern nos dois primeiros encontros e mal tive um beijo de boa noite mas à terceira vez deixei 200 dólares no La Rive Gauche e pimba, finalmente cedeste!
Bugün saat 2'de Old Duke Barı'nda önceden planlanmış bir randevumuz var.
Temos uma reunião marcada para hoje às 14h00 no Old Duke Tavern.
- Jimmy'nin tavernasına giden kartonları kontrol ettim.
- Vi o pacote para o Jimmy's Tavern.
Amirim, ihbar geldi.
Capitão, estão a chamar-nos da P.J.'s Tavern, aqui perto.
White Horse Meyhanesi'nde mi?
No White Horse Tavern?