Tepe traduction Portugais
794 traduction parallèle
Tepe aşağı inerken lokomotifi geçmiş olmalıyız.
"Devemos ter ultrapassado a locomotiva aos descer a montanha."
Bütün hayatım boyunca, dağ tepe aştım... nehirlerden geçtim, bin türlü engelle karşılaştım... ama günün birinde o uçan güzel şeyin... toprağa ineceğini, onu kucaklayabileceğimi hayal etmemiştim.
Toda a minha vida, subi e desci montanhas, atravessei rios, ultrapassei obstáculos, sem nunca sonhar que um dia, aquela bela coisa a voar... podia aterrar nesta terra e nos meus braços.
Hayır! Ben ağacın tepe- - Ne?
Não, não, não estou em árvore nenhuma!
O zaman dedim ki : "Üzgünüm binbaşı, güvence yoksa, tepe de yok."
Eu respondi-lhe "Desculpe-me, Tenente, mas sem garantias não há colina."
Buradan Mavi Tepe Çiftliği'ne kadar tüm çanları çalın.
Manda tocar os sinos daqui até ao rancho Blue Hills.
Ama arada yedi tepe olduğunu bilmiyormuş.
Mas não sabia que havia sete colinas.
Başka bir tepe, büyük vadi, beşinci şehir.
Big Valley.
Mavi Tepe.
Blue Mesa.
Ve sen hala duruyorsun tepe üstü başında
E ainda os ostenta firmemente em sua cabeça.
Etrafında 1500 metre yüksekliğinde çok fazla tepe var, tırman tırman bitmez.
Está rodeada de colinas com um milha de altura. - Assim é só escalar e escalar...
Tepe aşağı beni takip edin, sıradaki vadiye gideceğiz.
Iremos subir a próxima ravina.
Şu tepe direkleri indirin.
Apertem estes nós.
Buna gazete kağıdının tepe fiyatı dâhil değil.
Isso não inclui a subida de preços na impressão.
Ancak şu tepe, El Duda... Bana anahtar nokta gibi görünüyor.
Porém, creio que esta colina, Ed Duda, é uma posição vital.
Rommel'in ilk saldırısında tepe düşer.
Nós acabámos. O primeiro ataque varrerá a colina.
Burası Çamlı Tepe Duman görüyorum.
Aqui Pine Summit. Tenho um incêndio.
Üçüncü Tepe'nin arkasına dolanın.
Para trás da Colina Três.
Tepe de orası.
É ali a gávea.
Dere tepe kazar dururlar sonra nefes nefese buraya koşarlar, ellerinde de pırıl pırıl külçeler olur.
Arrancam a terra superficial a 10 colinas sinuosas, depois chegam aqui ofegantes, carregados de pepitas... grandes, brilhantes e luzidias.
Gördüğüm her tepe koloni.
Cada colina que vejo diz-me :
Daha evvel milyonlarca tepe gördüm.
Vi milhões de colinas.
Sanki buralar seninmiş gibi çizmelerini tepe tepe yürüyorsun.
Você anda por aí como você possui o lugar.
Özellikle buzluktaki çiçeği de bu olaya eklersek,.. .. çello çantasındaki kürk manto ve hepsinden önemli ipucu..... midenin tepe taklak olması.
Aindamaisse acrescentar a flor na geladeira... o casaco na caixa do violoncelo e, o mais importante... apista dabarrigaprabaixo.
Midem tepe taklak mı?
- Dabarrigaprabaixo?
Tepe üstündeki beyaz ahşap ev.
Uma casa de madeira branca, no topo de uma colina.
Çilekler tepe yamacından.
Os morangos são da colina.
Bence bize bir tepe gerekli, bize doğru tırmanarak gelecekler.
Precisamos de um monte. Para eles terem de subir até nós.
Kaç tepe tırmanabilir ki?
Quantas colinas pode subir?
- Tepe hizasında efendim.
- Tudo limpo.
İyi bir asker, görebildiğin bir şey olduğunda duvar, tepe, nehir, o zaman daha kolay.
Ele é um bom soldado, quando sabe por que está a combater. É mais fácil quando é algo que se pode ver : Uma muralha, um monte, um rio.
Her yerde tepe var.
Há montanhas por todo o lado.
Her vadi doldurulacak, ve her tepe alçaltılacak.
O vale há de ser preenchido... e montanhas e colinas hão de ser rebaixadas.
Bugüne kadar dere tepe dolaşıp moronlarla münakaşa ettim.
Todos estes anos a ir para cima e para baixo, a debater com burros.
"Tepe" sinde yaşar ve bu yöreyi yönetir.
Ele está lá sentado no alto e manda nesta região.
19. yoldan ilerleyip 165 tepe safına kadar.
Vou deslocar a 19ª da colina 165.
Dağları medenileştirdiler, her yeri tepe haline getirdiler...
Civilizam o sopé dos montes E todo lado onde Ele pôs montes
Böyle tepe taklak kütük gibi görünüyor olmalıyım.
Ouça, devo parecer um parvo, pendurado de cabeça para baixo.
Kel Tepe muharebesini merak ediyordun.
Estavas tão preocupado com a batalha pelo Monte Bald.
Tepe nerede kaldı?
Está no topo? Por favor!
Almanların geçebilecekleri tek yer iki göl arasındaki tepe.
Os alemäes só têm um caminho : Entre os lagos, pela serra.
Demir yoluna erişmek için tek yollarının tepe olduğunu söylediniz.
O camarada disse que só podiam chegar ao caminho-de-ferro pela serra.
Şimdi şuna destek verip tepe aşağı itebilir misin?
Pode recuar um pouco e estacionar ao fundo da colina?
Her ne kadar hiç görmesem de, hislerim bana... Andes'in basit bir tepe, Alpler'inse çocukların tırmanabileceği bir yer olduğunu söylüyor.
Eu nunca as vi, mas o meu senso comum me diz-me... que os Andes são barrancos e os Alpes são para crianças escalar!
Yedi tepe, her yer, pislik ve yılanlarla dolu, ama o sadece küçük şeylerle uğraşıyor.
Roma, capital. 7 colinas cheias de merda e víboras, mas ele só se ocupa de pequenas coisas.
O lokomotif, iki vagonla birlikte bir uçurumun dibinde... tepe taklak halde duruyor, bu ülkede kereste treni işlediğinden beri...
Está de cabeça para baixo no fim da escala... com dois vagões, desde que os comboios madeireiros saíram desta região...
Sen Hung Yulan'la diğerlerini Beyaz Bulut Tepe'sine götür.
Leve Hong Yulan... ao White Cloud Peak
Şu tepe yüzünden sağa dönemeyiz oradan.
Não podemos torcer para a direita, por causa daquele monte.
Öncekinden 100 fazla. 12 tepe de yerinde duruyor.
Mais 100 do que tinha e continua com as 12 colinas.
Toprak ve tepe terliyor.
Floresta e terra estão a suar.
75 kilometre boyunca dere tepe kum.
Nada a não ser areia.
Pasc'ın beyin dalgaları burada ve burada tepe yapıyor.
O padrão de ondas cerebrais do Pasc atinge o pico aqui e aqui.