Tobias traduction Portugais
864 traduction parallèle
Neden Tobias kardeşin selamına cevap vermiyorsunuz?
Porque não retribuem o cumprimento ao irmão Tobias?
Tobias kardeş, canım benim!
Irmão Tobias, meu querido!
Geçiyorduk, adamlarıma dedim ki : "Neden arkadaşım Tobias'a bir uğramıyoruz?"
Íamos a passar, quando disse aos meus homens : "Porque não vamos fazer uma visita ao meu amigo Tobias?" Não foi?
Tobias kardeşin masasında silah görmeyi sevmediğini bilmiyor musun?
Não sabes que o irmão Tobias não gosta que sentemos à sua mesa, armados?
Herkes sussun, şimdi dostum Tob'a kadeh kaldırmak istiyorum.
Agora vou brindar ao irmão Tobias. Eu pedi vinho, não água.
- Kardeş Tobias, bu cesurca!
- Irmão Tobias, tive tanto medo.
Güzel konuştun Tobias!
Bem dito, irmão Tobias.
- Tobias nereye gitti?
- Onde, diabo, foi o Tobias?
Dostum, bu Tobias kardeşi mutlu ederdi.
Já vi, hombre! Isto vai deixar o irmão Tobias muito feliz.
Tobias Ana için kırmızı ışık var mı?
Inclusive o liquido escuro para a Mãe Tobias?
- Tobias davası nasıl gidiyor?
- Como é que vai isso da Tobias?
Öyleyse niye kimse "Sarah Tobias tecavüze uğradı" demiyor?
Então porque é que não diz "Sarah Tobias foi violada"?
Yanındaki ise Sarah Tobias.
Com ela vem Sarah Tobias.
Bayan Tobias tanıklık mı edecek?
Vai levar Sarah Tobias a depor?
Sarah Tobias?
Sarah Tobias?
- Sarah Tobias.
- Sarah Tobias.
Bayan Tobias, tecavüz gecesi Mill'de...
Miss Tobias, na noite da violação no The Mill...
Sayın Yargıç, jürinin Bayan Tobias'ın Olayda, öncesinde ve sonrasında yaşadıklarını anlaması lazım.
Meritíssimo, é imperativo que o júri compreenda o que acontecia a Sarah Tobias antes, durante e depois da violação.
Bayan Tobias, bize o akşam Mill'de neler olduğunu anlatır mısınız?
Pode dizer-nos o que aconteceu nessa noite, no The Mill?
Affedersiniz Bayan Tobias.
Desculpe, Sarah.
Lütfen devam edin Bayan Tobias.
Continue, por favor.
Bayan Tobias, adım Ben Wainwright.
Miss Tobias, chamo-me Ben Wainwright.
Bayan Tobias, saldıranların üç kişi olduğunu söylediniz.
Miss Tobias, disse que foi agredida por três homens.
Bayan Tobias, tilt makinesinin üzerindeyken Hiç "İmdat" ya da "Tecavüz var" diye bağırdınız mı?
Miss Tobias, enquanto estava em cima dos flippers, alguma vez gritou "Socorro" ou "Violação"?
Bayan Tobias, bize oradakilerden birinin, Herhangi birinin mücadelenizi gördüğünü veya "Hayır" dediğinizi Duyduğunu ispat edebilir misiniz?
Miss Tobias, pode de algum modo provar-nos que alguém naquela sala a viu debater-se ou a ouviu dizer "Não"?
Bayan Tobias, toplu tecavüze uğrarken neler düşünüyordunuz?
Miss Tobias, enquanto estava a ser violada por eles, em que pensava?
Bay Joyce size ve Bayan Tobias'a bir şey söyleyecek.
O Sr. Joyce tem uma coisa para lhe dizer a si e à Sarah.
Bay Joyce, Sarah Tobias'ın yer aldığı olayların olduğu gece Mill'de miydiniz?
Sr. Joyce, esteve no The Mill na noite destes acontecimentos?
Bay Joyce, Sarah Tobias'ın tecavüzü teşvik ettiğine inanıyor musunuz?
Sr. Joyce, acha que Sarah Tobias instigou a violação?
Sarah Tobias, size üç adamın kendisine nasıl tecavüz ettiğini Ve öbürlerinin bunları desteklemek için nasıl bağırdıklarını anlattı.
Sarah Tobias, que vos disse que três homens a violaram, e que ouviu outros homens gritar instigando os seus agressores.
Müvekkillerimizi ilk gördüğünde Bayan Tobias'ın niyetinin ne olduğunu Söyleyen arkadaşı Sally'nin de ifadesini önemsiz sayabilirsiniz.
E considerar também nulo o testemunho da amiga dela, Sally, que vos contou o que ela queria fazer quando viu os nossos clientes.
Bizim davamız bu tanıklara dayanmıyor. Tıpkı Kamu davasının Sarah Tobias'a dayanmadığı gibi.
A nossa defesa não se apoia nessas testemunhas, assim como a Acusação não depende de Sarah Tobias.
Bayanlar ve baylar, Bay Paulsen, size Sarah Tobias'ın ifadesinin önemsiz olduğunu söyledi.
Senhoras e senhores, o Sr. Paulsen disse-vos que o testemunho de Sarah Tobias é nada.
Sarah Tobias tecavüz uğradı, ama bu önemsiz.
Sarah Tobias foi violada, e isso é nada.
Bunlar Bay Paulsen için önemsiz olabilir ama Sarah Tobias için değil.
Pode ser nada para o Sr. Paulsen, mas para Sarah Tobias não.
Bay Paulsen, Kenneth Joyce'un orada Tecavüz olduğunu anlayan tek kişi olduğuna Ikna etmeye çalıştı.
O Sr. Paulsen tentou convencer-vos de que o Kenneth Joyce era a única pessoa na sala que sabia que a Sarah Tobias estava a ser violada.
Yani Sarah Tobias o tilt makinesinin üzerinde tutulurken Diğerlerinin bilmediği bir şeyi?
Em todo o tempo que Sarah Tobias esteve presa, deitada nos flippers os outros não sabiam?
Sarah Tobias'a tecavüz edilmesini, Evet, tekrar tekrar tecavüz edilmesini sağladılar.
Fizeram tudo para que Sarah Tobias fosse violada, uma vez e outra e outra.
Emsal oluşturacak Tobias davasında jüri henüz karara varmadı.
Ainda não há veredicto no pioneiro caso Tobias. O júri continua...
Ayrıca Northwest'teki başka cinayetlerle bağlantısı olduğu için aranan Tobias Lehigh Nagy'nin şu anda serbest ve nerede olduğu meçhul.
Tobias Lehigh Nagy, também procurado por uma série de outros homicídios no Noroeste, continua a monte. O seu paradeiro é desconhecido.
Tobias sen misin?
Tu chamas-te Tobias?
Tobias Wolff Hill Lise'sinden atıldı. Vietnam'da görev almak üzere orduya katıldı. Kısa öykülerden oluşan kitabı ile ödül kazandı.
Tobias Wolff foi expulso da Escola Hill, entrou para o exército e fez uma comissão de serviço no Vietname.
Tobias denen herifi bu gece gönderecekler.
Esta noite vão matar o Tobias.
Zenciyi, Tobias'ı idam ettiler bile.
Já executaram um negro, o Tobias.
! Tobias!
Tobias!
Ve 2 hafta için gece gezmesi yok.
E nada de subcontratar o Tobias.
Tobias nerede olabilir biliyor musun?
Não sabes onde está o Tobias?
- Tobias mı?
- O Tobias?
- Evet, Tobias!
- Sim, o Tobias!
Lütfen devam edin Bayan Tobias.
Continue.
Bayan Tobias, Oldukça çok içki içmiştiniz, Esrar kullanmıştınız,
Miss Tobias, tinha bebido bastante, tinha fumado marijuana, a televisão estava acesa, a música a tocar, estava numa sala cheia do barulho dos jogos de vídeo e dos flippers, tinha os olhos fechados, às vezes,