Trende traduction Portugais
1,115 traduction parallèle
TRENDE CİNAYET
O ESTRANHO CASO DA VELHA curiosa
İzinden dönerken trende bir kızla tanışmış. Nice'den Marsilya'ya kadar sohbet etmişler. Kız garda trenden inerken adresini vermiş.
Ao voltar de licença, encontrou uma jovem no comboio, conversaram entre Nice e Marselha e ao sair na estação ela deu-Ihe a sua morada.
Hatta belki tesadüfen bile rastlamış olabilir. Onu takip edip, kaçmaya çalıştığında onu trende sıkıştırmış ve pencereden atmış olabilir. Sonra da kalan iki kişiye olanları anlatmaya gerek duymadan, bütün parayı kendi almış olabilir.
Pode mesmo tê-lo encontrado por acaso... seguiu-o, e quando ele tentou fugir novamente, atirou-o do comboio... pela janela, sem contar aos outros dois... levando o dinheiro todo.
Muhtemelen Tex onu trende öldürdüğünde, bu Charles'ın yanındaydı.
O Charles deve tê-lo escondido, antes do Tex o matar.
Trende.
Está a bordo.
Trieste'de trende üç erkek ölü olarak bulundu.
Foram encontrados 3 homens mortos no comboio em Trieste.
Kimileri yolda, kimileri trende, kimileri kırda bayırda.
Bem, alguns pela estrada, uns por comboio, outros pelos campos.
- Trende polis mi var?
A polícia está no comboio?
Cosgood Oyuncuları sunar : Agatha Christie'den Trende Cinayet
COSGOOD PLAYERS APRESENTAM "CRIME, DISSE ELA"
Trende Cinayet, Trende Cinayet, Trende Cinayet.
"Crime, Disse Ela"...
Trende Cinayet'i altı kez sahneledi - yani gazetenin bu sayısıyla aynı hafta.
aqui, em Milchester, na semana de 12 a 19 de Maio, por acaso, a mesma semana deste número da Gazeta.
- Özellikle de Fransızsanız ve trende Almanlarınsa.
É pior se formos franceses, e o comboio for alemão.
- Bu trende kürekçi olmaya karar verdim.
- Decidi ir como fogueiro.
Jacques'a peynirin trende olduğunu söyle. Pierre ve Raoul için biraz ayırsın.
Guardem um bocado para o Pierre e o Raoul.
O trende ne var biliyor musun?
Sabe o que vai naquele comboio?
Trende birlikte olduğum arkadaşımla buluşmalıyım. Bana ihtiyacı olabilir.
O meu amigo no comboio, pode não estar vivo.
Trende atıştırırım!
Jantarei no trem.
- Akşam yemeğini trende aldı.
- Ele jantou no trem.
Acele et. Trende önemli kisiler var.
Despache-se, o comboio não pode esperar.
Bir trende kaybolmuştu.
Foi perdida num comboio.
Buralarda ticaret yapıyorum da, yanlış trende olduğunuzu söylesem iyi olur.
Vendo bens por aqui e digo-lhe que está no comboio errado.
Bayım, ben on yıldır bu trende makinistlik yapıyorum.
Senhor, eu tenho sido o engenheiro neste comboio há dez anos.
John Elder trende değildi ki.
O John Elder não desceu do comboio.
Sana hep söylemek istedim trende karşılaşmamız tesadüf değildi.
Sempre te quis dizer... o nosso encontro no monocarril não foi acidente.
Hey! Trende kimse yok!
Não há ninguém no comboio.
- Orada. Trende.
Ali, no comboio.
- Hangi trende olduğunu nasıl bildiler?
- Como souberam em que trem eu vinha?
Connecticut'a giden o trende o yakışıklı kondüktörü hatırladın mı...
Quando voltavas para Connecticut no comboio lembras-te daquele moço de recados do hotel?
O trende değilken, kabuğundan çıkmış bir kaplumbağaya benziyorsun.
Quando não está no comboio é como uma tartaruga fora da carapaça.
Önce, onları trende kapana kıstıracaksınız sonra evlere ve sokaklara dağılmalarına izin mi vereceksiniz?
Primeiro, temo-los bem encurralados no comboio... e depois permite que se metam nas ruas e nas casas?
Araba da trende olacak.
O carro vai no comboio.
Arabalar 9.30'da trende olmalı.
Os carros têm de embarcar às 9h30.
Bu işe bulaştın, sanırım trende olanlara da dahil oldun.
Passaste esta nota e participaste no ataque ao comboio.
- Umarım trende yemek yiyebiliriz...
- Espero que haja comida...
Trende tanıştığım adamlar.
São uns tipos que conheci no trem.
Annem 15 dakika sonra gelecek olan trende herhalde.
A mãe deve vir no próximo trem daqui a 15 minutos.
- Çavuş, altın trende.
- Sargento, o ouro vem no comboio.
Tıpkı bana trende söylediklerin gibi.
como me disse no comboio, lembra-se?
# Kozmik bir trende #
On a cosmic train Em um trem cósmico
Trende, birisi arkadaşını öldürünce.
No comboio, onde alguém matou o amigo dele.
Trende çalınacak bir şey mi var?
Têm alguma coisa que se roube?
Trende gidecek kadar.
- O suficiente para viajar.
Özel trende beleş yolculuk yapmış.
Viajou de graça na classe especial.
Bir numara tüm yol boyunca trende olacak!
O Número 1 vai fazer a viagem de graça no seu comboio!
Bir numara tüm yol boyunca trende olacak!
- O Número 1 vai mesmo de graça!
Bir trende 16 saat boyunca ne yapacaksınız?
Que raio podem os dois fazer durante 16 horas no comboio?
Trende oturan kız bir dergi çıkarıp okumaya başlıyor.
Uma rapariga vai no eléctrico e começa a ler uma revista.
Lonnegan'a kancayı trende takacağız ve burada oynayacağız.
Está bem. Atiramos-lhe o anzol no comboio e tratamos do resto aqui.
Trende dostça bir poker oyunu olduğunu duydum.
Ouvi dizer que há um jogo de póquer neste comboio.
O trende değilken, kabuğundan çıkmış bir kaplumbağaya benziyorsun.
Quando não estás no comboio, pareces uma tartaruga fora da sua concha.
Trende olmamanızı sağlayabilirim.
Posso tentar que não seja transferido.