English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Portugais / [ T ] / Troll

Troll traduction Portugais

506 traduction parallèle
İhtiyacımız olan şey biraz sis ve Troll tanrılarının bizim safımızda olması.
Só percisamos de um pouco de nevoeiro e da ajuda dos "Trolls".
Senin gibi koca bir adamın Troll tanrılarına inandığını söyleme bana?
Não me diga que acreditas em "Trolls"?
- Troll tanrılarına inanır mısın?
- Acredita nos "Trolls"?
Gudleif'in oğlu, Thorgier'in üvey kardeşi Ljosa Water rahibi, Thurunn'u eş alan Thorkel Braggart'ın annesi, Güçlü Gudmund'un katili Howal'ı tanıyan, Geernon oğlu, Valdalescli Erikoğlu Arval Gristlebeard oğlu, Harken oğlu Bjortguaard'ı Norveç Sochnadale'de Cudreed'de öldüren Thorkel Long kızı, Kettle-Trout oğlu Harviyoun Half-troll'un üvey oğlu, Cesur Ingbare'in babası Kızgın Hangbard'ın kızı Gottenbergli Isenbert ile...
mãe de Thorkel Braggart, que matou Gudmund, o Poderoso, que conhecia Howal, filho de Geernon, filho de Erik de Valdalesc, filho de Arval Gristlebeard, filho de Harken, que matou Bjortguaard em Sochnadale, na Noruega, por causa de Cudreed, filha de Thorkel Long, filho de Kettle-Trout, meio filho de Harviyoun Meio-troll, pai de Ingbare, o Bravo, que, com Isenbert de Gottenberg, filha de Hangbard, o Feroz...
Galiba büyük bir mağara trolü.
Um grande Troll das vavernas.
Köprünün altında yaşamaktan sıkılıp duvarına taşınan bir trolun yaptığından emin.
Ela pensa que foi um troll que estava cansado de viver debaixo de uma ponte e mudou-se para a parede dela.
Yani o bir cüce.
Um troll.
- Cüce meğerse Mumm-Ra imiş.
- O troll era o Mumm-Ra.
Totoro mu? Şu boyama kitabındaki yaratıktan mı bahsediyorsun?
Falas de um troll como nos teus livros?
- Troll'lar?
- Trolls?
Canlı canlı derini yüzüp, suratını parçalayacak Troll'ler?
Trolls que te pelam pessoalmente e te cortam a cabeca?
Troll'lardan nefret ettiğimi biliyorsun
Ranon! Tu sabes que odeio os trolls.
Troll'ler!
Trolls.
Troll'lerden nefret ederim
Odeio os trolls.
Willow, şu Troll'ün üzerinde değneği kullan
Willow, usa a vara sobre os trolls.
Bana küçük plastik canavarları hatırlattığını söylesem duymaz mı?
Queres dizer que ela não pode ouvir se eu disser que ela faz-me lembrar uma daquelas bonecas de troll?
TROLL 2
TROLL 2
Bowie bıçağı, şarkıcı bebek... yapay göz...
Faca afiada, troll, boneca... olho de vidro...
Orta boy, yeşil tüylü olta.
Troll de cabelo verde, tamanho médio.
O koca kulaklı cüce arkadaşın mı?
- Aquele troll orelhudo é teu amigo?
He robs your nest ( yuva ) egg to bail ( kefalet ) out that little troll next door... Benim kızım giysilerini nehirde yıkarken.
Rouba o pé-de-meia, para o dar ao anão aí do lado, e a minha filha tem de andar a lavar a roupa no rio.
Burada kal.
Fica aqui. Ladra, Troll.
" Bark Troll'un dalları çöp kutusunu kenara iter
"Bark Troll empurra o dumper para o lado"
"Ve Bark Troll haykırır..."
"E o Bark Troll exclama..."
Troll rolü oynadığım oyundan iyiydi.
Foi melhor que aquilo com os duendes.
Ben bir cüceyim...
"Eu sou um troll."
- Dabo masalarını işleten cüceye.
- A quem? - Ao troll que gere as mesas de dabo.
İkinci kubbeyi Troll Katili beni öldürmeden geçemiyorum.
Não consigo chegar à segunda sem o Troll Slayer me derrotar.
Troll de ister misin? Kötü olanından?
Daqueles diabólicos?
Troll istemiyorum. - Merhaba? Russ.
Olá, Russ.
Malı doğrudan, tozu saçan cinden almanı sağlayabilirim.
Posso fazer-te entrar em contacto com o troll que fabrica isso.
Ayrıca resmindeki şu korkunç görünüşlü arkadaşın cüce olduğunu sanıyorum.
E deduzo que aquele gajo com cara feia no teu desenho seja um troll.
Bu peri ve cüce.
Isto é uma fada e isto é um troll.
Bu çok çok büyük bir cüceydi.
Aquele era um troll muito, muito grande.
O cüce değil, iblisti!
Aquilo não era um troll, era um demónio!
Gördüğüm ilk cücenin başı büyük belada. Haydi gidelim.
O primeiro troll que vir vai estar num belo sarilho.
Ucunda cüce olan bir kurşunkalem.
Mas comprei-te isto. Vês? É um troll num lápis.
O köprünün altında bir cüce var.
Há um troll debaixo da ponte.
Tam oradaydım. Üç devasa Troll'ün karşısında ve aralarında bizi nasıl pişireceklerini konuşuyorlardı.
E ali estava eu, à mercê de três enormes trolls, que discutiam entre si a melhor maneira de nos cozinhar, se nos assavam num espeto ou se antes se sentavam em nós, um por um, para nos esmagar.
Bak, Frodo. Bunlar Bay Bilbo'nun anlattığı Troll'ler.
Olha, Frodo, são os trolls do sr. Bilbo.
Bir Mağara Troll'ü.
Têm um troll das cavernas.
Zindanda troll var!
Troll nos calabouços!
Bir troll nasıl içeri girebilir?
Como pôde um troll entrar?
Sanırım troll zindandan ayrılmış.
Acho que o troll deixou o calabouço.
Troll sümüğü.
Macacos de Troll.
Troll'ü aramaya gelmiştim.
Fui procurar o troll.
Her birinci sınıf öğrencisi bir troll'le karşılaşıp bunu anlatacak kadar uzun yaşamaz.
Não há muitos alunos do primeiro ano que possam enfrentar um troll... e viver para o contar.
Bir troll karsısında kendini kanıtladın.
Já provaste a tua força contra o troll.
Dün gece dikkatleri dağıtmak için Snape troll'ü içeri almış olmalı. Üç başlı köpeği atlatabilsin diye.
A noite passada, acho que o Snape deixou entrar o troll... como distracção para poder passar por aquele cão.
- O halde troll'ü içeri siz aldınız?
- Então, deixou entrar o troll!
Hey! Dev çekici!
Martelo de "troll".

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]