Tubbs traduction Portugais
275 traduction parallèle
- Gönlüne göre bir kadın, ha, Tubbs?
- Uma mulher ao teu gosto, Tubbs.
- Yediği kurşun benim içindi, Tubbs.
A bala que ele apanhou era para mim, Tubbs.
- Bağlayın onu. Tubbs, şu Linus Oliver belli bir yerde uyuşturucu İşi bağlamak için az önce arandı.
Tubbs, o Linus Oliver recebeu um telefonema para estabelecer um negócio num local preestabelecido.
İyi deneme, Tubbs. Ama puro yok.
Boa tentativa, Tubbs, nem penses.
- Tubbs, dördüncü hat.
Tubbs, linha quatro.
Evet, ben Tubbs.
Sim, fala Tubbs.
- Neden olmasın? Hadi ama, Tubbs, eski deyimi bilirsin Saint Andrews'a geldiğinde...
Conheces o ditado, "quando estiver em Saint Andrews..."
Bir kademe inmen gerek, Tubbs. Fazlasıyla gerginsin.
Tens de te acalmar um pouco, estás muito nervoso.
Adam her yerde olabilir, Tubbs.
O tipo pode estar em qualquer parte, Tubbs.
Yıllardır gizli görev yaparım Tubbs. İnsanları kullanma fikrine asla alışamadım. Ama yapılması gerekiyor.
Em todos os anos que trabalhei como agente infiltrado, Tubbs, nunca me habituei a usar as pessoas, mas tem de ser.
Sıkı dur, Tubbs...
Segura-te, Tubbs.
Fil avlamaya çıkmıyoruz, Tubbs.
Não vamos caçar elefantes, Tubbs.
Tubbs, o 28.95 dolardı!
Tubbs, a lagosta custou 28,95 dólares.
Pekala, Tubbs, Mona Lisa'nın yüzünü açabilirsin.
Tudo bem, Tubbs. Podes mostrar a Mona Lisa.
Crockett.
Crockett. Diz, Tubbs?
Bunun adı da "oltayı yemlemek" oluyor Tubbs.
Chama-se a isso montar o isco, Tubbs.
Üzgünüm, Tubbs, ama ben Jake ve Bobby'i akademiden beri tanırım.
Lamento, Tubbs, mas conheço o Jake e o Bobby desde a Academia.
Hadi, Tubbs. Hastaneye gidip Jake nasılmış bir bakalım.
Vamos ao hospital ver como está o Jake.
- Ha, Noogie?
Noogie? Fala o Tubbs.
Ben Tubbs. Sana bir şey söylemem gerekiyor.
Tenho uma coisa para te dizer.
Crockett, Tubbs, durumumuz nedir?
Crockett, Tubbs, em que pé estão?
- Benim kusuruma bakmayın.
Peço imensa desculpa, Leonardo. - Tubbs!
Bu benim ortağım, Rico Tubbs.
- O meu parceiro, Rico Tubbs.
Haydi Tubbs.
- Vamos embora, Tubbs.
50 kilo şeker. - Haydi, Tubbs.
Vamos, Tubbs.
Siz Crockett ve Tubbs'sınız.
São o Crockett e o Tubbs?
Tamam, Babalık Ryan, ben, Bobby, Tubbs, biz onları oyalayacağız... bu gece rıhtımda.
O Pai Ryan, eu, o Bobby e o Tubbs vamos mantê-los ocupados no local do desembarque.
Bugün biraz geç kalmışız galiba, Tubbs.
Estamos um pouco atrasados, Tubbs.
Evet, haklısın, Tubbs. Burası New York gibi değil. Orada metroya binersin... ayyaşın teki öğle yemeğini ayakkabılarının üstüne kusar... ve sonra da gaspçının teki gelip onları çalar.
Tens razão, Tubbs, não é como Nova Iorque, onde apanhas o metro, um bêbado te vomita nos sapatos e um assaltante rouba-tos a seguir.
Bu adamla çalışabileceğimizi biliyorum, Tubbs.
Sei que podemos trabalhar com ele, Tubbs.
Pekala, Tubbs. Git 200 bin papelini al.
Está bem, Tubbs, vão buscar os 200 mil.
- Tubbs!
- Tubbs? - O que foi?
Hey, Tubbs, sakin ol!
- Calma, Tubbs.
Vay be! Hastanede dizim paramparça yatarken, bana bir kutu çikolata bile veren olmadı. - Tubbs.
Meu, quando estive no hospital com o joelho em mil bocados nem uma caixa de chocolates recebi.
- Evet, Tubbs.
- Tubbs... - Sim, é o Tubbs.
Tubbs, bu herifi kabul etme.
Tira o som, Tubbs.
Hey, Tubbs.
- Tubbs? - Sim?
- Hey, Ben Ricardo Tubbs'ım!
Sou o Ricardo Tubbs.
Doğru dedin.
- Tens razão. - Tubbs...
Buna akli dengeyi korumak derler, Tubbs.
Chama-se manutenção da sanidade mental, Tubbs.
Tubbs.
Tubbs...
Bu kadın kafanı mı karıştırıyor, Tubbs?
Essa mulher está a dar-te a volta à cabeça, Tubbs?
Hey Castillo, ben Tubbs.
- Castillo, é o Tubbs.
Suikastçı nerede? Tubbs!
- Tubbs, tem calma.
Tubbs...
Tubbs...
Senin neyin var, Tubbs?
Que se passa contigo, Tubbs?
Hadi, Tubbs.
Anda, Tubbs, vamos para casa.
Tubbs.
É o Tubbs.
Esas adamım, Tubbs?
- Noogie!
Hadi Tubbs, bu çocuğu biraz silkeleyelim.
Tubbs, vamos dar um abanão a este miúdo.
- Sağ ol, Tubbs.
Obrigado, Tubbs.