Tıbı traduction Portugais
2,175 traduction parallèle
Raporu yolladım ve üç kelimelik bir yanıt aldım : - Kes ve bırak.
Portanto enviei o relatório e recebi uma resposta de três palavras.
İlk atışı sana bırakıyorum, ama ıskaladığında çünkü ya tırnağını kırmış ya da çantanı düşürmüş olursun,... öne çıkıp senin için onu temizlerim.
Dou-te o primeiro tiro, mas quando falhares porque partiste uma unha ou deixaste cair a pulseira, eu avanço e elimino-o por ti.
Çoktan ortadan kaybolduklarına eminim ama arkalarında kanıt bırakmış olabilirler.
Estou certo que já desapareceram, mas podem ter deixado pistas.
Korkarım azıtır yine, bırakmayalım peşini.
Muito temo que esta desgraça o irrite novamente.
Babam bu sabah gittiğinde,... acil durum numaralarını bıraktı. Burada "Tıbbi yardım Dr. Silver, kişisel doktor." yazıyor.
Bom, quando o meu pai saiu esta manhã, deixou esta lista de contactos de emergência, e diz, "emergências médicas, Dr. Silver, médico concierge."
Ve Arjantinli kızlar elimden yemek yemeyi bırakınca, Üç tane panter çıktı ortaya. Onları suyun tıbbi olarak kanıtlanmış gençleştirme etkisini anlatarak cezbettim.
E quando as miúdas argentinas acabaram de comer na minha mão, chegaram três mulheres maduras e atraí-as a falar das cientificamente provadas propriedades rejuvenescedoras da água.
Benim karanfilleri dağıtırken en sona bıraktılar, sonra da kimse beni onlarla göremedi.
- À espera do último horário para passar os cravos, ninguém me viu com eles.
Ayrıca senin başka insanlara saygılı olman ve dürüstlüğünü de severdi ki bu benim tıpkı sosyal sigorta olayına tutkuyla bağlı insanları tuhaf bulmam gibi kendi kardeşini bu saygıdan mahrum bırakmamalısın.
Também adorava o teu respeito pelos outros e sentido de defesa. Por isso acho estranho ficar tão preocupada com assistência médica, e ter tão pouca compaixão pela própria irmã.
Ya da onu öldürenler arkada kanıt bırakmış olabilirler.
Ou os tipos que o mataram terem deixado provas disso.
Kanıt A, B ve C'nin sonuçlarını size sunmak istiyoruz.
Gostaríamos de dar entrada dos testes "a", "b" e "c".
- B-İ Z-İ K-L-E-T. - Bisiklet.
- Bicicleta.
Washington Anıtı'yla mı bıçaklanmış ne!
Foi esfaqueada com o Monumento a Washington?
"Travma Sonrası Stres Bozukluğu" T.S.S.B *
Desordem por Stress Pós-Traumático.
Hemen de benim T.S.S.B * olduğumu düşündü.
Uma vez, e ela já acha que eu tenho DSPT, então?
Olmasa da T.S.S.B * yok diyemeyiz.
Não teres tido flashbacks, não significa não teres DSPT.
Ancak her şube için ayırabileceğimiz küçük bir miktar para var o yüzden paranın nasıl dağıtılacağını da yöneticilere bırakacağız.
Contudo, existe apenas uma pequena quantidade de dinheiro para cada filial. Então, nós deixamos para os gerentes a decisão de como o distribuir.
İşte, tıraş olmayı bıraktığı an!
Foi aqui... Quando parou de se barbear.
Tıp fakültesini yarıda bırakan.. .. bursundan, garsonluk için vazgeçen. Sonra geri döndüğündeyse evli bir adamla bir ilişki yaşayan.
Ela desistiu do curso de medicina, deixou a bolsa de estudo para servir à mesa, e quando regressa, começa um caso com um homem casado.
Röntgen ve B.T. sonuçlarınıza göre bağırsağınızda bir parça canlılığını kaybetmiş.
{ 6 } DIA DE NATAL Pelos raios-X e pela TC, parece que parte do seu intestino morreu.
- Kan sayımı, B.T. Hepsi normal.
Análises ao sangue, TC... Tudo normal.
Düşme sonrası, beyin kanaması geçirmiş olma ihtimali var B.T.'de görünmeyen bazı kanamalar, omurilik sıvısında görülebilir.
Caiu e pode ter rebentado um aneurisma, e algumas hemorragias são detectadas numa punção lombar e não numa TC.
Benden tırı limana bırakmamı istediler.
Um tipo queria este camião entregue no porto.
U.C. Berkeley, u.C.S.B., Brown, Amherst, Mount Holyoke, N.Y.U., U.T. Austin.
Universidade de Berkeley, Universidade da Califórnia, Brown, Amherst, Mount Holyoke, Universidade de Nova York...
Tıp fakültesini bıraktığını biliyorum.
Soube que ela desistiu da Universidade de Medicina.
Kül dışında hiçbir kanıt bırakmazlar.
Não deixa nenhum indício, só cinzas.
Ama bir dahaki sefere lütfen kanıtı bulduğunuz yerde bırakın ve deneyimli uzmanların işlerini yapmalarına izin verin.
Mas, para a próxima, deixem a prova onde a encontraram e deixem os profissionais experientes trabalhar.
Rakunlar tırmanabilir ve tırmanacaktır da, o yüzden hiç yiyecek bırakma yoksa bölgeyi ele geçirip saldırırlar.
Os texugos conseguem e vão subir, por isso, não deixes aqui comida, senão eles tornam-se territoriais e atacam.
Sayın Hâkim, bu ifadeye dayanarak, Dedektif Shores'un bulgularının zabıt dışı bırakılmasını rica ediyoruz.
Meritíssimo, dado o testemunho, pedimos que excluam as anotações do detetive Shores do registo.
Bırakalım da adli tıp işini yapsın.
Cheiras muito bem.
Bıyık bıraktığın zamanı ve sen uykudayken tıraş ettiğimi hatırlıyor musun? Destekledim.
Lembras-te quando deixaste crescer o bigode e eu tive de to rapar enquanto dormias?
Tıpkı hamlet'teki Polonius gibi dostum. Polonius bıçaklanmıyor muydu?
É melhor do que viver nas traseiras de um bar.
Orada tıbbi takım bırakmıştım, onu sor.
Pergunte-lhe se vê um estojo médico que eu deixei.
Arthur'u saf dışı bırakma planım tıkır tıkır işliyor.
Os meus planos para desacreditar o Arthur estão em andamento.
Bana kanıt gösterin ve bırakın işimi yapayım.
Dê-me provas que me permitam fazê-lo.
Bu adamda adli kanıt bırakmamakta çok kararlı.
Esse tipo é organizado em não deixar rastros.
Eminim orada da kanıt bırakmamıştır.
Aposto que também não existem provas nesse assassínio.
Yaşlanmak doğal bir şeydir bu yüzden kendinize bir iyilik yapıp, prostat muayenesi olun ironik tişörtler giymeyi kesin ve bırakın, kendiliğinden oluversin.
Envelhecer não tem mal nenhum. Façam um favor a vós próprios. Façam o exame à próstata, deixem de usar t-shirts irónicas e deixem as coisas acontecer.
- Lütfen beni yalnız bırak.
A sério. A melhor t-shirt que um adulto casado me deu.
Bir numara hariç, bugünki göreviniz tıp fakültesini bırakmanız.
Tirando o Número Um, o trabalho de hoje é desistirem todos do curso de Medicina.
Eric, adli tıp uzmanları bir davayı yüzüstü bırakamazlar.
Eric, o especialista forense não pode desistir de um caso.
Bu bıçak oldukça net bir kanıt, değil midir Bay Delko?
Esta faca é uma bela prova condenatória, não é, Sr. Delko?
Tıpkı sigarayı bırakamayacağın gibi.
Tal como nunca deixarás de fumar.
Çite tırmanmayı bırakır mısın?
Paras de trepar essa cerca?
Gaddarlığımızın kanıtı, arkamızda bırakacağımız, bağırsakları çıkmış, organları parçalanmış ve tanınmaz hale gelen kardeşlerinin cesetleri olacak.
Acharão a evidência da nossa crueldade nos corpos desentranhados e desfigurados que deixaremos para trás.
Dans eşim, bu gece ucuz etek tıraşına aceleyle yetişebilmek için, beni sarhoş ve kuru olarak bir başıma bıraktı.
A minha colega de dança tem uma assadura de depilação mal feita... e deixou-me sozinho esta noite.
Çıtını çıkarma ve bırak bir şeyler patlatayım!
Apenas fique quieto e deixe-me soprar algum merda.
Tıkınmayı bırak artık!
E se parasses de comer?
Tırnaklarını bıçak gibi kullan.
Usa as unhas, como um punhal.
- Değmez ya boşver L.T.R.G.S.U.B
- Não vale a pena.
L.T.R.G.S.U.B
- Esta é a arma do Emílio.
Bu sadece hayali bi hikaye bence L.T.R.G.S.U.B
E uma história imaginária, de uma mente louca.