Ufak tefek traduction Portugais
954 traduction parallèle
Bazı ufak tefek şeyler. Muhtemelen anlamlı olan şeyler değil.
São apenas algumas perguntas.
Ufak tefek görünür ama...
Pode não parecer grande coisa, mas...
Siz ancak ufak tefek yankesicileri yakalarsınız.Gidin de katili yakalayın!
Porque é que não andam atrás do assassino? O quê?
Bir ortağım olmalı, Kemp,... görünür bir ortak, ufak tefek işlerde yardım etsin diye.
Tenho de ter um parceiro, Kemp, um parceiro visível, para me ajudar nas coisas pequenas.
Ama bunlar ufak tefek zorluklar.
São dificuldades banais.
Arada bir ufak tefek bir şeyler götürüyordun... ben de göz yumuyordum.
Há já algum tempo que tiras um pouco daqui e dali, sem que eu diga nada.
Böyle ufak tefek aile kavgalarına bulaşmayı sevmem.
Com o Bates nunca se sabe.
Hayatın boyunca ufak tefek şeyler için mızırdanıp duracak mısın?
Vai ser sempre um picuínhas?
Elbette. O ufak tefek İngiliz hanımı hatırlaması lazım.
- Ele deve lembrar-se da senhora inglesa.
Dün gece otelde tüvit giymiş ufak tefek bir hanımefendi gördün mü?
Ontem à noite, viu uma senhora vestida de xadrez?
Ufak tefek bir hanım gördüm ama tüvit giymiyordu.
Vi uma senhora, não posso dizer que fosse de xadrez.
Bu genç hanımı ufak tefek bir İngiliz hanımla birlikte... kompartımanınızın önünden geçerken gördünüz mü?
Lembra-se de ter visto esta senhora, passar por aqui com uma senhora inglesa?
Kargaşa? Ufak tefek bir kadın bulunamıyor diye mi?
Só porque não se consegue encontrar uma mulher.
Orada burada ufak tefek işler yapmaya çalışacağım.
Vou fazer uns biscates, por aqui e por ali.
Evet, eskiden Avusturya'da babanın ahırında çalışan ufak tefek adam.
Sim, o pequenote que costumava trabalhar nos estábulos do seu pai na Áustria.
Ufak tefek, yaklasik 1.50 boyunda...
Ela é baixa, à volta de 1 metro e 60.
Belki genel olarak ufak tefek günahlar var ama gerçek günah yok.
Talvez uma pequena maldade, nada que possamos chamar de pecado.
Bilirsin, ufak tefek şeyler.
Só umas coisinhas.
Benimle ilgili ufak tefek bir şeyler duyduysan onları önemsemeyecek kadar olgun bir kadınsın.
Se ouviste alguma coisa sobre mim, acho que és mulher suficiente para esquecer isso.
Rehbere baktı. Ufak tefek biriydi.
Esteve aqui só um minuto.
Ufak tefek bir adam. Kocaman mavi gözleri dikkatimi çekmişti. Ve garip bir yürüyüşü vardı.
Um homem de baixa estatura de olhos... azuis arregalados, com um andar esquisito, como se a pudesse... desatar a correr...
Ufak tefek, güzel bir kadın.
É uma mulher bonita.
Ufak tefek ve zayıfçaydı ama çok ateşliydi.
Era baixa e magricela... mas cheia de genica.
Ufak tefek bir adamdı.
Era só um carinha.
Savaş başladığında ufak tefek şeyler dışında sabıkam yoktu.
Quando a guerra rebentou, eu não tinha cadastro, só coisas miúdas.
Ufak tefek şeyler vardı ama bir önemi yok.
Pequenas coisas aqui e ali, mas não importa.
Başka yapmamı istediğin ufak tefek angaryaların var mı?
- Tem mais alguns biscates?
Şimdi kalın montlu ufak tefek biri olmanın yararını görüyorsunuz.
Agora sabemos a vantagem de um homem baixo com um casaco grande.
Hiç kimse, Eleda yengen de dahil ufak tefek de olsa milyonlarca hata yapmadan amcanın rolüne bürünemeyiz.
Ninguém poderia passar por seu tio Ira sem que você, sua tia Eleda, ou mesmo eu notassem milhões de diferenças.
Ufak tefek eşya satışı yapılır.
É uma venda de bugigangas.
Ufak tefek şeyler.
Coisas várias.
Siyah frak giymiş, garip görünümlü, ufak tefek bir adam.
Outro homenzinho de aparência vistosa... usando um fraque preto.
Bir adama dipsiz bir kuyudan çıkmasında ya da bir diğerine, oraya düşmemesinde yardım edebilen siyah frak giymiş, ufak tefek, garip bir adam.
Um homem fantástico numa capa negra que pode ajudar a um homem... a sair de um poço... ou a outro homem a cair em uma.
Bir öncekiyle tamamen aynı,... bir iki ufak tefek değişiklik dışında.
Tenha calma. Está tudo como antes, apenas houve pequenas mudanças.
Hiç ufak tefek şeyler çaldığın oldu mu? Yani çocukken.
Alguma vez roubaste alguma coisa duma loja dos trezentos quando eras miúdo?
Nasıl oluyor da o kadının ufak tefek işlerini yapmaya bu kadar heveslisin?
Por que é que estavas tão ansioso para fazer recados àquela mulher?
Ufak tefek, ama sürekli havlıyor.
É pequeno mas ladra todo o tempo.
Ufak tefek adamlarla uğraşmaya bayılan tipik bir kabadayı.
É um valentão típico que adora chatear os mais pequenos.
Ufak tefek adamlarla uğraşmaya bayılan tipik bir kabadayı ufak tefeklerle uğraşan... ... ufak tefeklerle uğraşan...
É um valentão e mete-se com homens pequenos... e mete-se com homens pequenos...
Odada ufak tefek değişiklikler yaptırdım.
Fiz umas pequenas alterações ao quarto.
- Ufak tefek bir adamdı.
- Era assim para o atarracado.
Ama, Mustang'ı kullanan şu ufak tefek adamı, kolunun altında bir çerçeveyle bulursak, büyük ihtimalle hırsızı da yakalamış oluruz.
Talvez... Digo isto por dizer. Sei que tem intuição, Cruchot, mas se encontrarmos o tipo que conduzia o Mustang com o quadro, tem de admitir que é muito provável que seja ele o ladrão!
Ufak tefek.
- Isso eu não sei.
- Tüvit giyen ufak tefek bir kadın.
A sério?
Sadece ufak-tefek işler.
Apenas uma coisa insignificante uma vez, por uma questão de amabilidade.
Evet, o ufak tefek, harika bir kadın.
Sim... ela é uma mulher fantástica.
Biraz ufak tefek.
- Pequena.
Ne fedakarlıklar yaptım bilseniz bu ufak tefek şeyleri karşılayacak parayı bulmak için.
Não sabe os sacrifícios que fiz para lhe dar essas coisas.
Kocası da ufak tefek bir adam.
E o marido aquele nanico.
- Şu ufak tefek herif var ya.
- Qual siciliano?
- Ufak tefek, cılız bir adamdı. - Neredeyse, Cruchot'yu gördük diyeceksiniz.
Era do género atarracado, rude, não era, Tricard?