Ufaklıklar traduction Portugais
347 traduction parallèle
Dinleyin ufaklıklar.
Olhem lá, meninos.
Siz ufaklıklar, sessiz olun.
Meninos, façam pouco barulho.
Anlamak için her ne kadar çok küçük olsalar da... ufaklıklar bile büyülenmişti.
Apesar de serem muito novos para compreenderem, até os mais pequenos foram apanhados pelo feitiço.
Senin gibi ufaklıklar Başkan olmak üzere yetişirler.
Os rapazes espertos como tu, têm que chegar a presidentes.
Siz ufaklıklar New York'ta nerede kalıyorsunuz?
Onde ficam em Nova lorque?
- Ufaklıkların kitabı mı alacaksın?
- O livro de autógrafos do seu filho?
- Ufaklıkları eve götür.
Leva os pequenos para casa.
Ve ufaklıklar ağladığında
E quando seus pimpolhos choram
Onlar. Ufaklıklar büyüyünce.
Quando os "sós" ficam velhos.
Ve hepsi de bedava. Buraya gelin, ufaklıklar.
Vossa Excelência.
Belki bir düzine kadar. Ben ufaklıkları saymıyorum. Ben onlara yaklaşır yaklaşmaz kaybolurlar.
Talvez, mais ou menos, uma dúzia, sem contar com a arraia miúda, mas, de qualquer maneira, eles são queimados, quando eu quiser.
Yoksa bütün bu ufaklıklar...
Estes garotos são...?
Oregon'a gidip ağabeyimi ve ufaklıkları gördüm.
Dei um pulo ao Oregon e vi o meu irmão e filhos.
Ufaklıkları uzak tutalım lütfen.
As crianças por favor guardem distância.
Ufaklıklar, panik yapmayasınız
Bem, queridos, não entrem em pânico.
Kuşlar derken de, benim ufaklıkları kastetmiyorum.
e quando digo os pássaros, nem falo do resto.
Şimdi bütün izleyiciler ve bütün ufaklıklar sıkı dursun. Çünkü birazdan Bronco Billy ölüme meydan okuyan "Kader Çarkı" atışını yapacak! Onlar gerçek mermi mi?
Agora, peço tanto aos pequenos como aos crescidos, que prestem atenção, porque o Bronco Billy prepara-se para o seu perigoso número "A Roda da Fortuna"!
İzleyiciler arasında gülümseyen o ufaklıkların yüzüne baktığımda parayı mı düşünüyorum sizce?
Pois não quero uma matilha de lobos atrás de mim! Julgam que penso em dinheiro quando vejo as crianças?
Sağolun arkadaşlar. Sağolun arkadaşlar. Özellikle ufaklıklar sağolsun.
Obrigado, amigos e também meus pequenos camaradas.
"Ne yapıyorsunuz, ufaklıklar?"
" Que fazem aqui, meus meninos?
Güzel. Ve umarım ufaklıklar izliyordur.
Óptimo, e espero que os pequenos estejam a ver.
Ufaklıklar, aileniz nerede sizin?
Cachorrinhos, que é feito dos vossos pais?
- Sıkı ufaklıklar, ha?
- Miúdos duros, não?
Bu ufaklıkların fotoğraflarını çekmeye çalışacağım.
Vou tentar tirar algumas fotos destas coisinhas.
Bu Dalgacılar için küçük ufaklıklar için dev bir adım beyler!
Um pequeno passo para os Groovers mas um passo enorme para os mariquinhas!
Ufaklıklar böyledir işte.
Os maricas são assim.
Ufaklıklar bu sabah biraz uslu olsalar iyi olur.
Não, os meninos são bons pela manhã.
Sonra, bu ufaklıkların her biri 25 megatonluk bomba taşır. Moskova'da ana caddenin tam ortasına.
Então, cada robot carrega uma bomba de 25 megatons... bem no meio da Main Street Moscow.
Asla. Susun, ufaklıklar. Kımıldayın!
Calados pequenos, acelerem!
Ona, ufaklıkların fena yağdırdığını ve acil destek göndermesini söyle.
Diz que estes cabrões puseram minas nas árvores... e que nos estão a destroçar, que nos dêem cobertura.
Ufaklıklar... Muhteşem burada o kadar huzurluyum ki onları özlediğimde beni hep çılgın evime götürür.
Malditos miúdos... pergunto-me porque há tanta calma aqui.
Tamam, ufaklıklar, buldum sizi. Bu da kimmiş acaba?
Tudo bem, crianças, apanhei-vos.
O ufaklıkların hiçbiriyle çıkmazdım.
Eu nunca sairia com nenhum desses idiotas.
Merhaba, merhaba ufaklıklar.
Olá. Olá bebes.
Cathrine ve ben, orada oldukça rahatız, bilirsiniz. Ama belki de ufaklıklar sizinle kalabilir.
Catherine e eu estaremos bem aqui, mas as crianças poderiam ficar com vocês.
Adios, ufaklıklar!
"Adios, buckaroos"!
Gösterin onlara ufaklıklar.
Dêem cabo deles, amigos!
"Sokakta yürüyen şu ufaklıkları gördüm" diyen biri.
Uma "Sabes, vi-as agora mesmo na rua."
Frankie'nin ufaklıkları çok sevimli.
Os filhos do Frankie são giros.
Ufaklıklar kırık cam kutudan sızan garip bir balçığın içinde emekliyorlardı.
Os pequenos estavam a rastejar num estranho líquido verde... de um recipiente que estava perto.
Onları eski bir kahve kutusuna koymuştum ve bir sonraki sabah uyandığımda gerçek bir şok geçirdim, ufaklıklar iki misli büyümüşlerdi.
Juntei-os numa velha lata de café... e quando acordei na manhã seguinte... fiquei chocado, tinham o dobro do tamanho.
Ufaklıklar biraz karides istiyor musunuz ha?
Vai um camarãozito?
Kırlarda bir av kulübesi son avladığım hayvan, ateşte kızarıyor. ... ve benim küçük karım, ayaklarıma masaj yapıyor. Bu sırada, ufaklıklar yerde köpeklerle oynuyor.
Uma cabana rústica de caçador, a minha última peça de caça a assar, a minha mulherzinha a massajar-me os pés, enquanto os pequenitos brincam no chão com os cães.
Ufaklıklar daima çbuklarla oynar.
Somar vantagens, é como jogar ao berlinde.
Sedece bir kaç dakika içinde bu küçük ufaklıklar kornalara basıcak.
Dentro de poucos minutos estes jovens Al Unser Jrs... vão tocar as buzinas.
Hadi, ufaklıklar.
Venham, gatinhos.
- Ufaklıkların resmini çektiler mi?
- Tiraram fotos dos bebés hoje?
Bu ufaklıklar?
Esses garotos.
Dinle ufaklık, Buradaki mezarlıklar aptallarla yani..
Ouça, os cemitérios daqui estão cheio de idiotas.
Şu ışıkları hallet, ufaklık!
Apaga aquelas luzes, rapaz.
Siz ufaklıklar sırf beni görmek için okulu mu kırdınız? Silahlarına baksanıza!
Vocês fizeram gazeta na escola só para me ver?