Ugramış traduction Portugais
2,000 traduction parallèle
Biliyormusun şanslısın seni yakalayan polis 2043 de başarısızlığa uğramış bir astronot adayı
Sorte sua que o policial que te pegou foi candidato numa missão de 43.
Mutasyona uğramış DNA'sı üçlü sarmallı.
O seu ADN modificado aparenta ter uma estrutura helicoidal tripla.
Takip ettiğimiz gemi paralı askerler tarafında saldırıya uğramış.
O navio que estávamos a seguir foi atacado por mercenários.
Uzaktan saldırıya uğramışız.
Detectámos uma intrusão remota.
Çünkü o zaman hayal kırıklığına uğramış olmadım,
Por que eu não estava desiludida.
Hüsrana uğramış olmalı.
Deve andar frustrado.
Sıçanlar gibi tuzağa düşen Tokugawa'nın ordusu savaşma isteğini kaybetmiş ve yenilgiye uğramış.
Presos como ratos, o exército de Tokugawa perdeu a vontade de lutar e foi derrotado.
Oğlunuzla son konuşmanızda, herhangi bir şey konusunda hayal kırıklığına uğramış veya üzülmüş gibi miydi?
Da última vez que falaram com ele, pareceu-vos desiludido, triste ou algo assim?
Cinsel saldırıya uğramış.
Ela foi violada.
Sözlü hakarete uğramış.
Ele foi verbalmente insultado.
Kurbanlardan biri aracından inince saldırıya uğramış.
Parece que uma das vítimas foi atacada quando saía do carro.
Lakin potasyum nitratın yardımıyla çok küçük bir yumuşak doku zedelenmesine uğramış olsa bile iç kanama geçirmiş olabilir.
Mas, com nitrato de potássio, podia ter sangrado internamente até com uma pequena lesão nos tecidos moles.
Sanırım kız saldırıya uğramış.
Acho que ela foi atacada.
Sanki "Sodom ve Gomore" gibiydi. ( İncil'den : Tanrı'nın gazabına uğramış iki büyük şehir. )
Parecia Sodoma e Gomorra.
Görünüşe bakılırsa, saldırıya uykudayken uğramış.
Parece que foi atacado enquanto dormia.
Hayal kırıklığına uğramış gibisin, Castle.
Disse que a máscara era obrigatória.
Serena bize Patrick'ten ne kadar hoşlandığını söylemek için uğramış.
A Serena passou só para nos dizer que gosta muito do Patrick.
Sıkılmış ve hüsrana uğramıştın. - O da müsaitti.
Estava aborrecida e frustrada, e ele estava disponível.
Brady'nin öldürüldüğü gün ise bir kez daha bankaya uğramış.
No dia em que o Brady foi morto, fez outro depósito em dinheiro.
Kurbanımız nasıl hevesle işkenceye uğramış öğreneceğiz. Ardından da hükümet hayata döndürmeye çalışmış bir de.
Vamos descobrir que a vítima foi torturada excessivamente, depois o governo tentou reanimá-lo.
Altı ay önce, suyun etkisiyle değişime uğramış nesneler hakkında yaptığım araştırmalar çıkmaza girdi.
Há seis meses, a minha pesquisa que testava a composição prevista de objectos transneptunianos foi dar a um beco sem saída. - E então?
Suyun etkisiyle değişime uğramış nesneleri bırakmıyorsun, değil mi?
Vai desistir dos objectos transneptunianos?
Sinirli ve ihanete uğramış hissedişinizi anlıyorum ama bunu birbirinize yansıtmanız hiçbir fayda sağlamaz.
Compreendo que ambas se sintam zangadas e traídas, mas descarregarem uma na outra não vai ajudar em nada.
Kaçmış olabilir, tacize uğramış olabilir.
Pode ser uma fugitiva, pode ter sido molestada.
Muhtemelen cinsel saldırıya uğramış bir kurban var ama "delikanlı" pek konuşacak havada değil.
Tenho uma vítima que pode ter sido agredido sexualmente, mas ele não quer falar.
Kurbanın bir ara sokakta tecavüze uğramış ve tecrübelerime dayanarak kendisine saldıran kişiyle ciddi bir bağının bulunmadığını söyleyebilirim.
A sua vítima foi violada num beco. Na minha experiência, significa que provavelmente não tinha uma grande relação com o atacante.
Şüpheli insanlar, tanımlarsak, hüsrana uğramış.
- São pessoas pouco fiáveis. Estão desiludidas por definição.
Geçen sefer, bir direğe zincirlenmiş ve birkaç kocaman canavarın saldırısına uğramıştım.
Da última vez, fui acorrentado a um poste e atacado por monstros enormes.
Laston-Hennings Cryonics saldırıya uğramış.
A Laston-Hennings Cryonics foi atingida.
Sesiniz hayal kırıklığına uğramış gibiydi.
- Soou desapontado.
Aslında çoktan buraya uğramışız gibi görünüyor.
Na verdade, parece que já aqui estamos...
Bayan Davenport'un saldırıya uğramış olması muhtemel.
É bem possível que a Mna. Davenport tenha sido atacada.
Summer gibi otuzlu yaşlarının ortalarında bir kadın sekiz gün önce evinde tecavüze uğramış.
Uma mulher nos seus 30 anos, idade semelhante à da Summer, violada na própria casa, há oito dias.
Üstadım önceden Ventress tarafından kiralanmış bir klonun ihanetine uğramıştı.
O meu Mestre foi traído por um clone, um traidor que foi pago pela Ventress.
Baxter'ın karısı saldırıya uğramış ve bundan beri verdiği cezalar önyargılı.
A mulher do Baxter foi violada. E ele dá sentenças preconceituosas desde então.
Muhtemelen bir canlı türü, evrime uğramış. Belki de ani bir mutasyon gerçekleşmiştir.
Algum tipo de forma de vida evoluiu, ou adaptou-se num tipo de mutação.
Diğer viruslerle aynı taşıyıcıda taşındıkça, beraber mutasyona uğramış olmalılar.
- Talvez os seres infectados com Medusa, sujeitam-se a uma mutação acelerada, ou. Ou o quê?
Hayal kırıklığına uğramış gibisin.
Pareces despaontado.
Hüsrana uğramış gibiyim.
Frustrada.
Kendini tanıtmak için uğramış.
Ela parou para se apresentar.
Ve burayı, hayal kırıklığına uğramış biçimde terk edeceksin.
E vais sair decepcionado.
Hayal kırıklığına uğramış görünüyorsun, bunu vücut dilinden anlayabiliyorum.
Pareces desapontada, a avaliar pela tua linguagem corporal.
İhanete uğramış, terk edilmiş hissediyorsun.
Sentes-te traído, abandonado.
Alex'te bir virüs var.Mutasyona uğramış bir virüs.
- Sim. Alex tem um vírus. Este vírus tem mutado.
Kelvin, Klingon evreninin sınırında saldırıya uğramıştı.
O ataque à Kelvin foi na fronteira Klingon.
Kardeşin tacize uğramış.
A sua irmã foi molestada.
Em, kızımız tecavüze uğramış.
Em, ela foi violada.
Siz Amerikanlar hüsrana uğramış ikiyüzlü insanlarsınız.
Vocês americanos são uma cambada de hipócritas frustrados.
Oradaki ormanlar radyoaktiftir. İnsanları da artık değişime uğramış.
Era uma selva radioactiva, pessoas transformadas em mutantes.
Toplam mutluluk bir tür büyük zarara uğramış olmuyor mu?
A soma total de "felicidade" não daria um resultado negativo?
Şu an kendimi pek iyi ifade edemiyorum bu yüzden şu an en şiddetli hissettiğim duygularımı sırasıyla yazıyorum. Acı, kafaşırmışlık, ihanete uğramışlık rahatsızlık, sıkıntı ve nefes darlığı.
Não consigo expressar-me muito claramente neste momento e assim vou listar as minhas emoções por ordem de intensidade mágoa, confusão, traição, desconforto, aflição e respiração ofegante.