Ukala traduction Portugais
1,039 traduction parallèle
Dün akşam birlikte olduğum ukala, iri kızı hatırlıyor musun?
Sabes aquela miúda com quem estive esta noite... a Mary?
Pekala ukala herif, unut gitsin.
Ok, cabrão. Esquece.
Ukala.
Cretino.
Pekala ukala kız.
Está bem, espertinha.
Biliyor musunuz, Komiser, siz gerçekten ukala bir adamsınız.
Sabe, tenente, é muito convencido.
Hadi, Paolo'ya geri dön bakalım, seni acınası ukala.
Agora, volta para junto do Paolo, presunçoso patético!
- Ukala.
- Espertalhão.
Tamam, ukala dümbeleği.
Está certo, espertinho.
Dinle beni ukala dümbeleği, insan Fransa Kralı olunca numarasını anımsamaktan daha önemli işleri oluyor.
Ouça o que lhe digo, espertalhão, quando se é o Rei de França, temos mais coisas em que pensar do que andar o dia todo a lembrar qual é o nosso número.
Bu kadar yeter, ukala.
Isso mesmo, espertalhão.
Hiç acelem yok, seni ukala herif!
Não tenho nenhuma pressa!
Anlayacağın, şu süt-mavisi-gözlü ukala herifi dinledin!
É para aprenderes a não dar ouvidos ao espertalhão de olhos azuis.
Ukala herif!
Espertalhão!
Hele bana bir yolun düşsün, ukala!
Um dia, precisará de um adiantamento, bonzão! Valeu, Tony!
- Bence ukala bir şıllık.
É uma arrogante!
Ukala.
Sou bailarina.
Ukala herif.
Engraçadinho.
Bahse girerim bunu bilemezsin, ukala herif!
Aposto que nâo sabe responder, espertaIhâo!
Nereye gitmek istiyorsun, ukala herif?
Onde quer ir, espertaIhâo?
O zaman ben arkaya oturacağım ve sen de o koca kafanı aşağıya indireceksin ukala herif!
Entâo tenho de sentar-me atrás e tem de baixar a cabeca, espertinho!
Kenara çekin ukala herifler yoksa üzerinizden geçeriz anladınız mı?
Encostem sabichões. Ou nós o derrubaremos
Böylece ikinci sınıf bir Amerikan züppesi tarafından kazıklandık. Pittsburgh'lu bir ukala tüccar tarafından. Hem de İngiliz fabrikalarının bomboş durduğu ve İngiliz işçilerin, yoksulluk yardımı için sıraya girdiği bir dönemde.
Como tal, estamos a receber lixo americano de segunda, graças a espertos vendedores de Pittsburgh, enquanto as fábricas britânicas permanecem vazias e os trabalhadores britânicos fazem fila no desemprego.
Bu ukala, bir iş anlaşması yapmak istiyor.
O espertinho quer fazer um negócio.
Şişman, son derece ukala, gözleri çakmak çakmak.
gordo, subserviente, olhos redondos pequenos.
Demek Bay Ukala ömür boyu kahrolası bir pamuk işçisi olmak istemiyor.
Com que então, o Sr. Todo Convencido não quer colher algodão toda a vida!
Eğer annen ve ben bunca yıl boyunca pamuk toplayarak... sizin için eşek gibi çalışmasaydık... bugün sen nerede olurdun Bay Ukala?
Se a tua mamã e eu não tivéssemos colhido algodão todos estes anos, e arduamente gasto os dedos por ti, onde estarias tu agora, Sr. Convencido?
Sanırım bu ukala bize ait olan parayı almaya çalışıyor.
Este miúdo quer ficar com o dinheiro que nos pertence.
- Hareketlerine dikkat et ukala.
- Tome cuidado, espertalhão. - Tomar no cú!
Ukala dümbeleği.
Espertinho.
Ukala dümbeleği bu velet.
É um rapaz espertinho.
Hey, ukala dümbeleği! Ağır ol, olur mu?
Espertinho, queres acalmar-te?
Evet. 12 : 00 randevum, ukala herif.
Sim, o espertalhão do meio-dia.
Buna, ukala bir cevabın yok mu?
Não tens nenhum comentário espertinho para esta?
Oğlunuz utanmaz, kaprisli ve, ukala bir çocuk!
O seu filho é um fedelho mimado, presunçoso e sem escrúpulos!
Ha şunu bileydin ukala!
Tens toda a razão, chico-esperto!
- Arkamızda bir çift ukala dümbeleği var.
Uns espertos atrás de nós.
- Dışarı çıkmaya ne dersin, ukala?
- Quer resolver isto lá fora?
-... araya giriyorsunuz? - Bir ukala zenci daha!
- Outro destes pretos convencidos!
Ukala zenci sana bir içki ısmarlıyor.
O preto convencido convida-te a tomar um copo!
Bütün problem buydu seni ukala piç!
Foi sempre esse o problema, seu filho da mäe arrogante!
- Kımılda ukala.
- Vamos, sabichão.
Bu şekilde çok para israf ediyorsun ukala.
Você está perdendo muito dinheiro desse jeito, seu espertinho.
- Devam et, ukala. - Ellerim bağlıyken yüzemem.
Não posso andar com as mãos atadas!
Kimse ukala birini sevmez, arkadaşım.
Nada agrada aos espertalhões, meu rapaz.
Bu Holmes denen çocuk fazla ukala, kendine fazla güveniyor.
Esse Holmes é precoce e egoísta demais.
Kılavuz benim! Kılavuz benim! Hani 95. otoyol bizi direk oraya götürürdü bay ukala?
"Eu sou o navegador." Então, "senhor sabe tudo"... pensei que a 95 ia nos deixar em Fort Lauderdale.
Gel buraya, ukala!
Anda cá, meu doce.
- Ukala. Tanrım!
Devia tê-lo feito!
O sadece ukala bir çocuk.
É apenas um miúdo convencido.
- Hadi, seni ukala.
Vai, Abrahams, seu peneirento!
Pekala, ukala çocuk.
Está bem, espertinho...